Yasir Abdulaziz
TT

Sosyal medya, çocuklar ve dopamin!

Geçen perşembe günü, "X" platformunun sahibi ünlü Amerikalı milyarder Elon Musk, çocukların ve ergenlerin aşırı sosyal medya kullanımı ile sağlık ve psikolojik sorunlar yaşamaları arasında açık bir bağlantı kuran seçkin uzman araştırmacı ve analistlerden oluşan gruba katıldı.

Platformlardan biriyle yapılan ve Musk’ın "X" hesabından kendisinden alıntılar paylaştığı bir röportajda, sosyal medyaya büyük bir tutku gösteren bu milyarder, sosyal medya platformlarının çoğunun "çocuklar için kötü" olduğunu teyit etti. Konuşmasında ayrıca bu medya araçlarından bazıları arasında gençlerin dikkatini çekmek ve kullanım sürelerini uzatmak için “yapay zeka” programlarının kullanımı konusunda var olan şiddetli rekabeti eleştirmesi de dikkat çekiciydi.

Musk’ın bu uyarıları bahsi geçen medyaya yönelik devam eden eleştirilerin çoğuyla uyumlu. Uyarıların nedeni de sosyal medyanın ergenlerin ve gençlerin platformları ile bağlantısını güçlendiren bir “mutluluk ödülü” haline gelen “dopamin” hormonunu uyaran etkileri kullanması. Ama bu bağımlılık önce onlarda depresyon ve anksiyet gibi hastalıklara yol açıyor, daha sonraki aşamalarda ise intihara sürükleyebiliyor.

Çocuk ve ergenlerin “sosyal medya” araçlarını kullanımının psikolojik, sağlık ve sosyal boyutlarını araştıran bilimsel araştırmaların eksik olmadığını söylemeden geçmek haksızlık olur. Keza bazı hükümetler ve yasa koyucular da bu medyanın genç gruplara yönelik tehlikesinin farkına vardılar dahası bununla ilgili kararlar almaya ve bu tehlikeye karşı koyacak mevzuatları onaylamaya çalıştılar.

Örneğin Aralık 2020'de Fransa, öğretmen olan Samuel Paty'nin öldürülmesi ve daha sonra bu olay ile "sosyal medya" arasında ortaya çıkan bağlantı ile çalkalanmıştı. Bu durum, Milli Eğitim Genel Müfettişliği'nin olayla ilgili bir rapor yayınlamasına neden oldu. Rapor “sosyal medya ağlarının takibinde zayıf izleme ve takip mekanizmalarından kaynaklanan bir kusur" olarak tanımladığı bir durumu açık ve net bir şekilde ifade etmişti. Ardından açıkça "bu ağları izleme kapasitesi oluşturma ve güçlendirme, İçişleri Bakanlığı ile bu ağlarla ilgili bilgi alışverişinde bulunma" çağrısında bulunmuştu. Fransız hükümeti, Milli Eğitim Bakanlığı ve bazı birimleri aracılığıyla bu ağların performanslarının bir nevi takibe tabi tutulmasının gerekliliğinin farkına vardı. Zira bakanlık ve birimleri, ergenlerin ve küçük sınıf öğrencilerinin, aile gözetimi veya rehberliğinden uzakta, tehlikeleri gözlemleyip azaltmaya çalışabilecek herhangi bir kamu denetiminin bulunmadığı bir ortamda bu ağları aşırı derecede kullandıklarını keşfetti.

ABD’de de bazı hükümet birimleri bu medya ağlarının okul öğrencileri arasında aşırı kullanımından kaynaklanan tehlikeler ile başa çıkma çabalarına katıldı. Bu nedenle Washington eyaletindeki Seattle şehrinde Devlet Okulları Departmanı, geçen yılın Ocak ayında temel sosyal medya platformlarını işleten büyük teknoloji şirketlerine karşı dava açtı. Söz konusu davada bu şirketler, "okulların eğitim görevlerini yerine getirme gücünü doğrudan etkileyen, öğrenciler arasında ruh sağlığı ile ilgili krizlerin şiddetlenmesinden sorumlu olmakla" suçlandı.

Her ne kadar bazı araştırma ve çalışmalar sosyal medya kullanımı ile çocuk ve ergenlerde sağlık ve zihinsel sorunların ortaya çıkması arasındaki otomatik bağlantıyı kesin bir şekilde doğrulamasa da, birçoğu, aşırı kullanımın bu sorunların ortaya çıkma olasılığını artırdığını ve bunları azaltmak için gereken çabaları zorlaştırdığını kabul ediyor.

Bu araştırmalara karşılık, çeşitli çevrelerde yapılan birçok saha çalışmasında, sosyal medya kullanan çocuk ve ergenlerin, sosyal medya paylaşımlarında yoğun duygu uyandıran konulara yöneldikleri ve rağbet ettikleri sonucuna varıldı. Bu yönelimin potansiyel olarak "tatmin edici" olabileceği defalarca belirtildi.

Araştırmacılar ayrıca bu çocukların, beynin belirli bölgelerini uyararak kendilerinde kaygı, şok, korku gibi duygular uyandıran paylaşımlardan etkilendikleri sonucuna da ulaştı. Bu, para veya büyük ödüller ya da hediye kazanmanın, çikolata yemenin etkisine benziyor. Tüm bunlar tam olarak "dopamin" hormonu gibi etki gösteren uyarıcılardır.

Sosyal medya çocuklar, öğrenciler ve ergenler için eğitim ve yetiştirme sürecinde olumlu roller oynadı. Ancak bu yadsınamaz özellikler, bu çocukların sağlık, zihinsel ve psikolojik durumlarının manipüle edilmesinin yarattığı tehlikeleri dengelemiyor.

Bu platformların işleyişini yöneten kâra dayanan iş modeli, algoritmaların aşırı şekilde kullanımı, kullanıcıları sürekli takipte kalmaya iten mekanizmanın etkileri, içeriği zenginleştirmek ve yayınlamak için "yapay zekanın" göz kamaştırıcı belirtilerinden yararlanılması sebebiyle, çocuklar ve ergenler daha fazla zihinsel, psikolojik ve sosyal tehlikelere maruz kalacaklar. Bu durum pek çok kişinin endişelerini artırdı ve Elon Musk bile bunun dışında kalamadı.