Muhammed Rumeyhi
Araştırmacı yazar, Kuveyt Üniversitesi'nde Sosyoloji profesörü...
TT

Sabah el-Halid: Kalkınma sürecine geri dönüyoruz

Geçen cumartesi akşamı ve pazar sabahı Kuveytliler, Şeyh Sabah el-Halid'in Kuveyt Veliaht Prensi olarak tavsiye edilmesi ve ardından yemin etmesiyle sevindiler. Sık sık tökezlediği için dostlarını da üzen Kuveyt'in gidişatını düzeltmek amacıyla Emir Şeyh Mişal’in en yetkin kişiye yönelerek Sabah Halid’i seçmesi akıllıca bir hamleydi.

Kamu işleri Sabah Halid için yeni değil, çünkü korona salgını dahil zor dönemlerde 2019-2022 yılları arasında başbakanlık görevini üstlenene kadar bu alanda çeşitli görevler üstlenerek yükseldi. Korona salgını döneminde on binlerce Kuveytliyi anavatanlarına döndürmeyi başardı ve aynı zamanda ne yazık ki aşırılığa kaçma eğiliminde olan Ulusal Meclis'in bazı üyelerinin neden olduğu zorluklarla da karşılaştı. Ben de o dönemde Sabah Halid'in karşılaştığı zorlukları, kendisinin makam, mevki peşinde koşmadığını gösterdiğini anlatan iki makaleyi bu köşede yayınlamıştım. O dönemde herkesin önünde bir devlet adamı olarak durup şöyle demişti: “Ben, sarayının kapısına '(hükümdarlık) başkasında ilelebet kalsaydı, sana ulaşmazdı' yazan Büyük Mübarek'in torunuyum. Bu koltuk benim için ne bir ihtiyaç ve arzu ne de bir ödül.”

O dönemde ortam bulanıktı ve popülizm, meclis üyelerinin geniş bir kesiminin izlediği, tekrarlanan ve en iyi devlet adamlarını deviren bir yöntemdi. Bu utanç verici ve hatta bazıları için çocukça bir davranıştı, çünkü bazılarının yüksek çıkan sesi bir içerikten yoksun ve kamu yararına zararlıydı.

Geçen hafta Sabah Halid'in veliaht seçilmesi üzerine geniş halk çevrelerinde görülen olumlu tepki ve memnuniyet, güvenilir, dürüstlük ve sadakat ile ülkesine hizmet etmeye devam eden bir veliaht prensin seçilmesinden duyulan güvenin ve yaygın iyimserliğin bir yansımasıydı. Kuveyt’in Körfez çevresinden ve dünya başkentlerinden gelen tebrikler de bu takdirin bir başka kanıtıydı.

Bugün, geçmişi konuşmaya gerek yok, daha önemli olan geleceği konuşmak gerekiyor. Veliaht Prens’in önündeki büyük dosyalar kolay değil. Liderlik karar almak, güven kazanmak ve bir yol önermektir.

Bu dosyaların ana başlığı ise “sivil toplum sürecine dönüştür.” Kuveyt toplumu, değerlerine aykırı, bildiği ve alıştığından farklı bir şey tarafından esir alındı. Aşırılık, birçokları için pusula haline geldi. Devlet öncesi değerleri yükseltmek amaçlanmaya, modernizm öncesine dönmek arzu edilmeye başlandı. Kuveyt'in geçen yüzyılın altmışlı, yetmişli ve belki de seksenli yıllarda yakın ve uzak herkesin takip ve takdirine konu olan başarıları kayboldu. Medeniyet akımına yeniden uyum sağlamak için o sivil medeni değerlere geri dönüş, geleceğin en önemli başlığıdır. Bunun ayrıntıları ise çoktur; ekonominin tüketim ekonomisinden üretken bir ekonomiye doğru yeniden yapılandırılması, kamu yönetiminde uygulayıcı devlet yapılarının, topluma hizmet etmek amacıyla, diğer sosyal bağların üzerinde verimlilik ve liyakat değerine öncelik verecek şekilde yeniden değerlendirilmesi. Yolsuzluğun geride kalmış belirtilerini açık ve şeffaf bir şekilde ortadan kaldırmak için ivedilik ile çaba gösterilmesi, ayrıca sosyal mühendisliğin gözden geçirilmesi ve özellikle eğitim ve öğretimin nicelikten niteliğe dönüşümünün ciddi biçimde düşünülmesi. Bu kolay bir süreç değil, ancak insan sermayesinin kalkınma için vazgeçilmez bir kaldıraç olduğu kesin olarak kanıtlandığı için mümkündür. Kamu yönetiminde görülen gevşeklik onlarca yıldır eğitim alanında devam eden zafiyetten kaynaklanmaktadır.

Yeniden yapılanmanın önemini birçok kişinin gözden kaçırabileceği başka bir dalı daha var ve o da “Kuveyt'in yumuşak gücü” olarak biliniyor. Kuveyt’in birçok kaçınılmaz dış meydan okuma ile çevrili olması nedeniyle, yumuşak gücün iki kolu var; birincisi aktif diplomasi. Kuveyt son yıllarda pek çok uluslararası forumda yer almıyor, paylaşıma katılmayan payını alamaz. Yumuşak gücün ikinci kolu ise “kültür ve medya”dır. Maalesef son yıllarda “kültürün güvenlikleştirilmesi” diye adlandırılabilecek bir durum yaşandı! Yani aşırılıkçıların ve niyet okuyucuların baskısı veya siyasi yetkililerin zayıflığı sonucu, kültürel faaliyete güvenlik perspektifinden bakılır oldu. Oysa bu güç, yani tiyatro, müzik, kültürel ve sanatsal üretim de dahil olmak üzere Kuveyt'teki kültürel faaliyet, Kuveyt'in kültürel alanını tüm Arap toplumlarına aktaran Arap bölgesine bir mesajıydı.

Yukarıda açıkladıklarımız dipnotlardır ve dayanaksız değillerdir. Uygulanmasına yardımcı olabilecek eğitimli Kuveytli kadrolar vardır. Yurt içi ve yurt dışında başarılı özel sektör deneyimi ve önemli genç yetenekler vardır. Gerekli olan, en iyi yöneticiler arasında yetkinlik ve liyakat temelini öne çıkarmak, denetim ve hesap sorma ile kalkınmaya doğru ilerlemektir.

Son söz; Kuveyt Emiri’nin, Veliaht Prens'e hitaben yaptığı konuşmada geçen “ve Allah adımlarınızı anavatanın kalkınmacı rönesansını sürdürme ve çocukları için en iyilerini yapma yoluna yöneltsin” sözleri, neyin gerekli olduğuna dair net işaretlerdir.