Fayez Sara
Suriyeli gazeteci-yazar
TT

Suriye çözümü zorunluluklarını bir kez daha teyit ediyor

Son yıllarda Suriye meselesine yönelik küresel ilgi görece olarak azalmasına rağmen, konuyla ilgili etkinlikler devam ediyor. Suriye meselesinin çeşitli yönleri, farklı düzeylerde ve farklı uzmanlıklarda düzenlenen konferanslar, seminerler, toplantılar ve görüşmelerle ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.

Suriye meselesini ele alan etkinliklerin ana odağı, Suriyeli mülteciler meselesi ve onların özellikle Lübnan'daki koşulları, uluslararası yardım ve giderek gerilemesi, Esed rejimine yönelik yaptırımlar ve Captagon hapı meselesi dahil olmak üzere sorunun çeşitli yönlerine odaklanıyor. Etkinliklerde ele alınan konuların listesinin uzunluğu son 13 yıla yayılan çatışmanın uzunluğunda.

Suriye meselesini takip edenler ve konuyla ilgilenenler, özellikle günümüzde çeşitli kategorilere ayrılan Suriyelilerin yaşamları üzerinde önemli etkisi olan hassas konular başta olmak üzere, ele alınan konuların önemi konusunda hemfikir. Suriyeliler halihazırda sığındıkları ülkelerdeki sığınmacılar ve mülteciler ile ülke içinde fiili otoritelerin yönettiği bölgelerde yaşayanlar ve mülteciler olarak kategorilere ayrılıyorlar, birçok sorun yaşıyor ve bunlardan etkileniyorlar. Bunlar arasında yaşam koşullarının, yoksulluk, açlık, güvenliğin yokluğu gibi yaşamlarını sürdürmelerini tehdit edecek derecede bozulması da yer alıyor. Mültecilerin koşulları, özellikle Türkiye ve Lübnan dahil olmak üzere, komşu ülkelerde ise kötü yaşam koşullarının ötesine geçerek, ayrıntıları arasında Suriyelilerin sınır dışı edilmesinin ve kovulmasının da yer aldığı ırkçı kampanyalarla birlikte yaşamlarına yönelik tehditler noktasına vardı.

Etkinliklerde ele alınan konuların önemi, Suriye meselesinin ve olayların sonuçlarının bir kısmı olan Suriyelilerin hayatlarındaki koşulları ve detayları ele almasından kaynaklanıyor. Ancak bu, Suriye ve çevresindeki çatışmalar da dahil olmak üzere mevcut koşullardan farklı koşullarda da yapılabilir. Suriyeliler pek çok zorlukla karşılaştılar, son derece zor güvenlik ve yaşam koşulları yaşadılar. Lübnan'daki Suriyeliler, özellikle de işçiler, 2005-2008 yıllarında ırkçı kampanyalarla ve sınır dışı edilmeler ile karşı karşıya kaldılar. Ancak gerçeklere göre mevcut sorunlar, varlığı ve yaygınlığı bakımından daha geniş, Suriyeliler üzerinde daha acımasız ve etkili.

Gelgelelim sorunlar ve etkileri ne kadar önemli olursa olsun bunlar genel bir sorun olan, tedavisi ve çözümü ile sezaryenle içinden doğan birçok sorun ve meselenin kolaylaştırılmasının ve çözümünün birbirine bağlı olduğu Suriye meselesinin bir parçasıdır. Suriye'de bir çözüme ulaşılması, Suriyelilerin komşu ülkelerden ülkelerine onurlu ve güvenli bir şekilde geri dönüşlerine olanak tanıyacaktır. Hatta bazı hükümetlerin kendilerini orada istemediklerini söyleyen Avrupa'daki Suriyeliler bile dönecektir. Çözümden sonra Suriyelilerin sürekli insani yardım akışına da ihtiyaçları olmayacaktır, çünkü doğal olarak geçimlerini sağlamak için gereksinim duyduklarını yerel kaynaklar ya da yurt dışından ithalat yoluyla elde ediyorlardı. Çözüm süreci doğal seyrinde ilerlerse Suriyelilerin ne mevcut dış müdahalelere ne de ülkelerindeki işgalci güçlerin varlığına ihtiyaçları olacaktır.

Hiç şüphe yok ki Suriye meselesine müdahil olan tüm ülkeler ve aktörler, yukarıdaki gerçekleri ve daha fazlasını biliyor ama dünyanın üzerinde mutabakata vardığı ana ve temel meseleyi çözmek yerine, bazı yan dosya ve konuların çözümünü teşvik ediyorlar. Bunun nedeni sadece bazılarının aciz olması, bazılarının ise Suriye'de kapsamlı ve eksiksiz bir çözüme ulaşılması konusundaki isteksizliği değildir. Amaç aynı zamanda, Suriyelileri ve uluslararası kamuoyunu yan konularla meşgul etmek, kendi politikalarına ve çıkarlarına uygun daha iyi koşulların oluşması ümidiyle vakit geçirmektir. Zira Suriye ve Doğu Akdeniz bölgesi, bölgede ve büyük güçlerle ilişkilerinde köklü değişikliklere yol açabilecek etkileşimler ve mayalanmalar yaşıyor.

Özellikle ABD-Rusya'nın Suriye'de çözüme ulaşamaması ve başarısız olması gerçeğinin, keza Suriye meselesine ve yansımalarına değinmeyen, aksine, Suriye içindeki ve çevresindeki çatışmanın daha karmaşık ve iç içe geçmiş hale gelmesine yol açan yan konulara yönelmenin ortasında, Suriye meselesinde iki temel dayanağı olan doğrudan çözüme gitmekten başka çıkış yolu olmadığı doğrulandı. Dayanakların birincisi, 2254 sayılı karar üzerindeki uluslararası mutabakattır. Buna alternatif bulma yönündeki tüm çabalar başarısızlıkla sonuçlandı. İkincisi, Rusya'nın Ukrayna'ya açtığı, ABD’nin karşı çıktığı, kendisine karşı mücadele ettiği savaş zemininde iki taraf arasında ortaya çıkan tüm gerilimlere rağmen, Suriye'de özel Amerikan-Rus iletişim hattının faaliyetine devam etmesidir.

Kapsamlı bir Suriye çözümüne yönelme zorunluluğunda yukarıdaki iki dayanağa daha fazla önem kazandıran husus, Suriye çözümü yolunda yeni bir rol üstlenmeye yönelen Arap-Türk aktivizmidir. Burada iki taraf da Esed rejimi ile ilişkilerin normalleştirilmesini, Esed rejiminin 2254 sayılı karara dayalı bir çözüme yönelmesi ile ilişkilendiriyor ki, ABD'de de bu çizgiye önem veriyor.

Bu yaklaşım henüz somut bir ilerleme sağlayamasa da Türkiye ve nüfuz sahibi Arap güçlerinin, rejim ve Rus, İranlı müttefikleri ile ilişkilerinde kapalı olan kapıları açtı. ABD ve Avrupa ülkelerine, Suriye'de çözüme yönelik bir girişimde bulunma ya da ilgili bir tarafın başlattığı bir girişime etkili destek verme seçeneği sundu. Dünya ve Suriye meselesine müdahil olan güçler, Suriye'de çözüme giden veya çözüm kapısını açacak bir adıma ihtiyaç duyma noktasına geldi. Çözüm sadece Suriyelilerin menfaatine olmayacak, aynı zamanda taraflar için de Ukrayna'daki savaş ve İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşı dahil olmak üzere, karmaşık uluslararası sorunları çözme konusunda bir pratik olacaktır.