Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Savaş artık Sinvar ve Netanyahu arasında

Bölgemizde ve özellikle de Gazze savaşı dahil çatışma bölgelerinde, şahsiyetler siyasetten ayrı tutulamaz. İster Filistin tarafında ister İsrail tarafında olsun, karar alıcıları dikkatli okumadan müzakerelerin gidişatını ve işlerin sonucunu anlamak mümkün değildir.

Bu durumda özellikle iki şahıstan bahsediyoruz; Yahya Sinvar ve Binyamin Netanyahu. Elbette Netanyahu politikacılar ve medya tarafından daha iyi tanınıyor ve okunması daha kolay. Onun aksine hızla Hamas liderliğine yükselen ve büyük bir bölümü biyografi okumayı veya profil sanatını umursamayan, bunu yapsa bile okumalarının çoğu duygusallık ya da yanlış yönlendirilmiş ideolojinin bir sonucu olarak çarpık olan Arap medyasının çoğunu gafil avlayarak, Gazze'deki sahneye hâkim olan Sinvar ise çok tanınmıyordu.

Bugün Batı medyasının onun “profilini” yayınlamaya ve Filistinliler arasında onu tanıyanlar ya da İsrail hapishanelerinde tutukluluğu sırasında onu gözlemleyen İsrailliler ile konuşmaya başlamasından sonra, Sinvar hakkında artık çok şey biliyoruz.

Dün Amerikan The Wall Street Journal gazetesi, Sinvar ile aracılar arasındaki mektupların içeriğine ilişkin doğru, ayrıntılı ve dikkat çekici bir haber yayınladı. Dikkat çekici olan, mektupların, yurtdışındaki bazı Hamas liderlerinin Sinvar'ın tutumlarını reddetmek istediğini ima etmesi idi.

Bu konu krizin başından beri aşikardı ve Sinvar'ın ilk “profilinin” Financial Times gazetesinde yayınlanmasının ardından ortaya çıkmıştı.

Amerikan gazetesinin haberi şimdi Sinvar'ın, savaşı ve müzakereleri nasıl bir zihniyetle yönettiğini ve Hamas'ın içerideki ve dışarıda bulunan liderleri arasındaki güven düzeyinin ne kadar düşük olduğunu ortaya koyuyor.

Amerikan gazetesine göre mektuplardan birinde şöyle deniliyor: “İsrail ordusunun Hamas'ın askeri yapılarını hızla dağıtmasıyla birlikte, Hamas siyasi liderliği, Sinvar'a danışmadan uzlaşmayı ve savaş sonrası planı tartışmak üzere aralık ayı başlarında diğer Filistinli örgütlerle toplantılar yapmaya başladı.”

Gazete, Sinvar'ın, Hamas'ın dışarıdaki siyasi liderlerine gönderdiği bir mektupta onların davranışlarını eleştirdiğini ve bunu "utanç verici ve onursuzca" olarak nitelendirdiğini belirtiyor. Hareketin liderlerinin ve özellikle de Sinvar'ın kendisini yenmesi nedeniyle Gazze'yi terk eden İsmail Heniyye'nin Sinvar'dan korktuğu biliniyor.

Arabulucuların açıkladığı mektupların önemi burada bitmiyor; Sinvar'ın, Gazze'deki savaşı kendi siperlerinden yönetme biçiminin daha çok intihara meyilli bir zihniyete benzediğini de gösteriyor. Daha fazla kan ve yıkımın sonuçta Hamas'a fayda sağlayacağına inanıyor.

Gazete, Sinvar'ın "müttefiklere gönderdiği" yakın tarihli bir mektubun içeriğinden de alıntı yapıyor. Bu mektupta Sinvar Gazze'de olup bitenleri "Kerbela Savaşı"na benzeterek şöyle diyor: "Başladığımız yolda ilerlemeliyiz… bu yeni bir Kerbela olacak."

Tek başına bu hikâye bile Hamas'ın Gazze savaşını yürüten zihniyetinin kan ve yıkımı, Filistin uzlaşmasını ya da “ertesi gün” kavramını umursamadığını gösteriyor. Tek düşündüğü ne pahasına olursa olsun “zafer” ilan etmek için bir bahane bulmak.

Dolayısıyla mesajların içeriği, Hamas'ın saha liderliğinin sahadaki gerçeklerin farkında olmadan hareket ettiğini gösteriyor. Bu ise savaş durduktan sonra bile Gazze'de geleceğin daha trajik ve kanlı olacağı anlamına geliyor.

Bu nedenle Gazze savaşı artık Sinvar ve Netanyahu arasında bir savaş haline geldi. Tamamen kişisel bir savaş.