Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

Lübnan'ı Gazze sonrası müzakerelerin dışında tutmayın!

ABD Lübnan Özel Temsilcisi Amos Hochstein'a eşlik eden medya kaynakları, ziyaretin sonucunun önceden bilindiğinden emin olması nedeniyle Hochstein’ın yakın zamanda Beyrut'u ziyaret etmeye istekli olmadığını, ancak Beyaz Saray ve ABD Dışişleri Bakanlığı'ndaki üst düzey danışmanların ona Lübnan'a kısa bir ziyaret yapmasını tavsiye ettiğini bildirdi. Ondan konumlarda ilerleme sağlamak veya Güney Lübnan'daki kanlı çatışmaları sona erdirmek için değil, daha ziyade, iletişim kurmak, Gazze savaşı bitene ve bölgeyi yeniden çizecek, nüfuzu bölge ülkeleri arasında paylaştıracak müzakere masasına oturana kadar, çatışmayı mevcut kurallar çerçevesinde kontrol altında tutmak için ziyareti gerçekleştirmesini talep etmişler. Amerikan Özel Temsilcisi’nin Lübnanlı bir arkadaşı, onun şu kanaatte olduğunu aktardı; Hizbullah'ın İsrail ile çatışmaları Gazze'deki durum ile ilişkilendirmesi, cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve onunla birlikte diğer devlet kurumlarını aksatması, er ya da geç kurulacak olan müzakere masasına kaçınılmaz olarak Lübnan'ın davet edilmemesi, ülkenin kaderinin ve geleceğinin, bu toprakların sakinleri adına etkili ülkeler tarafından belirlenmesi ile sonuçlanacak.

Hockstein, son Lübnan ziyaretinde Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri aracılığıyla Hizbullah'a, ABD Başkanı Joe Biden'ın ateşkes önerisini kabul etmesi için Hamas hareketi ile arabulucu rolü oynaması karşılığında, ABD’nin İsrail'e, Lübnan'daki askeri gerilimi tırmandırmaması konusunda baskı yapmasını içeren bir teklifte bulundu. Berri, ABD'nin Hizbullah'ı dolaylı olarak tanıdığı anlamına gelmesine rağmen teklifi reddetti. Zira Berri, her halükarda kararın İran'ın elinde olduğunu ve Hamas ile yapılacak herhangi bir arabuluculuğun kaçınılmaz olarak Tahran'dan geçmesi gerektiğini çok iyi biliyor. Berri, Hochstein'a, eğer ABD'nin uygulaması gereken bir baskı varsa, operasyonlarını durdurması için İsrail'e uygulaması gerektiği, o zaman Hamas ile herhangi bir arabuluculuğa gerek kalmayacağı yanıtını verdi. Hockstein, beklediği karşılığın bu olduğunu ve Lübnan'ın çıkarına olmayacak yaklaşan olayların büyüyüp kötüleşmesinden üzüntü duyduğunu söyledi.

Amerikan Özel Temsilcisi’nin uçağı Beyrut Havalimanı’ndan havalanır havalanmaz, İsrail savaş uçakları Sur, Ayta el-Şaab ve Deyr Mimas şehirlerinin kenar mahalleleri ve köylerini bombalayarak çok sayıda can kaybına ve yaralanmalara neden oldu. Güney Lübnan'da geniş tarım alanları yanarken, vatandaşlar yüzlerce yıllık zeytinliklerde çıkan yangının söndürülmesi için yardım çağrısında bulundu. Hizbullah, İsrail vahşetine "Hüdhüd" adındaki insansız hava aracıyla çekildiği söylenen, Hayfa Limanını ve işaret edilen diğer bölgeleri gösteren bir videoyu sızdırarak karşılık verdi. Hizbullah medyası işaretli bölgelerin çok önemli askeri merkezler olduğunu söyledi. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın sesi, güneydeki Coya beldesinde korumaları ile birlikte İsrail’in suikastına kurban giden Hizbullah'ın üst düzey liderlerinden biri (Ebu Talib) için yapılan anma konuşmasında yükselerek; “Hüdhüd’ün gösterdiği mevzilerin Hizbullah’ın hedefi olacağını” söyledi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni, Lübnan'a karşı herhangi bir saldırgan eylemde İsrail'i desteklemesi halinde acı ve yıkımla tehdit etti. GKRY ve Avrupa Birliği bu tehdidi kınadı. Böylece içe kapanma ve izolasyon değil, dünyaya açılma ve iş birliği gerektiren çok zorlu ekonomik ve mali krizden geçtiği bir dönemde Lübnan'ın uluslararası izolasyonu arttı. Nasrallah’ın sinirleri bozuldu ve Lübnan darboğaza girdi.

Lübnan'ın, İran'ın, ABD'den kazanç elde etmek için istediği gibi at oynatmasına izin verilen bir arena haline geldiği artık bir sır değil. Bunun bedelini Lübnanlıların canlarıyla, topraklarıyla, paralarıyla ödemelerinin bir mahzuru yok. Küçük ülkenin uluslararası toplumdan izole edilmesinde de bir sorun yok, çünkü önemli olan İran'ın çıkarlarıdır.

Peki, ya Lübnan'da savaş çıkarsa? Tabii ki, zaten mali tehlike altında olan bir ülke için kayıplar felaket boyutta olacaktır. Beyrut merkezli Siyaset Girişimi Araştırma Merkezi tarafından yakın zamanda yayınlanan bir rapor, savaşın GSYİH'sı 16 milyar dolara kadar gerileyen Lübnan ekonomisinde yılda yaklaşık 7,7 milyar dolarlık bir kayba mal olacağı konusunda uyardı.

Hizbullah'ın artan şekilde gerilimi tırmandırması, Lübnan'ı daha geniş çaplı bir gerilimin eşiğine getiriyor ve bu gerilim, Lübnan ve tüm bölge için yıkıcı sonuçlar doğurabilir. İsrail, kendi halkını savunmanın görevi olduğunu biliyor ama soru şu: Lübnan halkını kim savunacak?

Hochstein ve misyonuna gelince, İsrail basınında çıkan haberlerde Hochstein'ın, neredeyse her gün devam eden karşılıklı saldırıların, sınırın her iki tarafında da büyük yıkıma yol açacak topyekûn bir savaşa yol açabileceği konusunda "daha endişeli" göründüğü belirtildi. Beyrut'ta yaptığı açıklamada Hochstein; "İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışma yeterince uzun süredir devam ediyor” dedi ve şöyle ekledi: "Bu sorunu hızlı ve diplomatik bir şekilde çözmek herkesin çıkarınadır; bu başarılabilir ve acildir."

Bu nedenle, yoğun diplomatik çaba, özellikle Gazze'deki çatışmaların durması halinde, Hizbullah üzerinde ateşkesi kabul etmesi için yeterli baskıyı oluşturabilir. Ancak Hizbullah ve onun İranlı destekçileri Lübnan'da kaldıkları sürece, güney Lübnan'a barış gelmeyecek.