Komşum Neil aniden "Şu buluta bak, gökyüzünden geçen bir fil gibi görünüyor” dedi. Komşumla aynı fikirdeydim ve bulut biraz file benziyordu. Birkaç saniyelik bir sessizlik oldu, sonra kendimi bunun Donald Trump'ın Beyaz Saray'a giden yolunu döşeyen bir “Cumhuriyetçi Fil” bulutu olduğunu söylerken buldum. Komşum, siyasete değinen her türlü konuşmaya her zaman karşı olduğu ve gazetelere göz attığında yalnızca at yarışları haberleri ile ilgilendiği için söylediklerimden hoşlanmadı. Bu nedenle öfkeyle kımıldandı ve itiraz ederek; bu “idiot”ın (aptal) fille ne ilgisi var dedi. Komşumun bu kaba davranışına hemen itiraz ettim ve sadece şaka yaptığıma dikkatini çektim. Komşumun bu sözü, filin, Cumhuriyetçi Parti'nin sembolü olduğu konusunda açıkça bilgisiz olduğunu da göstermişti. Bu sembolün geçmişi 19. yüzyıla kadar uzanır ve “Noel Baba” veya “Sam Amca” sembolü gibi ünlü siyasi karikatürist Thomas Nast'a aittir. Daha sonra Cumhuriyetçi Partinin sembolüne dönüşmüştür. Öte yandan Parti, perşembe gecesi yapılan ve taç giyme törenine benzeyen Kongre’de Trump'ın başkanlık yarışına adaylığını resmen onayladı.
Komşum Neil ile aramda geçenler, Beyaz Saray'da yönetim koltuğunda oturan kişiye ilgi duymayan insanların kayıtsızlığını yansıtıyordu. Ancak azınlık olan bu kişiler, ABD başkanlık seçimlerine, dünyanın en güçlü ülkelerinin yeryüzünün tüm meseleleriyle ilgili kararlarını kontrol ettiği için medyadaki "dünyanın en güçlü adamı" tanımının kime verildiğine dikkat edilmesi gerektiğinin farkında değiller. Bu bağlamda, dünyadaki yönetim çevrelerinin çoğunluğunun, öncelikle Vance ile birlikte Başkan Trump'ın ikinci dönem Amerikası ile nasıl başa çıkılacağı, ikinci olarak, ikisinin iç sorunlar ile nasıl başa çıkacakları ile ilgili çeşitli olasılıklara hazırlanmaya başladıkları ne bir sır ne de şaşırtıcı. Bu tür davranışlar anlaşılabilir, hatta gereklidir. Anlaşılmaz ve hatta gülünç olan, bazı insanların, gökyüzünden geçen bulutlara, hayal güçlerine göre şekiller vermeye benzer illüzyonlara kapılmalarıdır.
Bunun bir örneği, Başkan Joe Biden'ın başkanlık yarışından çekildiğini duyurmasının, nasıl birden fazla tarafın Trump'ın zaferini kesin saymasına yol açtığıdır. Evet, tüm kamuoyu yoklamalarının Cumhuriyetçi adaya Demokrat rakibi Biden'dan çok daha yüksek yüzdeler verdiği doğru. Ancak herhangi bir demokratik ülkede, bir adayın diğerine karşı kesinlikle kazanacağını söylemenin mantıksal olarak kabul edilemez olduğu da doğru. Her seçimde sürprizler beklenmeli. Dahası Kamala Harris'in adaylığı Demokrat Parti tarafından onaylanırsa dengeler değişebilir. Bu tür kesin tahminlerde bulunmak, dünya şampiyonaları sırasında takımlara bahis oynama tuzağına düşmeye benzer. Tarihte, tahminlerin gerçekte bir illüzyon olduğu ortaya çıktığında pek çok kişinin yaşadığı şoka dair birden fazla örnek verebiliriz.
Aynı bağlamda İsrail'de aşırı radikalizm ile karakterize edilen tarafın en başından beri Trump'ın zaferine bahis oynadığı biliniyor ve Binyamin Netanyahu'nun Biden'ın çekilmesiyle beklentilerinin daha da yükselmesi doğal. Ancak bu parti ve yörüngesindeki herkes, Filistin meselesinin, halkının ve kaderinin, ister Cumhuriyetçi ister Demokrat olsun, sadece Amerikan başkanının değişmesiyle ortadan kalkacağını hayal ediyorsa, bulutlar gibi geçici hayallere kapılıyor demektir.