Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Olmayan generalin savaşı

Bölge, ilk mumunu söndürmeye yaklaşan Aksa Tufanı kıvılcımının ardından patlak veren savaş ile birlikte yaşadı. İsrail, Hizbullah’ın belli bir çıta altında başlattığı destek savaşıyla bir arada yaşıyor gibi göründü. ABD'nin, bölgenin ne İran’ın ne İsrail'in ne de Hizbullah'ın istemediği bir bölgesel savaşa sürüklenmesini engellemeyi başardığı izlenimi hakimdi. Büyük çöküş, Beyrut'un güney banliyölerinde Hizbullah Generali Fuad Şükür'e ve bizzat Tahran'da Hamas lideri İsmail Heniyye'ye düzenlenen suikastla temsil edilen iki ses getiren saldırıya rağmen gerçekleşmedi. Pek çok kişi, karşılıklı korkunun, büyük yangına sürüklenmeye karşı bir garanti oluşturduğuna inandı.

Ne var ki, geçtiğimiz hafta birkaç gün boyunca İsrail, bölgesel bir savaş korkusunu uyandırmayı başardı. Hizbullah'ın iletişim ekipmanlarının patlatılması, savaşı kurumlara ve evlere taşıyan, ölümlere, yaralanmalara ve sakatlıklara neden olan benzeri görülmemiş bir saldırıydı. Saldırı, İsrail'in Gazze’deki görüntüleri Beyrut sokaklarına taşımasını meşrulaştıracak bir karşılık vermesi için Hizbullah'a yöneltilmiş ve onu zor durumda bırakan bir davet gibi göründü.

İsrail yaptığıyla yetinmedi ve Beyrut'un güney banliyösünde düzenlenen toplantı sırasında Rıdvan Gücü’ne (Hizbullah’ın elit gücü) ölümcül bir darbe indirdi. Saldırı siviller arasında da büyük kayıplara neden oldu. İsrail'in toplantıda bulunan ve hedef aldığı kişileri Celile'yi işgal etmeyi planlamakla, yani 7 Ekim deneyimini Lübnan sınırından tekrarlamakla suçlaması dikkat çekiciydi.

Birkaç gün içinde İsrail, teknolojik üstünlüğünü, istihbarat açısından ne kadar derine sızmış olduğunu ve ordusunun Rıdvan liderliğine topluca suikast düzenlemesiyle hızla harekete geçme yeteneğini yeniden hatırlattı. İsrail'in Hizbullah'a kendisine yapılanlara karşılık vermekten başka seçenek bırakmadığı açıkça görüldü. Çünkü mesele Hizbullah’ın güvenliğiyle, çevresinin güvenliğiyle ve “direniş ekseninin” omurgası olarak imajıyla ilgili. Hizbullah’ın hesaplı yanıtına rağmen, geçtiğimiz günlerin, savaşın gidişatında ve savaş alanının genişletilmesinde giderek gerginleşen bir dönüm noktası oluşturduğu söylenebilir.

Son aylarda Binyamin Netanyahu'nun, İsrail ordusunun Hamas ile rehine takası anlaşması yapma isteğine direndiği açıkça görüldü. İki partiden rakiplerin, İsrail ve davranışları konusunda kesin bir tavır almasını engelleyen ABD'nin seçim koması aşamasına girmesini bekleyerek savaşı uzatmak istiyordu. Bilhassa arkadaşı Trump, seçimlerde herhangi bir şekilde başarısız olması halinde Yahudileri suçlayacağını ve zaferinin İsrail'deki Yahudilerin yok edilmesini önleyeceğini açıkça beyan ettiğinden, Biden ve Harris'e bir hediye vermek de istemedi.

Netanyahu geçtiğimiz aylarda, ordu generallerini eleştirmekten ve onları görevden almakla tehdit etmekten çekinmedi. Sanki savaşın hedeflerini gerçekleştirmekte herhangi bir başarısızlığın sorumluluğunu önceden onlara yüklüyormuş gibi, onları geçmişteki savaşçı ruhtan yoksun olmakla suçladı. Yakın zamanda Kuzey İsrail sakinlerini evlerine döndürme konusunu da savaşın hedeflerine ekleyerek, başarılı bir hamle yaptı. Zira İsrailli politikacılar Gazze'deki ateşkes konusunda bölünmüş durumda, ancak kuzeyde yaşayanların evlerine dönmelerini sağlama hedefi konusunda bir fikir birliği var. Netanyahu'nun muhalifleri, sert bir savaş riski taşısa bile, bu hedefe ulaşmanın Hizbullah ile çatışma düzeyini yükseltmeye değer olduğuna inanıyor. Böylece Netanyahu, sanki Hamas'a karşı savaşta yaptığı ve onu Hizbullah'ın gücünü zayıflatmakla görevlendirmiş gibi, topu askeri kuruma attı. Yeni görevin daha zor ve tehlikeli olduğu bir sır değil.

Konuyu yakından bilenlere göre Hizbullah'ın gücünü suikastlar ve hava saldırıları ile zayıflatmaya çalışmanın sonu savaştan başka bir şey olmayacak. Lübnan'daki savaşın, Gazze'dekinden farklı olacağından eminler. Hamas İran'ın önemli bir müttefiki, ancak Hizbullah gibi bölgedeki direniş ekseninin can damarı değil. İran'ın Hamas'a yüklenme ve çökertme çabaları karşısında sabırlı olabileceğine, ancak İsrail'in kendisinin bölgedeki en başarılı tecrübesi olan Hizbullah makinesine ölümcül bir darbe vurduğunu görmeye sabredemeyeceğini düşünüyorlar.

İran bir yıldır topyekûn bir savaşa sürüklenmekten kaçınmaya çalışıyor. Bunu İran-ABD çatışmasına yol açacak bir İsrail tuzağı olarak değerlendiriyor. Ancak Hizbullah'ın kaderi tehlikede ise İran'ın savaşa kaymama gücü azalacak. Dahası İran, Irak rejiminin çöküşünden sonra doğan direniş ekseninin mimarı ve bu eksen onun baskı, müzakere ve gerginlikteki en belirgin güç kartı.

Konu hakkında bilgili kişiler, Kudüs Gücü'nün eski komutanı General Kasım Süleymani'nin yaptıkları olmasaydı 7 Ekim operasyonu önerilmezdi diyorlar. Finansman, silah kaçakçılığı ve tünellerde silah üretimine ilişkin bir anlaşma yoluyla Hamas'ın kapasitesini geliştirme sözü veren kişinin Süleymani olduğunu söylüyorlar. Süleymani, eksenin Filistin ayağını oluşturduğu ve “İsrail ile içeriden, yani hem Gazze hem de Batı Şeria'dan savaşabileceği için” Hamas’a önem veriyordu.

Ayrıca Süleymani döneminde Hizbullah'ın cephaneliği büyümüş ve Süleymani'nin kendisinin eşlik ettiği 2006 savaşı sırasında bu cephaneliğin envanterine hassas füzeler de dahil olmuştu. Süleymani aynı zamanda Suriye rejimini kurtarmak için milislerin getirtilmesinin mimarıydı ve Rus müdahalesiyle iş birliği garantilerinin sağlanmasına da katkıda bulunmuştu. Saddam Hüseyin sonrası Irak'ın çehresinin çiziminde Süleymani'nin parmak izleri oldukça açıktı. Haşdi Şabi Güçlerini inşa etti ve Hizbullah'a benzer şekilde bir cephanelik oluşturmasına, pratik olarak savaş ve barışa ilişkin kararları kontrol etmesine olanak tanıdı. Süleymani, Husileri cezbetmenin, eğitmenin, iktidara gelmelerini sağlamanın da mimarıydı.

Geçen hafta yaşananlar, Hizbullah’ın füze saldırıları, Iraklı bir İHA ile bir Husi füzesinin yanı sıra, Hamas ve İslami Cihat’ın füzeleri, Bağdat'ta Amerikan güçleri tarafından öldürülen Süleymani'yi yeniden hatırlattı. Birkaç haritada kopacak fırtınalarla yaşanacak geniş çaplı savaşta, hayatta olmayan bu general de var olacak.