İran siyasi ya da diplomatik uzmanlıktan yoksun değildir, ancak rejim mümkün olduğunca fazla güç eşliğinde her ikisini de tercih eder. Bu iki seçenek arasında, iki ana amaç için her zaman ikincisine yönelir. Birincisi, muhaliflerini öyle bir korkutmaktır ki, herkes havucun arkasında bir sopa olduğunu her zaman hatırlar. Şimdi yeri göğü dolduran ve Lübnan'ın çocuklarının bir saat uyumasını engelleyen türden… İnsansız hava araçları ise uyumuyor. Benim inancıma göre ya da meslektaşlarım arasında şu anda ‘trend’ olduğu üzere kesin olan şey, İran'ın her zaman bir tür uyarı olarak tekrarlamak ve geri almak istediğidir. İkincisi ise müttefiklerini, rüzgâr nereden gelirse gelsin anında hareket eden bir dönme dolap gibi sürekli savaş halinde olmanın cazibesine karşı uyarmaktır.
Tahran siyasi sürece dahil olduğunda bile, Jimmy Carter'ın düşüşüne ve Ronald Reagan'ın zaferine yol açan ABD elçilik rehineleri oyununu tekrarlamadan, nüfuz hakkını ve etkili olanların masasındaki koltuğunu vermeyeceğini düşünür. Savaşan düşmanlar arasında karşılıklı hediyeler... Bu tür anlaşmaların şahsen yapılması gerekmez. Sinyaller acil durumlarda da kullanılır.
İranlı siyasetçilerin önce asker oldukları bir sır değil. Daha doğrusu onlar, ister İslamî Şûra Meclisi'nde ister devrimde olsun, Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) saflarında yer alan devrimcilerdir.
Mesele, İran'ın nihayet sürekli devrimin sürekli yıkım olduğuna ve ister yakın çevresinde isterse daha geniş dünyada hiç kimsenin dönmekten asla yorulmayan dönme dolabın gölgesinde devam edemeyeceğine karar verdiği saat ile şu an arasında ne olacağıdır. Ancak kural değişmezken onlar kendi etraflarında, daha küçük daireler halinde dönerler: İşler sadece düz bir çizgide ilerleyebilir.
İran şu anda ABD ve İsrail'e karşı doğrudan bir çatışmaya girmiş durumda. Ancak artan maliyetler, farklı derecelerde de olsa Filistinliler ve tüm Araplar tarafından ödeniyor. Arapların toprakları ve insanları için ne istediklerini söyleme zamanı geldi. Kudüs bir sancak değildir, Filistin de daimî bir cenaze değildir. Başkalarının bu davayı desteklemesinden daha büyük, daha asil ve daha kutsal bir şey yoktur. Ancak İranlıların onun bir yetim olmadığını hatırlamalarında fayda var. O bir ana rahmidir.