Rıdvan Seyyid
Lübnanlı akademisyen, siyasetçi- yazar Lübnan Üniversitesi'nde İslami ilimler profersörü
TT

Keşfedilecek yenilikler!

İşin komik tarafı, Michigan'daki Araplar ve Müslümanlar, ABD Başkanı seçilen Donald Trump'a savaşı durdurma sözü verdiğinde inanıyor ve ona oy verme eğiliminde. Ancak kendilerine iki şey vaat eden Kamala Harris'e inanmıyorlar: ‘Savaşı durdurmak ve bir Filistin devleti kurmak!’

Gözlemciler Harris'e karşı bu isteksizliği, eğer doğruysa, Biden'ın yardımcısı olması ve Harris'in neredeyse bir yıl boyunca savaşı durdurmadan sona erdirme sözü vermesiyle açıklıyor. Buna bir de Biden'ın İran'ın İsrail'e saldırması halinde onu korumak ve yardım etmek bahanesiyle göndermeye devam ettiği devasa deniz ve hava filolarını ekleyin! İsrail'in İran'a yönelik saldırıları her zaman daha tehlikeli olurken, İran'a iki kez saldırdı ve pek bir etkisi olmadı!

Filistinliler ve diğer Araplar öfkelenmekte gerçekten de haklılar. Çünkü İsrail askeri gücünün yarısını ve mali, endüstriyel ve teknolojik üstünlüğünü ABD'ye borçlu. ABD on yıllardır taraflı bir ‘arabulucu’ olarak savaşları durdurmayı başarırken, Gazze Şeridi ve Lübnan'daki savaş bir yıldan uzun bir süredir Amerika'nın ciddi bir şekilde durdurmaya çalışmadığı bir şekilde devam ediyor. Uzmanlar bunun nedeninin ABD başkanlık seçimleri ve bu seçimlerdeki Yahudi oyları ve etkisi olduğunu ve her iki partinin de Yahudileri ya da çoğunluğunu kendi taraflarına çekmek istediklerini söylüyor. Öte yandan, Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yakın dostu olduğu bilinirken, Amerikalı Araplar neden Trump'a Biden ve Harris'ten daha fazla umut bağlıyor? İlk başkanlığı sırasında (2016-2020) Netanyahu'yu memnun etmek için İran'la yapılan nükleer anlaşmayı iptal etti, ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs'e taşıdı, işgal altındaki Suriye toprağı Golan'ın İsrail'e ilhakını tanıdı ve bazı Arap ülkelerini İsrail'i tanımaya ikna etmeye çalıştı. Trump neden Michigan'daki Arap oyları uğruna alışkanlıklarını ve ittifaklarını değiştirsin ki?!

Gazze Şeridi ve Lübnan'a yönelik bu uzun savaşı başlatanın Netanyahu olduğu biliniyor. Henüz gerçekleşmemiş hedeflere ulaşma bahanesiyle savaşı sürdürmekte halen ısrar ediyor. İsrail kuvvetleri sadece Hamas ve Hizbullah'a karşı değil, İran'a karşı da çok üstün olduğunu kanıtladı. Orduların yerini İran yanlısı Arap milislerin almasından bu yana İsrail, insanlığa ve medeniyete karşı acımasız bir savaşla karşılık verdi. Belirtilen amaç ise Gazze Şeridi ve Lübnan sınırlarını güvence altına almak. Bir yıldan uzun bir süre sonra, bazı kayıplara rağmen üstünlüğün belirginleşmesiyle, ordudan ve Hamas'ın elindeki sivillerden gelen sesler savaşın sona erdirilmesi çağrısında bulunuyor. Ancak Netanyahu, hedeflere ulaşıldığı için ABD'nin savaşı durdurmak üzere müdahale ettiği önceki dönemlerin aksine, savaşı sürdürmekte ısrar etmeye devam ediyor. Dünyanın Gazze Şeridi ve Lübnan halkına yaşatılan dehşetten tiksinmesine rağmen neden tüm arabuluculuklar bu kez başarısız oldu?

İşin komik ve tuhaf yanı, savaşı durdurmak isteyen ABD'nin, İran'ın İsrail'e yeni bir saldırıda bulunmasından korktuğu bahanesiyle, Ortadoğu'ya her hafta daha üstün silahlar göndermeye ve filolarını arttırmaya devam etmesi! İsrail'in üstünlüğüne rağmen ABD'nin sürekli seferberlik halindeki bu ısrarı, askeri uzmanları, ABD'nin Netanyahu'nun hırslarını bile aşan hedefleri olduğunu ya da İsrail'in başlattığı ve tamamlamak istediği bir süreç olan İran'ın nükleer programının ve diğer stratejik silahlarının ortadan kaldırılması da dahil olmak üzere onunla birlikte bu hırsların uç noktalarına doğru ilerlediğini iddia etmeye sevk etti. Eğer durum böyle değilse, İran'ın tüm kapasitesini aşan bu meydan okumayı sürdürme konusunda umutsuzluğa kapılması amaçlanıyor.

İsrail zihniyetinde ve belki de Amerikan zihniyetinde büyük bir değişim var. Diğer taraftan ise İran, orta vadede kendi içine kapanmak yerine doğrudan bir çatışmaya sürüklendi ve kaybettiğini fark etti. İran on yıllar boyunca milisleriyle, özellikle de Hizbullah'la vekalet savaşı yürüttü ve daha sonra Husiler ve Hamas öne çıktı. Hepsi ağır darbeler aldı ve İran müdahale etti, ancak o da çatışmada dengeyi sağlayamayacağını anladı! ABD savaşı durdurabilir ve Netanyahu’nun da bunu yapması zor değil. Ancak yeni koşullar altında ve hedef İran olmuşsa, ne Trump ne de Kamala Harris savaşı durduramayacaktır!

Milisler her zaman savaşı kaybeder. Amerikalılar, İsrail sınırlarının güvende olduğunu düşündüğünde müdahale eder. Genellikle ateşkesin ardından Filistinliler ve Araplar kurbanlarını gömmeye ve şehirlerini yeniden inşa etmeye başlarlar. Amerikalı arabulucular, çatışmada elde ettikleri kazanımların bir kısmını hayata geçirmek için ateşkes ve barışı istismar etmekle meşguller: Hoş karşılanacak yeni bir şey varsa, o da kesinlikle ABD seçimleri değildir!