İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Ukrayna savaşı ve yüz günde gerçekleşecek barış

Donald Trump, başkanlık seçimi kampanyası sırasında sürekli Rusya-Ukrayna ihtilafını mümkün olan en kısa sürede sona erdirme gücünden ve eğer Beyaz Saray'da başkan olsaydı, bu saçma savaşın başlamayacağından bahsetti. Trump, geçen kasım ayında kazandığı zaferin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir barış anlaşmasına varmak için hızla iletişime geçeceğine söz vermişti ancak başkanlık görevini üstlenmesinin üzerinden iki hafta geçmesine rağmen bu görüşme gerçekleşmedi.

Trump bu konuda şu ana kadar ne yaptı?

ABD ordusunun eski bir generali olan Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg'a, savaşı mümkün olan en kısa sürede, 100 günde sona erdirmek için çalışması talimatını verdi. Bu, Beyaz Saray'ın efendisi için takdir edilecek bir adım, ancak dedikleri gibi, şeytan ayrıntıda gizlidir.

General Kellogg yetenekli bir müzakereci veya arabulucu gibi görünmüyor ve hiç kimse Trump'ın ona yeterli hareket özgürlüğü tanıdığına inanmıyor. Bu yüzden neocon şahin ve Trump'ın eski danışmanı John Bolton, onu “Trump istemediği sürece asla fikrini söylemeyen” biri olarak tanımladı.

Bu açıdan bakıldığında, Kremlin'in Kellogg ile müzakere etmekle hiç ilgilenmediği, diğer yandan Kremlin Çarı’nın , Trump ile doğrudan müzakere edebilmek için Rusya-Ukrayna oyununun tüm kozlarını elinde tuttuğu neredeyse kesin görünüyor.

Kellogg'un Rusya-Ukrayna sahnesindeki hamleleriyle aynı zamana denk gelecek şekilde Washington, Ukrayna'ya yönelik ekonomik ve askeri yardım programlarını askıya aldı. Bu durum Zelenski'yi rahatsız etti ve muhtemelen patronlarını şantajla tehdit etme konusunda uyguladığı eski ve denenmiş taktiklerin, Biden’a karşı işe yarasa da Trump’a karşı işe yaramayacağına ikna oldu.

Öte yandan, 24 Ocak Cuma günü Başkan Trump'ın söyleminde bir değişiklik görüldü. Teşvik ve cezp etme üslubundan korkutma üslubuna geçiş yaparak, Ukrayna'daki yıkıcı savaşı sona erdirmek için derhal harekete geçmemesi halinde Rusya’ya karşı gümrük tarifeleri ve katı yaptırımlar uygulanacağını söyledi.

Burada Rusya meselesini takip eden herkesin aklına şu soru gelmiştir: Putin gerçekten Trump'ın tehditlerine boyun eğebilir mi?

Cevap vermeden önce belki de şunu belirtmek gerekir; Rusya'nın zaferinden söz etmek artık sadece bir olasılık olmaktan çıkıp, uluslararası karar alma masasına kendisini dayatan siyasal ve askeri bir gerçekliğe dönüşmüştür.

Aynı bağlamda, Avrupa ve ABD kanatlarıyla NATO’nun uyguladığı tüm yaptırımların, Ukrayna’ya karşı neredeyse müzakere edilemez bir “dogma” haline gelen Rusya’nın düşmanca kanaatini sarsmayı başaramadığı açıkça görülüyor.

Üçüncüsü, Batı'nın Ukrayna'ya verdiği mali ve askeri desteğin, Rusya'yı caydırma veya iç ekonomik krizlere rağmen devam etmesi nedeniyle, Putin rejimini devirme nihai hedefine ulaşmadığına şüphe yok.

Trump'ı Ruslarla hızlı bir barış anlaşması arayışında olmaya iten pragmatik Amerikan hedefleri var mı?

Trump'ın savaşı sonlandırarak içeride ve dışarıda ekonomik ve siyasi kazanımlar elde etmeyi hedeflediği kesin. Rusya'ya uygulanan yaptırımların kaldırılmasının, enerji ve tahıl akışının yeniden sağlanmasının küresel piyasaları istikrara kavuşturacağını ve Washington'un Avrupa üzerindeki ekonomik ve politik hakimiyetini güçlendireceğini biliyor.

Ukrayna krizinin ABD ve Avrupa için büyük bir yük haline geldiği, sonlandırılmasının Batı ile Rusya arasında, özellikle gaz ve doğal kaynaklar alanında ekonomik iş birliğinin kapısını yeniden açacağı da bir sır değil.

Daha önce de birçok kez vurguladığımız bir diğer husus da Trump ABD'sinin, Moskova ile normal ilişkilerin kurulmasından kesinlikle faydalanacağı ve böylece çabalarını şimdi ve gelecekte Çin ile artan stratejik zorluklarla mücadeleye odaklayacağıdır.

Trump, Rusya'ya uygulamayı planladığı yaptırımlarla ilgili yeni bir ayrıntı vermedi. Tehditlerine yönelik olumsuz tepkileri ve kınamaları da, “Rus halkını seviyorum, Başkan Putin ile her zaman iyi ilişkilerim oldu, hedefimiz barışı hızla tesis etmektir” diyerek yumuşatmaya çalıştı.

Başkan Trump, tarihi, kültürel zenginliği, kendi kararları ve toprakları üzerindeki egemenliği, ayrıca Nazizm'i etkisiz hale getirme ve İkinci Dünya Savaşı'nda Müttefiklerin kazandığı zaferdeki rolüyle son derece övünen bir Çarlık Rusyası ulusu ile karşı karşıya olduğunu gözden kaçırdı.

Rus filozof Aleksandr Dugin, Trump'ın Ukrayna krizinin doğasını ve Rus tarihini anlamadığını savunuyor. Nazizmle suçladığı Zelenski rejimiyle barış yapılamayacağına inanıyor ve rejimin tamamen silahsızlandırılmasını istiyor. Trump'ın etrafında Rusya'nın Zelenski grubuna karşı tutumunu destekleyen Kandi Wiens, Tucker Carlson, Alex Jones ve bir grup Trump destekçisinin varlığından bahsediyor.

100 günde gerçekleşecek barış, sahada gerçekleşmesi mümkün olmayan kadife bir hayal mi?