Birçok kişi, ABD'nin yeni Başkanı Donald Trump'ın sözlerinin sadece bir patırtıdan ibaret olduğunu söylüyor. Benim fikrimce, özetle, Trump her şey olabilir; bir ses bombası da olabilir, yıkıcı bir bomba da.
Önümüzde muhtemelen olağanüstü olacak, belki de korktuğumuz kâbusun, topraksız Filistinlilerin ya da hayalimizin Filistin devletinin gerçekleşebileceği bir dört yıl var.
Politikaları İran ile tehlikeli bir bölgesel savaşa yol açabilir ya da hem Arap hem de Batı dünyasının İran ile kırk yıldır devam eden çatışmalarını ve gerginliklerini sona erdirecek bölgesel bir barışı sağlayabilir. Rejimlerin devrilmesine ve kaosun yayılmasına sebep olabileceği gibi, bölgede güvenlik ve barışın yaygınlaşmasına da katkı sağlayabilir.
Bu abartı değil, Trump öngörülemez bir karakter. İster alaycı ister ciddi olsun mevcut ABD başkanını görmezden gelemeyiz. El-Mütenebbi'nin dediği gibi:
Bir aslanın dişlerini gördüğünüzde
Aslanın gülümsediğini sanmayın
Göreve gelmesinden bu yana henüz 100 gün geçmemişken, FBI yöneticilerini görevden aldı, Amerikan Yardım Ajansı'nın faaliyetlerini askıya aldı ve on binlerce çalışanını başka yerlere transfer etti. Dünyaya yönelik tüm Amerikan yardımlarını durdurdu ve Dünya Sağlık Örgütü'nden çekildi. Askeri nakliye uçakları, daha önce benzeri görülmemiş bir sahneyle ABD'deki yasadışı göçmenleri ülkelerine taşımaya başladı ve Latin Amerika'daki başkanlar da onları kabul etmek zorunda kaldı. Kanada Başbakanı sızmaları ve kaçakçılığı önlemek için kısa sürede sınıra yaklaşık çeyrek milyon asker ve sınır muhafızını konuşlandırdı. Meksika da aynısını yaptı. Trump'ın Ukrayna'ya desteğini sonlandırma, AB ülkelerinin mallarına gümrük tarifesi uygulama niyetini görüşmek üzere Avrupa Birliği'nin başkenti Brüksel'de toplantılar yapılmaya başlandı.
Eğer bu eylemler Trump'ın karakterini ve yönetim tarzını yansıtmıyorsa, bundan sonra bizi çok daha büyük şeyler bekliyor demektir.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Washington'a ulaşmadan önce Trump, selefi Biden'ın daha önce uyguladığı İsrail'e 2 bin kiloluk bomba satışı yasağını kaldırdı. İran'ın petrolünü satmasını engellemek için çalışacağını açıkladı.
Bir önceki döneminden daha güçlü hale gelen Amerikan Başkanını “tanıdıktan” sonra, ele alacağı konuları gözden geçirmeliyiz.
Onunla iş birliği yapmayı reddetmenin bedeli ağır olacak ve Trump, rakiplerine veya kendisiyle aynı fikirde olmayanlara karşı askeri güç kullanmayacağını defalarca söylese de kendisiyle aynı fikirde olmayanlara zarar verebilir. Trump'ın elinde iki silah var, birincisi ekonomik ve finansal. Mesela gümrük tarifelerini artırmak (neyse ki Arap ülkelerinin ABD'ye ihracatı sınırlı) veya yardımları durdurmak gibi. Yardım alan Arap ülkelerinin, eğer onunla iş birliği yapmamayı düşünüyorlarsa, konumlarını yeniden düzenlemeleri, Arap ülkelerinden ve diğerlerinden alternatif destek beklememeleri gerekiyor; çünkü Trump, kendisine meydan okuyan hükümetlere yardımcı olan hükümetleri ve uluslararası bankaları da cezalandıracak.
İkinci silah ise siyasi. Trump ile yaşanan fikir ayrılıkları muhalif güçler tarafından istismar edilebilir. Bu güçler, örneğin Müslüman Kardeşler, siyasi iklimden yararlanmaya çalışabilirler. Bir yandan Trump'a meydan okumayı kışkırtıp, propaganda kampanyalarıyla Arap hükümetlerini zor durumda bırakarak onları zayıflatmaya çalışabilirler. Aynı zamanda, 2011'de olduğu gibi aynı hedef için Trump yönetimine yaklaşıp onunla iş birliği yapabilirler.
Trump yönetiminin karşı karşıya olduğu iki temel konu İran ve Filistin. Bu ikisinden Yemen Husileri, Suriye, Lübnan, Irak gibi krizler dallanıp budaklanıyor.
İsrail, İran'ın nükleer kapasitesini yok etmekte kararlıysa, Trump'ın yakında başlaması muhtemel müzakere çabalarının başarısızlığa uğramasını beklemek zorunda. Hamas ve Hizbullah'ın güçlerinin yok edilmesi ve Esed rejiminin devrilmesinin ardından dış gücünün yarısından fazlasını kaybeden İran yönetiminin Trump ile iş birliği yapması şaşırtıcı olmayacaktır. Ayrıca Trump'ın İran'a petrol satış yasağını yeniden yürürlüğe koyması nedeniyle ekonomisi daralacağından kendisine yönelik tehlike katlanacak. Trump’ın ayrıca müzakerelerde, İsrail'in İran'ın nükleer kapasitesini bombalaması tehdidini de gündeme getirmesi muhtemel ki, bu da İran’ın elindeki tüm müzakere kozlarını kaybetmesi anlamına geliyor.
En acil ve ciddi konu ise Trump'ın Gazze'yi boşaltma projesidir. Devam edeceğiz.