Bugün Ortadoğu haritasının büyük bir kısmı yanıyor, Ortadoğu'nun doğu sınırlarından (Pakistan, Hindistan, Afganistan) başlayarak Libya'daki batı sınırlarına, İran, Irak, Suriye ve Lübnan'dan geçerek güney sınırlarına (Sudan, Somali ve Yemen) kadar kaos ve savaşlara yol açan savaşları kutluyor.
Bu kaos ve huzursuzluk bu haritanın “sabit” bir özelliği mi?
Bu, yenilenen içsel nedenlerden ve doğru devleti üretmedeki kronik yetersizlikten mi kaynaklanıyor? Yoksa bu haritaya yönelik Batı ve Doğu komplolarının (Avrupa, ABD, Rusya, Çin) gizli olduğu dış sebeplerden mi kaynaklanıyor?
Buradan bu ülkelerin bazılarında, onlarca yıldır ülkeyi ve halkını mahveden cumhuriyet cehenneminden kurtulmak için, monarşi ve saltanat dönemlerine geri dönülmesi çağrılarının tekrarlanmasının nedenini anlayabiliriz.
Yakın zamanda İran'daki bir dizi toplumsal tepkinin ardından, Humeyni tarafından devrilen Şah Muhammed Rıza Pehlevi'nin oğlu ekranlara çıktı. Genç şah artık yaşlı bir adamdı. Pehlevi hanedanının kurucusu olan büyükbabasının adı olan Rıza Han veya Rıza Şah'ın adını kendisine veren babasının hayatta olduğu dönemdeki son veliaht prens olması nedeniyle, Şah döneminin üstünlüklerini ve meziyetlerini insanlara hatırlattı ve çağrısı bazı İranlılar tarafından kabul gördü.
Irak'ta, adına ne derseniz deyin, bir Haşimi monarşisi vardı; ancak bu, eğitim, tarım, kültür ve diğer alanlarda bir kalkınma ile birlikte, asgari düzeyde toplumsal mutabakata sahip birleştirici bir yönetimdi. Peki, Abdulkerim Kasım'ın darbesi ve kraliyet ailesini katletmesinden sonra, ardından Baasçılar ile Arap milliyetçilerinin ona karşı darbe yapıp katletmelerinin akabinde Irak'a ne oldu?
Libya, kendine özgü sosyal, tarihi ve dini kimliğe sahip bir aile olan Senusi ailesi tarafından yönetiliyordu. Sonra yeşil Albay Kaddafi geldi ve iyi kalpli yaşlı Kral İdris es-Senusi'yi devirdi. Bu kral hakkında, insanların kendisine karşı sloganlar attığını duyduğunda söylediği meşhur bir söz aktarılır. Kral etrafındakilere “ne istiyorlar ve ne söylüyorlar?” diye sormuş. Ona “İblis olsun da İdris olmasın diyorlar” dediklerinde “Amin!” demiş.
O dönemlere dair özlem şeklinde ifade bulan başka örnekler de var. Bunlar ya basın arşivlerinden alınan ve insanlara “kraliyet döneminde ülkelerin, toplumların ve şehirlerin ne kadar başarılı olduğunu” hatırlatan videolar ya da müzik, şarkı, parti ve dernek kurma çağrısı yapan siyasi çağrılar yoluyla ifade buluyorlar.
Bu tür çıkışlar, pratik olmayan romantik bir özlemin dürtülerinden başka bir şey olmayabilir... Belki de öyle, ama tarihte monarşiye geri dönüş örnekleri olsa da bu hisler, duygular ve hareketler tek bir anlama geliyor; bugünün insanları dünün yönetimlerine özlem duyduklarında, bu aslında bugüne yönelik en büyük öfkeli haykırıştır.