Sudan'ın bugüne kadar yaşadığı en karmaşık tarihi anlardan birinde göreve gelen Sudan'ın yeni Başbakanı Dr. Kamil İdris'i, büyük zorluklar bekliyor. Yıkıcı bir savaş, kırılgan bir ekonomi, çöken altyapı ve aşınmış kurumların tükettiği, sabırlı halkının son derece zor koşullardan muzdarip olduğu bir ülkede göreve başladı. Başbakan, yemin ettikten sonraki ilk konuşmasında, sorumluluğun büyüklüğünün farkında olduğunu ifade etti ve kameraların önünde kamuoyuna sunduğu iki kitabında ana hatlarıyla belirttiği vizyona göre çalışmaya hazır olduğunu duyurdu.
Hükümetini bekleyen muazzam bir çalışma programıyla birlikte, en büyük zorluklardan biri, bariz ve çok sayıda olan görevleri değil, devleti yıllardır kemiren “gizli düşman” yani yolsuzluk olabilir.
Bu yaralı ülkede yolsuzluk hikayesi eski olsa da, yolsuzluğun genellikle verimli bir zemin bulduğu savaş zamanlarında yeni bölümleri yazılıyor. Zira bu zamanlarda devlet kurumları daha kırılgan, etkili denetim yok ve bazı insanlar zorlu güvenlik ve yaşam koşullarını kamu ve özel malları sömürmek, manipüle etmek ve yağmalamak için kullanırlar. Savaşın patlak vermesinden bu yana, yardımlar, atamalar, kamu malı ve hatta kamu vicdanı dahil olmak üzere devletin kurumlarında yaygın yolsuzlukla ilgili birçok hikaye sızdırıldı.
Bunlar yalnızca insanlar tarafından yapılan suçlamalar değil; bazı devlet liderleri de bundan açıkça bahsettiler. Bunlardan biri de kamu hizmetindeki suistimalleri ve atamalardaki kayırmacılığı eleştiren General Abdulfettah el-Burhan’dı. Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Malik Akar ise yolsuzluğun vahim durumda olduğunu söyledi.
Gerçek şu ki yolsuzluk artık istisnai bir durum veya bireysel bir davranış değil; bir “yaşam biçimi” haline geldi. Sadece ekonomiyi zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda devletin kendisini de zayıflatmakla tehdit ediyor. Bu nedenle Sudan'ın bugün ihtiyacı olan, açıklamalar ile yetinmeyip ötesine geçen, aynı zamanda devlet kurumlarında köklü ve kapsamlı bir reformun uygulanmasını da içeren yolsuzluğa karşı gerçek bir mücadeledir. Bu koşullarda yolsuzlukla mücadele etmek yalnızca bir halk talebi veya idari bir lüks değil; ulusal bir zorunluluk, reform, yeniden yapılanma ve yeniden inşa, yatırım çekme ve vatandaşlar ile hükümet arasındaki güveni yeniden tesis etme için temel bir koşul. Gereken yalnızca net bir siyasi irade değil, aynı zamanda etkili araçlar ve uygulanabilir planlar aracılığıyla yürütülen kapsamlı bir mücadeledir.
Nereden başlayalım?
Dr. Kamil İdris hükümetinin yolsuzlukla mücadelede önünde yeni bir ufuk açabilecek birkaç yol var ve bunun için, devletteki tüm paydaşların tam desteğine ihtiyacı var. Devletin atabileceği adımlar arasında şunlar yer alıyor:
- Gerçek yetkilere sahip bağımsız bir ulusal yolsuzlukla mücadele komisyonu kurulması.
- Davaların prosedür labirentinde kaybolmamasını sağlamak için yolsuzluk suçları konusunda hem verimli hem de hızlı uzman bir mahkeme kurulması.
- Devlet kurumlarındaki üst düzey yetkilileri ve çalışanları kapsayan katı bir mali haklar ve varlık beyanı yasası çıkarılması.
- Kamu hizmetleri için elektronik portallar açmaya özen gösterilmesi. Gümrükler, vergiler, satın alımlar, ruhsatlar ve diğer konuları kapsayan birleşik bir portal aracılığıyla doğrudan teması azaltmak ve rüşvet fırsatlarını en aza indirmek için hükümet hizmetlerinin dijitalleştirilmesi.
- Yolsuzlukla mücadele başlığı altında güçlü sloganların yer aldığı ulusal bir medya kampanyası düzenlenmesi, mesaj duyulup, yetkililerin kapılarını çalan güçlü bir halk sloganı haline gelene kadar halka doğrudan ve sürekli hitap eden uygun sloganlar seçilmesi.
- Bilinçlendirme kampanyalarının yanı sıra, araştırmacı gazetecilik yoluyla yolsuzlukları ifşa etme rollerini yerine getirebilmeleri için gazetecilerin korunması, muhbirleri koruyan bir sistemin uygulanması gerekiyor.
- Yargı, polis, gümrük ve vergi daireleri, limanlar ve sınır kapılarındaki hassas pozisyonlar temizlenmeden reform tamamlanamaz. Kamu denetimine katılması, şeffaflığı ve hesap sormayı garanti altına alması için sivil toplum da güçlendirilmeli.
Dünya çapında, yolsuzlukla güçlü kampanyalar ve önlemlerle mücadele eden birçok başarılı ülke deneyimi var ve bu da siyasi irade varsa reformun mümkün olduğunu teyit ediyor. Örneğin Ruanda, 1990'lardaki soykırımdan sonra şiddet ve yolsuzluğa saplanmış başarısız bir devletti. Ancak daha sonra reform ve yeniden yapılanma yolunu seçti ve yolsuzluğa karşı sıfır tolerans politikası uyguladı. Sayıştay’ı güçlendirdi, özel bir yolsuzlukla mücadele komisyonu ve uzman mahkemeler kurdu, etkili kişileri yargıladı. Yine sınırlı kaynaklara sahip ve 1960'lara kadar yaygın yolsuzluktan muzdarip yoksul bir ülke olan Singapur deneyimi de var. Bu duruma rağmen Singapur, reform ve kalkınma yolunda ilerledi, katı yasalarla birlikte etkili denetim sistemleri ve bağımsız bir yargı dayattı. Ayartma ve rüşveti önlemek amacıyla memurlara ve yargıda, polis teşkilatında, gümrüklerde ve diğer kolluk kuvvetleri ile vergi dairelerinde çalışanlara dolgun maaşlar garanti etti. Öte yandan sıkı denetim, hesap sorma ve kovuşturma sistemleri dayattı.
Dr. Kamil İdris hükümeti yolsuzluk gerçeği ile ateşkes yapmaya geldiyse, bir fark yaratamayacak, aksine, sadece hayal kırıklığına katkıda bulunacaktır. Eğer “son şans” ruhuyla göreve geldiyse ve devletin diğer liderleri tarafından desteklenirse, Sudan için bir dönüm noktası olabilir. Ancak mücadele kolay olmayacak; siyasi cesaret, ahlaki bir devrim ve yolsuzluğun kader olmadığına, Sudan'ın toparlanıp ayağa kalkması için kazanılması gereken bir savaş olduğuna dair bir inanç gerektiriyor.