İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Amerikan Partisi, ABD’yi nereye götürüyor?

ABD Başkanı Donald Trump ile dahi çocuk Elon Musk arasındaki son anlaşmazlığın yarattığı kargaşanın ortasında, Amerika Birleşik Devletleri bir kez daha geleneksel iki partili sistemin tekeline son vermeyi hedefleyen üçüncü bir parti ikilemiyle karşı karşıya görünüyor.

Uzun bir süre uzak durduktan ve kendisini desteklemeyi reddettikten sonra aniden Trump'ın hayatında boy gösteren Musk, daha sonra son seçim kampanyasında Beyaz Saray'ın şu anki efendisinin en büyük bağışçısı oldu. Karşılığında Hükümet Verimliliği Departmanı Direktörlüğü pozisyonuyla ödüllendirilmesine rağmen, sadece Trump'a karşı değil, aynı zamanda milyonlarca Amerikalının çıkmaz bir yola girdiğine inandığı Amerikan parti kurumlarına karşı da çok fazla kışkırtmada bulunmaya başladı.

Başkan ile anlaşmazlığının gürültüsü arasında Musk, ABD'de yeni bir siyasi parti kurma niyetinde olduğunu açıkladı. Hatta kendisine “Amerikan Partisi” adını seçerek ciddi olduğunu gösterdi.  Musk sosyal medya platformundaki (X) hesabından şunları yazdı: “Halk sözünü söyledi. ABD'de Cumhuriyetçi ve Demokrat partiler arasında bir yerde duran Amerikalıların yüzde 80'ini temsil edecek yeni bir siyasi partiye ihtiyaç var. Bu konuda uzlaştılar ve ülkeyi bekleyen kader budur.”

Musk bu son derece yüksek ve dikkat çekici yüzdeyi nereden elde etti?

Musk üçüncü bir parti fikrini ilk olarak geçtiğimiz perşembe günü ortaya attı. Platformunda 220 milyon takipçisine ABD'de yeni bir siyasi parti kurmanın zamanının gelip gelmediğini soran bir anket yayınladı. Ertesi gün, katılımcıların yüzde 80'inin bu fikri desteklediğini belirtti.

Musk'ın bu rakamı kesin bir şekilde doğrulanamaz ve iş sadece bu fikrine bağlı değil, zira  yeni bir siyasi parti kurma fikrini  konuşmak yapmaktan daha kolay. Özellikle de Demokrat ve Cumhuriyetçi partiler ile Yeşil Parti gibi bazı büyük üçüncü partilerin neredeyse her eyalette sandık başına fiilen erişimleri olduğu düşünüldüğünde. Dolayısıyla onlarla rekabet etmeyi uman herhangi bir yeni kurulmuş parti, adaylarını oy pusulasına sokmak için kaçınılmaz olarak her eyalette bir kurallar ağını aşmak zorunda kalacaktır.

ABD'nin üçüncü partisi meselesi, bazı Amerikalıların Seçiciler Kurulu sisteminin etkinliğini sorgulamaya başladığı 2000 yılındaki ABD başkanlık seçimlerinden bu yana çokça tartışıldı. O tarihten itibaren milyonlarca Amerikalı yine Demokratlar ile Cumhuriyetçilerin yaklaşık 150 yıldır Amerikan siyasetinin koşullarına ve sonuçlarına hükmetmesine izin veren siyasi sistemi sorgulamaya başladı. İktidar için yalnızca iki partinin rekabet edebilmesine dair pek çok şüphe dillendirilir oldu.

Ancak, Amerikan tarihine daha derinlemesine bir bakış, çok partililik fikriyle ilgili bir dizi sürprizi açığa çıkarıyor.

 Örneğin, ABD'nin ilk başkanı George Washington, yükselen Amerikan ulusuna veda konuşmasında onu “partizanlığın zararlı etkileri” ve bunun neden olabileceği anlaşmazlık ve ihtilaf konusunda uyardı.

Ondan sonra, Kurucu Babalardan biri ve daha sonra dördüncü başkan olan James Madison da, Amerikalılara, o zamanın diliyle “siyasi hizipler” adını verdiği modern anlamda siyasi partilerin kötülükleri konusunda uyarıda bulundu. Bunları “diğer vatandaşların haklarına ve toplumun kalıcı ve genel çıkarlarına aykırı” olarak tanımladı.

En önemli ve güvenilir anket merkezlerinden biri olan Washington'daki Pew Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan verilerin ve okumaların dikkatli ve kapsamlı bir incelemesi, belki de bize bugün Amerikalıların çoğunluğunun hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi partilere nasıl olumsuz baktığını gösterebilir. Özellikle, Temmuz 2023'te yapılan bir Pew anketine göre katılımcıların yüzde 37'si, yönetim kurumunu canlandırma amacıyla daha fazla siyasi parti olmasını gerçekten arzuladıklarını belirttiler.

Bu anketten önce ve