Batı Avrupa ülkelerindeki yasadışı göç krizi, ülkelerin önüne koyduğu tüm engellere ve tuzaklara, çıkardıkları yasa ve cezalara rağmen artmaya ve giderek daha karmaşık hale gelmeye devam ediyor. Göçmenlerden kurtulmak birçok ülke için zorlu bir sorun haline geldi.
Son yıllarda halk baskısının bir sonucu olarak göçmenler, Avrupa'daki aşırı sağ partiler ve hareketler tarafından siyasi sorunları çözmek ve iktidara yükselmek için araç olarak ustaca kullanılan ve kazandıran bir seçim kartı haline geldi.
Kriz son olarak Avrupa'nın ötesine, Japonya'ya da sıçradı. Son parlamento seçimlerinde iktidar partisi, dengeleri değiştirmeyi başaran iki aşırı sağcı göçmen karşıtı partinin ortaya çıkışı nedeniyle, 40 yıldan uzun bir süre sonra ilk kez parlamentoda çoğunluğu kaybetti.
Öte yandan göçmenler, çeşitli milletlerden kaçakçılık çeteleri için bir altın madeni niteliğinde, zira uyuşturucu ticaretinden daha kârlı, daha az maliyetli ve daha az riskli. Son zamanlarda göçmenler, haklarında zirvelerin, konferansların, seminerlerin ve müzakerelerin düzenlendiği uluslararası bir siyasi gündeme dönüştü.
Krizin karmaşıklığı ve etkili tedbirlerin eksikliği, bazı AB ülkelerini bireysel çözümler aramaya zorladı. Örneğin Almanya, başka bir AB üyesi ülkeden gelen göçmenleri bulmak için sınır kapılarını yeniden açarak AB vatandaşlarının serbest dolaşımı ile ilgili yasaları ihlal etme yoluna gitti. Bu karara elbette itirazlar yükseldi. Sınır kapılarında ve yollarda durdurulmak, sebep olduğu gecikmeler nedeniyle vatandaşlar ve tır şoförleri arasında öfkeye ve diğer AB ülkelerinin protestolarına neden oldu, ancak AB dönem başkanlığı sessiz kaldı.
Bazı ülkeler de mali, teknik ve diğer yardımlar karşılığında yoksul ülkelerle ikili anlaşmalar yaparak fazla göçmenlerden kurtulmak için bireysel çözümlere başvuruyorlar. Örneğin İtalya, Arnavutluk hükümetini göçmenlerin topraklarında barınmasını kabul etmeye ve sığınma hakkı olanları teyit etmek için merkezler açmaya ikna etti. Göçmenleri Ruanda'ya yerleştirme projesinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından İngiltere de Arnavutluk ile benzer bir çözüm arayışında. Hollanda Letonya'ya yönelirken, Amerika Birleşik Devletleri, El Salvador'u para karşılığında Venezuela kökenli mahkumları hapishanelerine kabul etmeye ikna etmeyi başardı. Amerikalı müzakereciler, yoksul Afrika ülkelerini, para karşılığında veya diplomatik ya da siyasi yardım, ticaret anlaşmaları, polis ve askeri kuvvetleri eğitme, silah vb. taahhütler karşılığında göçmenleri topraklarında barındırmaya ikna etmeye çalışıyor.
Resmi istatistiklere göre İngiltere'de hükümet göçmenleri 400 otelde barındırıyor ve bu da devlet hazinesine günlük yaklaşık 9 milyon sterline mal oluyor. Krizin, Avrupa ülkelerinin, göçmenlerden kurtulmalarının önündeki yasal engelleri kaldırmak amacıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çekilmelerine neden olmakla tehdit etmeye başlaması dikkat çekici.
Avrupa'daki göçmenler, uluslararası piyasada tehlikeli bir meta haline geldi. Asıl paradoks, piyasadaki ana oyuncuların iki kategoriye ayrılabilmesidir; kanun kaçaklarından oluşan kaçakçılık şebekeleri tarafından temsil edilen ilk kategoriye, sağcı popülist hareketler ve partilerden gelen politikacılar da eklenebilir. Diğer tarafta ise Avrupa hükümetleri bu döngüyü kırmakta çaresiz kalıyorlar. İlk kategori, göçmenlerden finansal ve siyasi olarak maksimum düzeyde faydalanmaya çalışırken, ikinci kategori istilacı dalgaları durdurmaya çalışıyor, ancak bu çabaları sonuçsuz kalıyor. Nitekim kriz artık Avrupa'ya aşarak Japonya'ya da ulaştı.
ABD Başkanı Donald Trump, İtalya’nın Kardeşleri Partisi ve iktidardaki sağcı koalisyon, göçmenleri kullanarak iktidara geldiler. Aynı durum, yaklaşan parlamento seçimlerini kazanıp iktidara gelmeyi hedefleyen Nigel Farage liderliğindeki İngiliz Reform Partisi, keza Hollanda, Almanya ve Avusturya için de geçerli.
Buna ilaveten, özellikle Güney Akdeniz'de koridor ülke olarak adlandırılan birçok ülke, göçmenlerin Avrupa'ya geçişini engelleyerek sınır polisi rolü üstlenmeleri karşılığında Avrupa ülkelerinden maddi destek aldıkları için soruna çözüm bulmakta acele etmiyor.