Devasa paslı demir bir parmaklık. Kırık heykeller, çürüyen yapraklar arasında devrilmiş sütunlar. Feodal bir malikanenin uçsuz bucaksız bahçesinin girişindeki eski bir kraliyet kapısının önünde durdu. Bahçenin bakımsız hali, zamanın akışı ve soğuk, yalnızlığı daha da keskinleştiriyordu. Ansızın Federico, şafaktan bir şey çıkacakmış, bir şey olacakmış gibi keder hissetti. Orada yatan kırık bir sütunun kaidesine oturdu.
Küçük bir kuzu çıkıp yıkıntıların arasındaki otları yemeye başladı, sisten bir melek gibi görünüyordu. Aniden ortaya çıkmış ve yalnızlığı insani bir şeye dönüştürmüştü, yerin yalnızlığına nazik bir taç yaprağı gibi düşmüştü. Şair artık kendini yalnız hissetmiyordu. Aniden bir domuz sürüsü bölgeye girdi. Dört beş tane koyu renkli, vahşi bir açlığa ve kaya gibi toynaklara sahip yarı vahşi domuzlardı bunlar. Sonra Federico korkunç bir sahneye tanık oldu; domuzlar kuzuya saldırdı, parçaladı ve yedi. Bu sahne şairi dehşete düşürdü.
Bu ıssız yerdeki kanlı sahne, Federico'yu gezi grubunu hemen anayola yöneltmeye sevk etti. İç Savaş'tan üç ay önce, bana bu korkunç hikâyeyi anlattığında, Federico hâlâ yaşadığı dehşetin etkisi altındaydı. Daha sonra, olayın kendi ölümünün bir yansıması, korkunç trajedisinin habercisi olduğunu daha net anladım.
Federico García Lorca sadece öldürülmedi; suikasta kurban gitti. Kimse bir gün onu öldüreceklerini hayal etmemişti. Tüm İspanyol şairleri arasında en sevilen ve hayranlık duyulanıydı. Harika ve şakacı mizacı sebebiyle neredeyse çocuk gibiydi. Bu dünyada, memleketi Granada'da, böylesine akıl almaz bir suç işleyebilecek canavarların olduğuna kim inanırdı ki?
Bu suç eylemi, benim için uzun bir mücadele dönemindeki en acı verici andı. İspanya her zaman savaşanların arenası, çok kan dökülmüş bir ülke olmuştur. Kurbanları ve acımasız zarafetiyle boğa güreşi arenası, karanlık ve aydınlık arasındaki kadim mücadeleyi ölümle sonuçlanan göz kamaştırıcı bir gösteriyle yeniden canlandırmaktadır.
Engizisyon, Fray Luis de León'u hapsetmişti, Quevedo bir zindanda işkence görmüş ve Kolomb ayak bileklerine vurulan zincirlerle aksayarak yürümüştü. Gösterinin en görkemli mekanı, tıpkı bugün Şehitler Anıtı'nın olduğu gibi, El Escorial'deki mezarlıktı; burada bir haç, bir milyon ölü ve sayısız karanlık anıyı temsil ediyor.
Zaman geçti. Savaşı kaybetmeye başlıyorduk. Şairler İspanyol halkının yanında yer aldılar. Federico, Granada'da öldürüldü. Şair Miguel Hernández bir çobandan savaşçı bir kelimeye dönüştü. Askeri üniformasıyla şiirlerini cephede okudu.