Bir harita boyutu ne olursa olsun, iki orduyu, iki otoriteyi ve iki sözlüğü barındırabilir mi? Zorunlu bir arada yaşama, yalnızca bir ordunun diğerini yutmasını bekleyen bir ateşkes midir? Örgütler dönemi haritaları istikrar ve yatırım döneminden mahrum bıraktığı için iki ordu, iki otorite ve iki “devlet” arasında bir çatışma kaçınılmaz mıdır? Haritalar örgütler döneminden yoruldu mu ve varoluş gerekçeleri bir yana, milisler döneminin ağır bedelini ödedikten sonra doğal devlet dönemine geri dönmeye mi karar verdiler? Örgütler dönemi, Netanyahu’nun ordusunun vahşetini engelleyemedi.
Hikaye, Humeyni Devrimi'nin zaferinin ardından Beyrut'taki apartman dairesinde bir avuç İranlı ve Lübnanlı aktivistin bir araya gelmesiyle başladı. Soru şuydu; devrim rejimi, kendisini tehdit edebilecek tehlikelere karşı nasıl güçlendirilebilir? Katılımcılar, 1953'te Muhammed Musaddık hükümetinin devrilmesi deneyiminin, düzenli ordulara güvenilemeyeceğine dair kesin bir kanıt sunduğuna inanıyorlardı. Bazıları bu orduların, doğaları ve yapıları gereği, herhangi bir devrimci veya dönüştürücü dalgaya saldırmak için her fırsatı değerlendirmeye meyilli olduklarını belirttiler. Ordular, Batı istihbaratının nüfuzuna açık oldukları için potansiyel bir tehlike kaynağı olarak görüldüler. İran ordusu içindeki herhangi bir grubun devrime karşı darbe yapmasını engelleyecek bir duvar inşa edilmesi gerektiği konusunda fikir birliği oluştu. Enis el-Nakkaş, Devrim Muhafızları'nı kurma fikrini ilk öneren kişinin kendisi olduğunu söylemektedir.
İran deneyimi farklı varyasyonlarla da olsa, “direniş ekseni” projesinin bir parçası olarak bölgedeki diğer ülkelere de yayılacaktı. İsrail'in 1982'de Lübnan'ı işgal etmesinin ardından ve Cumhurbaşkanı Hafız Esed'in onayıyla Humeyni İranı, anayasasında yer alan “devrimi ihraç etme” sloganının ilk pratik karşılığı olan Lübnan Hizbullahı’nın kuruluşunu üstlendi. İran, projesinde daha da ileriye gitti ve daha önce Filistin-İsrail sınırı olan Güney Lübnan, İran-İsrail sınırı oldu. İsrail ile çatışmalar döneminde Hizbullah ün kazandı ve ardından bir ordu ve yarı devlet haline geldi. Lübnan'ın çoğulcu yapısına rağmen Hizbullah, cumhurbaşkanları ve başbakanları seçer hale geldi, Lübnan hükümetinin en önemli meşruiyet dayanağını, yani savaş ve barış kararı alma yetkisini elinden aldı. Hizbullah, Rusya tarafından desteklenen bir İran misyonu olan Beşşar Esed rejimini kurtarmaya gittiğinde kimseye danışmadı. 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufan’ın ardından “destek cephesi”ni ilan ederken de kimseye danışmadı.
Gücünü abartan Suriye ordusu, rejimi kurtarmada başarısız olunca, onun rolü de zayıfladı ve çözüm İran yanlısı milisler ve Rus hava saldırıları oldu. İran bir başarı daha elde edecekti. General Kasım Süleymani, Sistani'nin DEAŞ’a karşı mücadeleye katılma fetvasını, Irak'ta Haşdi Şabi Güçleri adıyla paralel bir ordu kurma fırsatına dönüştürebildi. Haşdi Şabi’nin DEAŞ ile mücadeledeki rolü elbette inkar edilemez, ancak Irak'taki son günler, haritanın iki ordu ve iki sözlüğü kapsamasının zorluğunu gösterdi. Buna Husilerin Yemen'de iktidarı ele geçirmesini de eklersek, eksenin ana hatları tamamlanmış oluyor ki, bu kesinlikle İran için olağanüstü bir başarıydı. İran, İsrail'i ve bölgedeki bazı ülkeleri çevrelemeyi başardı. Vekili olarak hareket edebilecek ve savaş alevlerini topraklarından uzak tutabilecek bir ordu grubu kurdu. Büyük Şeytan ile ciddi müzakerelerde kullanabileceği dört haritada belirleyici kozlara sahip oldu.
Bu eksenin inşası milyarlarca dolar harcamayı ve uluslararası hukuk tarafından onaylanmayan müdahaleleri gerektirdi. İnşaat, geniş tünel ağlarının kazılmasını, günlük silah kaçakçılığı girişimlerini, saldırıları, bombalı saldırıları ve suikastları beraberinde getirdi. Eksen kurulduğunda, İran Ortadoğu'daki en güçlü güç gibi görünüyordu. Ancak bu eksen çatırdayacak ve üç olay nedeniyle birbiri ile bağlantıları kopacaktı; İsrail askeri makinesinin çeşitli cephelerdeki üstünlüğü, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah suikastı ve Beşşar Esed'in Suriye'den kaçışı.
Tahran, savaşın hava sahasına, generallerine ve bilim insanlarına ulaşmasına rağmen bölgenin yeni görünümünü kabul etmeyi reddediyor. Sinvar Tufanı’nın eksen için bir felakete dönüştüğünü kabul etmekte zorlanıyor. Eksen, en önemli bağlantısı olan Suriye'yi kaybetti. Hizbullah, İsrail ile savaşma veya onu caydırma gücünü kaybetti. İran, komşu Arap topraklarından İsrail'e yakın olma yeteneğini kaybetti. Buna ilave olarak Bağdat, Şam ve Beyrut hükümetleri, haritaların örgütlerin kontrolünde değil, anayasaların ve orduların kontrolünde olmasını talep ederek, “silahın devlet elinde toplanması” sloganını benimsiyor. Gerçek şu ki Bağdat, deneyimlerine dayanarak, “özel sektör” tarafından kullanılan insansız hava araçları radarlara veya petrol sahalarına saldırabildikçe veya Haşdi Şabi Güçleri resmi güvenlik güçlerini cezalandırabildikçe, istikrar, refah ve yatırımdan bahsedemeyeceği sonucuna vardı. Irak meclisinin Haşdi Şabi yasasının onaylanmasını görüşme konusundaki kafa karışıklığı, önemine rağmen yalnızca Amerikan hoşnutsuzluğuyla sınırlı değil.
İran Dini Lideri'nin danışmanı Ali Ekber Velayeti'nin son açıklamaları, Tahran'ın değişikliklerle gerçekçi bir şekilde başa çıkmayı reddettiğini yansıtıyor. Velayati, Lübnan'ın kendi kurumları içinde karar alan normal bir devlete dönmek istediğini unutmuş gibi, Lübnan hükümetinin Hizbullah da dahil olmak üzere tüm örgütlerin silahsızlandırılması kararına karşı çıktı. Velayati ayrıca, Haşdi Şabi’nin Irak'ta Hizbullah'ın Lübnan'da oynadığı role benzer bir rol oynadığını söyledi. Değişikliklerin boyutunun bir başka kanıtı olarak, Lübnan Dışişleri Bakanlığı, Velayati'nin açıklamalarını kınadı ve bunları Lübnan'ın içişlerine açık bir müdahale olarak nitelendirdi.
Iraklılar normal bir devlet kurmayı hayal ediyor. Suriyeliler ve Lübnanlılar aynı hayali paylaşıyorlar. Çoğunluk normal bir devlet istiyor. Haritaların yangınlarının tek nedeni örgütler değil, ancak varlıkları haritaların kurumlarını sağlamlaştırmasını, yolsuzlukla mücadele etmesini ve kalkınma planlarını uygulamasını engelliyor. Örgütler dönemi, dokunulmazlığı zayıflatıyor ve bir ülkenin sahip olabileceği en önemli zenginliği, yani hukukun üstünlüğü altında istikrarı yok ediyor. Örgütleri cephaneliklerine sarılmaya teşvik etmek, birden fazla yerde zor zamanların habercisi. Normal devleti reddetmek, haritaların ateşine örgütler benzini dökmek anlamına geliyor.