Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Dağınık ve boğulmuş... Sonra ne olacak?

Lübnan devleti ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında imzalanan Kahire Anlaşması (1969), egemenliğin sürekli çöküşünün başlangıcı olarak kabul edilir. Dönemin Lübnan Cumhurbaşkanı Charles Helou, ihmalle suçlandı. Milletvekillerinin çoğu anlaşmayı okumadan oyladı. En-Nehar gazetesi anlaşmanın metnini yayınladığı için Ghassan Tueni hapis cezasına çarptırıldı. Bunu bir dizi küçük savaş izledi, ardından 150 bin kişinin ölümüne, bir milyon kişinin göç etmesine ve Doğu'nun İsviçresi olarak bilinen ülkenin yıkılmasına neden olan büyük bir savaş çıktı.

Bugün bile Kahire Anlaşması eleştiriliyor. Anlaşmayı destekleyenler, aralarında üst düzey Maruni siyasetçiler de dahil olmak üzere, korkaklık ve vatana ihanetle suçlanıyor. Peki ya Lübnanlılar o zaman bu aşağılayıcı anlaşmayı imzalamayı reddetmiş olsaydı? Ölü sayısı 200 bin olur, iki milyon kişi yerinden edilir ve savaş 30 yıl sürerdi.

Lübnan devleti çatışmanın en zayıf tarafıydı ve Lübnanlılar hainler, ajanlar, kahramanlar ve şehitler olarak bölünmüştü. Tüm Arap dünyası devlete karşı ve FKÖ'nün yanındaydı. Beyrut Havalimanı'nda Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın konuklarını askeri bir bando karşıladı. Lübnan içindeki ve dışındaki FKÖ medyası, yenilgicilik, izolasyonizm, gericilik, itaatkarlık ve Siyonizmle suçlanan Lübnan medyasından bin kat daha güçlüydü.

Filistin direnişi Lübnan'ı terk ettikten sonra, iktidar Suriye rejimine geçti. Rejim, vatana ihanet için yeni bir terim getirdi: ‘Arafatçılık’. Filistin direnişinden bahsetmek veya faaliyet göstermek yasaklandı; sadece İslami direnişle sınırlandırıldı. Solcuların güneye ulaşması bile engellendi.

Her zamanki gibi Lübnanlılar bölündü ve İsrail ile olan çatışma kendi aralarında savaşlara dönüştü. En büyük korku, birbirlerinden korkmaları oldu. Ancak mevcut çatışmanın en korkunç yanı, kullandığı dil ve sertliği ve normal ulusal hayata dönüşün tüm kapılarının kapatılmasıdır. Bugün, Kahire Anlaşması dönemini anımsatıyor. İnsanlar, beklenmedik bir şekilde direnişi destekledikten sonra, direniş üçlüsü konusunda eşi görülmemiş bir şekilde bölündüler.

Bu eşi benzeri görülmemiş çıkmazın çözümü nerede?

Geçmişteki çatışmalar Filistin, Mısır, Suriye ve sonra da İran bayrağını taşıdı. Lübnan olarak bilinen toprakların sahiplerini kapsamayan bir çözüm mümkün değil.

Detayları boş verin...