Arkadaşlarla bir tartışma oturumundaydım. Konu, bilimsel, düşünsel ve sanatsal ürünlerin alıcılarının yüksek kaliteli içerikle etkileşim kurma becerilerinin azalmasıydı. Bu, biriken hayal kırıklıkları nedeniyle yaratıcı insanların arzularının azaldığı anlamına geliyor.
Bu, mevcut çağda bilindik bir tartışma ve tekrarlanan bir şikayet. Ancak yeni olan, arkadaşlardan birinin ortaya attığı fikirdi: Neden yaratıcı kişinin de yeteneğinin azaldığını, enerjisinin tükendiğini, diğerleri gibi zihninin ve ruhunun dağınıklığı nedeniyle azminin zayıfladığını söylemiyorsunuz? Onlar gibi o da cep telefonuna sahip; bu telefon, dünyanın tüm sohbetlerine ve dikkat dağıtıcı unsurlarına açılan bir pencere olduğu gibi, sosyal hayatına (örneğin WhatsApp) ve profesyonel hayatına da (örneğin iş mesajları ve Zoom toplantıları) açılan bir pencere.
Yaratıcılıktaki gerilemeden kim sorumlu, alıcı mı, sanatçı mı?! Yoksa iletişim patlaması çağı mı?!
Yaratıcılıktaki gerilemenin bir yansıması dizilerdeki gerilemeyle ilgili olarak, Phil Harrison, İngiliz The Independent gazetesinde, hızlı gezinme ve kaydırma gibi yeni izleme stiliyle bağlantılı bu yeni modern olgu hakkında yazdı.
Yazıda, yönetmen Justine Bateman'ın 2023'te The Hollywood Reporter'a verdiği röportajda, yapımcıların sık sık sahnelerin “yeterince ikinci ekrana uyumlu” olmadığına dair geri bildirimler aldığını söylediği aktarılıyor. Burada, izleyicinin yapımı ana ekranda (örneğin televizyonda) izlerken aynı anda başka bir ekranı (telefon veya tablet) sosyal medya aracılığıyla etkileşimde bulunmak veya paralel etkinliklerde bulunmak için kullanması kastediliyor. Yani sahneler, televizyon ve telefon arasında geçiş yapan bir izleyicinin dikkatini çekmiyorlar.
Yazar Phil Harrison, bugün “kaydırmalı televizyon” (Scroll TV) olarak adlandırılabilecek bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu, sosyal medyadaki içeriklere göz atmaya benzer şekilde tüketilen bir tür televizyon veya dijital içerikle muhatap olduğumuzu açıklıyor.
Bu televizyon, içinde küçük şekerlerin olduğu büyük bir paket şeker yemek gibi; kaydırmaya, izlemeye devam edin, direnemeyeceğinizi biliyorsunuz. Sonra, şeker patlamasının etkisi geçince kendinizi halsiz hissedersiniz, tamamen doymuşsunuzdur ama gerçek bir besin kaynağı olmadan. Bu ertelenmiş bir his, daha sonra karşılaşacağınız bir sorundur.
Garip olan şu ki, ses, müzik, mekan, yaratıcı çekim yöntemleri, grafikler vb. gibi sunum araçlarının görsel ihtişamına ve ustalığına rağmen, bütün bunlar, uzun süre akılda kalan derin bir etkiyi yansıtmıyorlar.
Yazı bizi uyarıyor; evet, mükemmel oyuncular, yüksek prodüksiyon maliyetleri ve genel bir ağırlık ve ciddiyet izlenimi gibi kalite faktörleri kullanılıyor, ancak bunlar sadece yüzeysel!
Bu arada, açık son yaparsanız, daha sonra ikinci bir sezon olabilir!
Zamanın kültürü bu, ancak yolun sonu değil. Aksine hem prodüksiyon hem de alımda yaratıcı etkileşimin yeni bir aşamasının başlangıcı olabilir, çünkü insan, şeylerin yüzeyiyle sınırlı kalmak için fazla asil ve tehlikelidir.