Bugünlerde tarihi konulara olan talep artıyor ve bu birçok nedenden dolayı anlaşılabilir. Bunların en önemlisi, ulusal kimlik ve kolektif hafıza hakkındaki tartışmaların yeniden canlanması ve merakın uyanmasıdır. İlginç olansa, bu durumun, insanlık arasındaki iletişim ve bağlantının kapsamlı, patlayıcı ve ısrarcı bir patlama yaşadığı bir zamana denk gelmesidir.
Yani, çeşitli toplum ve kültürler arasındaki bu kapsamlı açılımın, farklılıkları ortadan kaldırması ve eşitsizlikleri silerek, bölünme ve izolasyona değil, birlik ve bütünleşmeye yol açması bekleniyordu. Ancak bu, sosyoloji, iletişim ve diğer alanlardaki akademisyenler tarafından yapılacak çalışmalar ve araştırmalar gerektiren, henüz yeni bir olgudur.
Arap dünyamızda geçmişe, çok eski geçmişe, firavunlara, krallara ve geçmiş dönemlere ait hikayelere ve efsanelere dönüşe yönelik birbirini takip eden şu dalgalara bir dikkat edin. Sonra bunu, insanların sürekli olarak sosyal medya platformlarına bağlı olma haliyle ilişkilendirin; sanki sosyal medya daha büyük bir izolasyona ve daha derin bir tecrit durumuna yol açmış gibi.
Acaba bunun sebebi, sosyal medyanın -örneğin TikTok- sizi izole etmek ve sınırsız, açık bir alanda olduğunuzu düşünmenize yol açmak için tasarlanmış sanal bir dünya yaratması mı? Oysa gerçekte kendi yarattığınız bir balonun içinde hapsolmuş durumdasınız; bu balon size görmek istediklerinizi gösteriyor ve içinde hapis kalmanızı sağlayacak şeyleri öneriyor.
Doğal, kendiliğinden gelişen bir yaşamın özelliklerinden biri, beklenmedik bir şekilde kalabalıkta veya tesadüfi bir karşılaşmada biriyle tanışmak, sokakta bilmediğiniz bir müzik ve şarkı duymak veya derine kök salmış inançlarınızı değiştirecek bir kelime duymak gibi tesadüflerin varlığıdır; bunların hepsi sizin hiçbir planlamanız olmadan gerçekleşir.
Ancak sosyal medya algoritmaları sizi kendi kendinize yarattığınız bir yere hapsediyor ve siz iyi bir şey yaptığınızı düşünüyorsunuz.
Tarih konusuna dönecek olursak, sözlerimizden yerel tarihe olan ilgiye karşı olduğumuz sanılmasın. Bu, ulusal eğitimin bir ön koşulu ve halkın kolektif psikolojik sağlığının temel bir bileşenidir. Aksine aslında tarihsel materyallerde bir zayıflıktan muzdaripiz ve zayıflık derken, nicelikten değil, nitelikten bahsediyoruz.
Demek istediğimiz, tarihsel konuların üzerine yüzeysel, sığ bir şekilde eğilmek, onları sözlü atışmalara, boş konuşmalara ve anlamsız retoriğe indirgiyor; bayağılık dışında bir özden yoksun bir kakofoniye dönüştürüyor.
Tarih, bilimlerin bilimidir, ancak bu çağdaki her şey gibi, önemsizleştirilmiş ve sıradan insanların, arsız akılsızların ve utanmaz kitlelerin eline düşmüştür. Ve bu akılsızları teşvik edenler ve destekleyenler var. Allah, emrini yerine getirmeye kâdirdir.