Dünya çapında yaklaşık yetmiş yarı silahlı ayrılıkçı hareket var, ancak hiçbiri başarılı olamadı. Uluslararası toplum, prensip olarak, herkesi tehdit ettikleri için ayrılıkçı girişimleri reddetme konusunda hemfikir.
Burada soru şu: Neden Güney Sudan ayrılmayı başarıp tanınmış bir cumhuriyet haline gelirken, Somaliland, Irak Kürdistanı ve Güney Yemen'in ayrılık girişimleri başarısız oldu?
Sır tek bir kelimede yatıyor: Meşruiyet. Üyelik için BM onayı gerekli ve bu, Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin oy birliğiyle onayını gerektiriyor. Sadece referandum ve ayrılığı isteyen halkın bu konuda uzlaşmış olması yeterli değil. Güney Yemen'in ayrılması mümkün, ancak kendi süreci var.
BM, Güney Sudan'a üyelik verdi, ancak bir bayrağı, para birimi ve seçimleri olan ve bağımsızlık için daha yeterli bir “cumhuriyet” olan Somaliland halkına üyelik vermeyi reddetti!
Kürt deneyimi, bölgedeki yaygın “ayrılık hikayesini” anlamanın yolunu aydınlatan değerli bir örnek sunuyor. Çoğumuz Kürtlerin Arap olmadığını, kendi dilleri ve kültürleri olduğunu biliyoruz. Toprakları sömürge döneminde bölündü ve Lozan Antlaşması'nda büyük güçler arasında paylaşıldı. İngiltere Irak'taki Kürt topraklarının bir bölümünü, Fransa ise Suriye'deki toprakların bir bölümünü ilhak etti ve Kürtlerin geri kalanı İran ve Türkiye arasındaki topraklarda kaldı. Bu, Filistin'deki Manda yönetimi dönemiyle neredeyse eş zamanlı olarak gerçekleşti.
Irak Kürtleri yarım yüzyıl boyunca bağımsızlık için savaştı. 2017'de Kürt bölgesinin Başkanı Arap ve Batılı ülkelerin Bağdat'a öfkeli olmasının, kendisine uygun bir an sunduğunu düşündü, ama bu yanlıştı. Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani bağımsızlık deklare etmeye karar verdi ama düşmanlarından önce dostları, tüm Arap devletleri, ABD ve Avrupa bu bağımsızlığı hemen reddettiler. Sadece İsrail onu destekledi. Mesud, bölge sakinlerinin bağımsızlığı için yapılan referandumda ezici bir halk desteği (yüzde 92) elde etmesine, tarihi belgelere ve dünya çapında önemli müttefiklere sahip olmasına rağmen, sonuç felaket oldu. Bağımsızlık sadece başarısız olmakla kalmadı, aynı zamanda Kerkük'ü Irak ordusuna teslim etmek zorunda kaldı ve Mesud'un kendisi de iki ay sonra istifa etmek zorunda kaldı.
Güney Sudan, farklı bir sonuçla benzer bir ayrılık girişimiydi. Tarihsel olarak, İngilizler, sakinlerinin Kuzey ile hiçbir dilsel veya kültürel bağı olmamasına rağmen, kendisini Kahire'den yönettikleri Sudan'a ilhak ettiler. İngilizlerin çekilmesinden sonra, Kuzey de Araplaştırma ve İslamlaştırma yoluyla kendi kültürünü zorla dayatarak Güney'e yaklaşımında hatalı davrandı. Kuzey'in kaynaklarını tüketen uzun, kanlı savaşlar ve Beşir-Turabi ikilisinin yozlaşmış yönetimi nedeniyle sonunda Hartum ayrılığı kabul etmek zorunda kaldı. Güney, beş büyük gücün tamamının desteğini aldı. Beşir ayrıca o dönemde savaş suçlusu olarak arandığı için, kendisini kurtarmak için Güney üzerinden pazarlık yaptı.
Somaliland, parçalanmış bir ülkede stratejik öneme sahip, yarı devlet niteliğinde bir bölge ve meşruiyet dışında ayrılık için gerekli tüm unsurlara sahip. İsrail onu tanıdı, ancak bu yeterli değil.
Güney Yemen'in ayrılma konusunda haklı bir isteği var, ancak bunu hak ediyor mu? Teorik olarak evet, özellikle de geçmişte bir devlet olduğu ve 1990'da Sana Cumhuriyeti'ne katıldığı için. Çalkantılı bir yıldı; Güney Yemen'in müttefiki Sovyetler Birliği'nin çöküşünün başlangıcı ve Saddam Hüseyin Kuveyt'i işgal ettiği yıldı.
Sana ve Aden arasındaki ilişkiye rekabet ve olağanüstü şiddet döngüleri damga vurmaktadır. Güneyin başkanı Salim Rubai Ali, Kuzeyin başkanına tuzaklı bir evrak çantası göndermiş, çantanın içeriğinden habersiz olan elçi ile birlikte başkan el-Gaşmi ölmüştü. Üç gün sonra, Güney'in başkanı devrildi ve idam edildi. İki Yemen arasındaki birleşmenin kendisi, güney liderleri arasındaki çatışmadan doğdu ve o zamanki başkan Ali Salim el-Biyd Sana'ya gidip birleşmeyi istemek zorunda kaldı.
Şimdi, güneyliler arasındaki iktidar mücadelesi yeniden başladı ve Güney Geçiş Konseyi diğer güney bölgelerine yönelik saldırılarını durdurmadığı sürece, oradaki savaşa daha dazla dış gücü çekecektir; bu da elde ettiği kazanımları tehlikeye atabilir.
Buradan çıkarılacak ders şu, güneyliler kabul ederse ve kuzeyliler de onaylarsa, Güney ayrılıp bir cumhuriyet olabilir. Bu mümkün mü? Evet, mümkün, ancak eski Başkan Hadi'nin meşruiyetini üç yıl önce Başkanlık Konseyi'ne devretmesinden bu yana, Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin tamamı tarafından tanınan mevcut yasal çerçeve içinde. Geçiş Konseyi’nin tek “meşruiyeti”, üyelerinin bir kısmının -halihazırda hedef aldığı- Başkanlık Konseyi üyesi olması gerçeğinde yatıyor.
Geçiş Konseyi, kuzeydeki durumdan faydalanarak güneyde bir devletin kurulmasının yolunu açabilir. Bu devlet öncelikle tüm güney güçlerinin onayını almalı, ikinci olarak Yemenli kurumlar -Başkanlık Konseyi ve meclis- tarafından kabul edilmeli ki bu da kuzeylilerin onayı anlamına geliyor. Ayrıca, komşu ülkeler Suudi Arabistan ve Umman'ın yanı sıra başta BAE olmak üzere koalisyon ülkelerinin ve büyük güçlerin desteğini de güvence altına almalı. Bu, uzlaşma yoluyla bir güney devletinin kurulmasıyla sonuçlanacak rasyonel yol haritasıdır ve bunun birkaç yıl içinde, belki de en fazla üç yıl içinde gerçekleşebileceğini düşünüyorum.
Bu yol haritası olmadan, güney, bugün güneydeki iktidar mücadelesiyle alınan aceleci kararlar nedeniyle yıllarca savaş, sefalet ve tehlikeli bir bölünme yaşayacaktır.