Hiçbir edebiyatçının Alaaddin’in lambasından çıkan cin, insanların kendisinden istedikleri ve cinin bunları nasıl yerine getirdiği ile ilgili çılgınca bir roman yazmaması gerçekten ilginçtir. Günümüzde cinin durumu göz önüne alındığında böyle bir roman kesinlikle çok keyifli olurdu.
Cinin halden hale girmesi gibi bugün insanların talepleri de hoş bir şekilde değişmiştir. Örneğin anlatıldığına göre Iraklı bir adam, İran-Irak savaşı döneminde Bağdat’taki El-Herc pazarında Alaaddin'in lambasını bulmuş. Hemen satın alarak sevinçle evine götürmüş. Lambayı ovduğunda içinden cin çıkarak kendisine: “Sen benim efendimsin. Dile benden ne dilersen” demiş. Adam ona: “Bu Mısırlılar bütün işleri ele geçirdiler. Gençlerimiz cephelerde savaşırken Mısırlılar onların yerini aldı. Hepsini kovmanı ve ülkede bir tane bile Mısırlı bırakmamanı istiyorum” karşlığını vermiş. Cin ise Mısır lehçesi ile: “Neden böyle söylüyorsunuz saygıdeğer efendim. Peygamber adına yemin olsun ki bizler zavallı insanlarız!” demiş.
Iraklılar Birinci Körfez Savaşı’ndan çıkıp ikincisine girmişler. Yine bir Iraklı Ebu Nuvas Caddesi’nin – ki Ebu Nuvas İran asıllı olduğu için İran savaşı zamanında hükümet bu caddenin adını değiştirmişti- kenarına atılmış olan Alaaddin’in lambasını bulmuş. Adam sevinçten ne yapacağını bilemeden lambayı almış. Çünkü bu lamba sayesinde bütün borçlarını ödeyip, hayatnı düzenleyecek karısını boşayıp daha genç bir kızla evlenecekmiş. Lambayı ovmuş ve bir gaz ve duman bulutunun ardından cin görünerek şöyle kükremiş: “Ben bu lambanın ciniyim. Dile benden ne dilersen.”
Cin geleneksel: “Sen benim efendimsin!” ifadesini kullanmadığı için şaşırmış. Cin biraz bekledikten sonra bir kez daha: “Ben bu lambanın ciniyim. Dile benden ne dilersen. Parmağındaki altın yüzüğü bana ver” demiş. Adamın şaşkınlığı daha çok artmış ama yine de yüzüğü çıkarıp cine uzatmış. Cin yüzüğü alarak lambasına dönmüş. Bunun üzerine adam bir kez daha lambayı ovmuş ve cin tekrar görünüp: “Dile benden ne dilersen. Karının bütün altınlarını bana ver” demiş. Adam ona: “Benim bildiğim senin bana bir şeyler vermen gerekiyor benim sana değil” karşılığını vermiş. Bunun üzerine cin: “Beyefendi siz bizi karıştırdınız. Lambanın gerçek cini Ebu Gurayb hapishanesinde bulunuyor ben ise bir istihbarat subayıyım. Bu lamba, savaş gelirlerine katkıda bulunması için hükümet tarafından kamulaştırıldı. Dolayısıyla sizin de savaşa katkıda bulunmanız için sahip olduğunuz bütün altınları bize vermeniz gerekiyor” demiş.
Yine Suriye’nin Halep şehrinde bir genç kız yol kenarında Alaaddin’in lambasını bulmuş. Hemen alıp ovmuş ve içindeki cin dışarı çıkarak: “Sen benim efendimsin. Dile benden ne dilersen” demiş. Kız Suriye haritasını çıkarıp cine bak burası Golan, burasını bize geri vermeni istiyorum demiş. Cin tedirginliğe kapılmış yüzü renkten renge girmiş ardından: “Bu dileği ancak bir Amerikalı cin yerine getirebilir. Ben ise Arabım. O yüzden sen benden başka bir şey iste” demiş. Bunun üzerine kız şöyle bir dilekte bulunmuş: “O zaman bana helal süt emmiş, düzgün, beni sevecek, saygı duyacak, benimle evlenecek, bana sadık kalıp gözü başka hiç kimseyi görmeyecek Arap bir genç istiyorum”. Cin kafasını kaşımış ardından kıza dönerek: “Yok kızım, sen bana şu haritayı ver, en iyisi mi ben gidip şansımı Golan’da deneyeyim” demiş.
Ardından lambanın cini haritayı da alarak şansını denemeye gitmiş ve bir daha da dönmemiş. Halepli kızın ise yol kenarında yürürken gözleri hep bir başka lamba arayıp durmuş.
TT
Alaaddin'in Lambası
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة