Halid Kıştini
Iraklı gazeteci - yazar
TT

Bedevi bir kızın zekası

Eş-Şeyh Abdullah Bilhayr’ın hayatı, çöldeki yaşamından türettiği hikayeler ve hoş anektodlar ile doludur. Bunlardan bir tanesi de Dehna bölgesi sınırlarında yer alan Rumhiyah’a giden Kral Abdulaziz’in maiyetinde bulunduğu sırada başına gelmiştir.
Eş-Şeyh’in anlattığına göre; kafile ünlü su kaynağı Rimah’a ulaşamadan gece olmuş. Arabanın aküsünün çok zayıf olduğu ve karanlıkta ilerlerken her an sönebileceğini fark ettikleri için de bulundukları yerde gecelemeye karar vermişler. Kamp kurup orada gecelemişler. Sabah kalktıklarında da yapmaları gerekenleri yapmış ve kendilerini ilgilendiren haberleri kaydetmek için uluslararası radyoların sabah haberlerini dinlemişler.
Güneş doğduktan sonra yollarına devam edip Rimah’a ulaşmışlar. Kral’ın Rumhiyah’daki kampına yönelmeden önce burada mola verip kırbalarını su ile doldurmuşlar.
Eş-Şeyh Bilhayr, dün Riyad’dan yola çıktıklarından beri hiçbir şey yememiş olduğu için midesi açlıktan kazınıyormuş. Yiyecek bir şey bulmak umuduyla su kaynağına yaklaştığında suyun etrafından koyun ve develerini sulayan çobanları görmüş. Biraz düşündükten sonra kendi kendine: "Bu çobanlarda mutlaka beni bu açlıktan kurtaracak bir şeyler bulabilirim" demiş.
Bu grubun arasında koyunlarını sulamayı bitirip ailesinin Rimah’tan uzak bir bölgede kurmuş olduğu çadıra dönmeye hazırlanan genç bir bedevi çoban kız fark etmiş. Eş-Şeyh’in bütün çobanlar arasından neden bu kızı seçtiğini bilmiyorum ama cebinden sabahın ışığında parlayan gümüş 1 riyal çıkarıp ışıltı saçan bu parayı içmek istediği sütün bedeli olarak kıza uzatmış.
Bu davranış, bütün hayatını bankaların ve finans kurumlarının şehri Londra’da geçirmiş şehirli eş-Şeyh Abdullah gibi bir adam için bile garipti. Çünkü bedeviler hiçbir zaman sundukları süt için yolculardan para almazlardı. Bu yüzden bedevi kız şaşırdı ve ne yapacağını bilemedi. Bedevi lehçesi ile el-Şeyh’e: "Vallahi biz sütümüzü satmayız” dedi.
Ancak eş-Şeyh Abdullah’ın da fark ettiği gibi kendisi zeki ve tutumlu bir kızdı. Bu nedenle kendisine: "Peki ne yapacağız?" diye sormuş. Kız birkaç saniye düşündükten sonra başını kaldırıp gözleri parlayan gümüş parada şu karşılığı vermiş: "Ben sana söyleyeyim. Biz sütümüzü satmayız. Ama sen bana parayı ben de sana sütümüzü hediye edebilirim.”
Eş-Şeyh’in anlattığına göre bunları tam bir gurur, utangaçlık ve iyilikle söylemiş. Bunun üzerine eş-Şeyh de ona: "Peki, kabul ediyorum" demiş. Kız sütü sağacağı kabı eline almış ve sütü en bol olanını seçmek için gözleri ile koyunlarını taramış. Daha sonra kabı yıkayıp koyunu sağarak kabı süt ile doldurmuş.
Eş-Şeyh Abdullah Bilhayr kızın kendisine uzattığı kaptaki sütün hepsini içip  kıza geri verdikten sonra gümüş parayı uzatmış. Kız da parayı alarak sürüsünü toplamış. Sürüsünü önüne katarak kendileri için tam 1 riyal kazanmış olduğu  ailesinin çadırına doğru yola koyulmuş.