Halid Kıştini
Iraklı gazeteci - yazar
TT

Arapların yeni derdi: Tembel hırsızlar

İngiltere’deki hırsızlar son zamanlarda çok tembel olmuş. Armutun pişip ağızlarına düşmesini istiyorlar. Bu söyleyeceklerimiz en çok İngiltere yaşayan Arap okurlarımızı ilgilendiriyor.
İlk olarak; İngiliz hırsızlar artık televizyon, kamera, kayıt cihazları vb. ev araç gereçleri ile ilgilenmiyorlar. Düne kadar girdikleri evlerden bu eşyaları çalıp satarlardı. Şimdi bu tür şeyleri çalmanın yorucu olduğunu düşünüyorlar. Birincisi ağır ve taşıması zor, ikincisi kendisine müşteri bulmak zor olduğu için. Bir bilene değil deneyene sormak lazım. Bunu deneyimlediğim için böyle konuşuyorum. Hırsızlar iki kez evime girmeyi başardı ve ikisinde de bu tür şeyler çalmadan çıktılar.
Hırsızlar şimdi mücevherler, altın takılar, nakit paralar ve değerli saatler peşinde. Yani yükte hafif pahada ağır şeyler. Arap evlerinin bu yönden zengin olduğunu keşfettikleri için de bu evler hırsızların hedefi haline geldi. Araplar arasında buna maruz kalanlar hakkındaki hikayeleri sürekli duyuyorum. Bir hırsız için bir evin çalmaya değer olup olmadığının en iyi kanıtı, bir Arap kadının boynunda ve ellerinde taşıdığı saatler, mücevherler ve takılar. Dolayısıyla ey kadınlar, sizleri süzen gözlerle karşılaştığınızda bunların sizin güzelliğinizden büyülenmiş olduğunu sizleri süzdüklerini zannetmeyin. Aslında sizi takip edip evinizi öğrenmeye ve soymaya değer olup olmadığınızı anlamak için sizi süzüyordur.
Dedik ya İngiliz hırsızlar tembel olmuş. Gözlemlemek, takip etmek ve evinizin adresini öğrenmek bile onlar için artık yorucu bir iş. Bu nedenle anlatılanlara göre hırsızlardan biri, zengin Arapların evlerini çokça ziyaret eden bir Arap genci gözüne kestirmiş. Onunla yakınlaşarak arkadaş olmuş. Sonra da kendisine ortak olmayı teklif etmiş. Sık sık davet, düğün ve kutlamaların yapıldığı Arap evlerinde sürekli hırsızlık yaşanmasının ardından söz konusu gencin bu tür davetlerde hep hazır bulunduğu keşfedilmiş. Bu Arap genç davetlere katılıp ev sahiplerinin altınlarını, antikalarını, dolarlarını, mücevherlerini ve düğün hediyelerini nereye sakladıkları, nasıl gizledikleri, kasaların şifreleri hakkında bilgi sahibi olarak bunları hırsız ortaklarına iletiyormuş. Kısacası tembel bir hırsız hiçbir çaba harcamadan ihtiyacı olan tüm bilgileri ondan sağlıyormuş. Polisin bu Arap gence ne yaptığını bilmiyorum. Doğrusu bu yaptığı çok ayıp!
Soyulmaktan korkan Araplara ise şunu öğütlüyoruz;
‘Yalnızca cüzdanınızdaki paranızı, elinizdeki saati, eşinizin kolundaki bilezikleri, boynundaki kolyeleri değil çocuklarınızın düğününe, verdiğiniz davetlere davet edeceğiniz kişilerin kim olduklarını da düşünün. Çünkü çok geçmeden bu kişinin, düğününüzde size verdiği hediyenin tembel hırsızların elinde ucuz bir anahtara dönüştüğünü öğrenebilirsiniz.
Şu eski öğüdü hep hatırlayın;
“Bir kafile içinde en güvende olan kişi iflas etmiş, parasız kimsedir.”
Hayatım boyunca hep bu öğüde göre hareket ettim. Ne zaman bana örneğin Rolex gibi değerli bir saat hediye edilse hemen saatçiye gider onu satardım. Ama bu kez de ondan aldığım paralar için endişelenirdim. Aslında bu yazıyı da bütün tembel hırsızlara şunu söylemek için yazdım: İçinde çalmaya değer hiçbir şey olmadığı için evime girmekle uğraşıp kendinizi yormayın. Zaten siz de artık kendinizi boşuna yormak istemiyorsunuz.