Prof Dr. Hamad el-Macid'in aktardığına göre, Filistinli akademisyen Dr. Abeer Kayed ilginç bir yazı kaleme aldı. Kayed yazısında, “Körfez halkı, diğer halkların aksine, devrim genetiğinden yoksundur” diyor. Bu devrimci akademisyen, derin analizlerinde, petrolün Körfez halkı için bir nimet değil, bir musibet olduğunu ileri sürüyor. Petrolün Körfez halkını tembelleştirdiğini ve sersemleştirdiğini, bu sebeple etrafında ne kadar devrim gerçekleşirse gerçekleşsin onların sönük bir şekilde öylece durduklarını öne sürüyor. Kayed kaleme aldığı yazısında, “Diğer halklar ne kadar gösteri, protesto ve yürüyüş düzenlerse düzenlesin Körfez halkı sessiz bir şekilde olduğu yerde bekliyor” ifadelerini kullanıyor.
Profesör Hamad, düşük bir tonda Filistinli akademisyene şöyle cevap veriyor: “Dr.Aber'in sözlerinden anladığımız kadarıyla Körfez halkları, ülkelerini ve insanlarını devrimlerin kayganlığına ve protestoların ateşine sürüklediği takdirde doğal halklara dönüşecekler. Körfez halkı, iç savaş ateşini körükleyebildiğini ve altyapı ile üstyapıyı yerle bir edebildiğini kanıtladığında, ardından da devrim patlak verip ekin ve nesil yok olduğunda bu akademisyen, Körfez halklarının sağlıklı genlere sahip insanlar haline geldiğini ifade edecek.
Birleşik Arap Emirlikleri’nde -Allah onu korusun- daha önce benzeri görülmemiş uygulamalar mevcut. Kabul edilebilir ve güzel uygulamalar. Mesela, BAE’deki bir kadının kocasının cep telefonunu kurcalamadan önce dikkatlice düşünmesi gerekir, aynı şey kocası için de geçerlidir. Çünkü bu davranış, karı kocadan birinin veya her ikisinin birden üç ay hapis cezasına çarptırılmasına yol açabilir. Bu bilgiyi BAE’li bir avukat Muhammed El-Uveys kendi sosyal medya hesabından paylaşıyor.
BAE’deki ilginç uygulamalardan birisi de bir mahkûmun evinde hapis cezasını çekme hakkına sahip olmasıdır. Evin sınırlarının dışına çıkamaz. Şayet dışarı çıkar ve evinden sadece 300 metre uzaklaşırsa eline veya bacağına yerleştirilen küçük bir cihaz sayesinde polis tarafından hemen takibe alınır.
Bu durumdaki bir kişinin hoşuna giden ve kalbine ferahlık veren şeyler evinin etrafında ve 300 metreyi aşan bir uzaklıkta değilse ben onu şanslı olarak görürüm. Ancak kendisi için çok değerli olan kişilerden biri evinden 400 metre uzaklığa giderse hasret ve üzüntü onu kasıp kavuracaktır. Eğer hapse atılmış olsaydım, avazım çıktığı kadar bağırırdım: Bu ne adaletsizliktir ne zulümdür!
Riyad dergisindeki bir karikatür hoşuma gitti. Karikatürdeki adamlardan biri şöyle diyor: “Eskiden birine amma çok konuştun derdik, şimdi ise amma çok tweet attın diyoruz.” Twetter’da hiç hesap açmaya yeltenmedim, burada yazdıklarım bana yeter.
TT
Bu ne adaletsizliktir ne zulümdür?
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة