Meşal Sudeyri
TT

Zeka, bilgelik ve insanlık

Merhum Dr. Ali Verdi, önde gelen Arap sosyologlardan biriydi. Bir röportajda kendisine şöyle soruldu; ‘’Kitaplarınızdan birinde İbni Suud’un gerçekçi, Kral Hüseyin bin Ali’nin ise idealist olduğunu yazdınız, bu görüşünüzün günümüz siyasetçilerini değerlendirmede uygulanmasına ne dersiniz?’’
Şöyle cevap verdi: ‘’İçinde bulunduğumuz bu aşamada İbni Suud benzeri yeteneklere sahip politikacılara ihtiyacımız olduğu açıktır. Pratikte böylesi sorunlu bir dünyada işleri yürütecek dikkatli yöneticileri arzulamaktayız. Politikacı gerçekçi olmak zorundadır, çünkü duygusal idealizm başarısızlığa mahkûmdur. Ancak aynı zamanda son sınırına kadar rasyonel olmaması da gerekir. Şahsiyetinin bir parçası ‘insani değerleri’ gerçekleştirmeyi hedeflemelidir. İbni Suud (Kral Abdulaziz’i kast ediyor) böylesi biriydi.’’
Siyasetle ilgisi olmasa da, yargıçları zor durumda bırakan bir davayı hatırladım. Özetle şöyleydi; Adamın biri hurma toplamak için hurma ağacına tırmanmış, bir başka adam hurma ağacının altında oturuyormuş, yukarıdaki adam dengesini kaybedip oturan adamın üstüne düşmüş ve ölümüne neden olmuş. Yargıçlar meseleyi ‘kaza ve kader’ çerçevesinde değerlendirerek ölen adamın eşine, diyet ödemeyi teklif etmiş. Ancak kadın diyet parasını almayı reddederek, kısas da ısrarcı olmuş. Bu ısrar sonucunda çaresiz kalan yargıçlar, meseleyi Kral Abdulaziz’e taşımışlar. Kral kadını çağırarak, olayın bir kaza olduğunu ve kasıtlı bir öldürme eylemi olmadığı için diyeti kabul etmesi gerektiğini söylemiş. Ancak kadın ‘Nuh diyor peygamber demiyormuş’. Kral; ‘’Madem öyle, isteğini yerine getireceğiz. Fakat haddin uygulanma yöntemini ben belirleyeceğim, razı mısın? Diye sormuş. Kadın razı olduğunu söylediğinde şöyle devam etmiş: ‘’Kocanın öldüğü şekilde haddin uygulanmasını istiyorum, yani adamı hurma ağacının altına bağlayacağız, sen de yukarı çıkıp üstüne atlayacaksın’’ Tabi ki Kral Abdulaziz’in blöf yaptığına eminim. Kadın kendini hurma ağacından düşerken hayal edince dehşete kapılmış ve kısastan vazgeçtiğini söylemiş. Kral Abdulaziz kadına ‘diyetin’ ödenmesini emretmiş, ayrıca çocuklarının da eğitimini şahsen üstlenmiş. Büyüyen çocukları kralın hizmetinde bulunmuş, söz konusu kadının torunları şu anda en önemli üniversitelerden mezun oldu. Bu olay İbni Suud’un zekasına, bilgeliğine ve aynı zamanda insanlığına işaret ediyor.