Zuheyr el-Harisi
TT

Yenilikçi Arap projeleri: Ne mediocrity ne de ikinci sınıf yolculuk!

Meslektaşım Memun Fendi bu gazetede yayınlanan bir yazısında Arap toplumunun çöküşünü anlatmak için ‘mediocrity’ mefhumunu gündeme getirdi. Ben de bu terimin arka planını ve boyutlarını araştırırken Kanadalı bir filozof olan Alain Deneault’ın aynı başlığı taşıyan bir kitabını buldum. Çekici bir tartışma konusu. Bir diğer meslektaşımız Tevfik es-Seyf ise bu yazının ardından kaleme aldığı makalede, toplum olarak ikinci derecede yaşamayı kabullendiğimizi ifade etti. Her iki yazar da tahmin ettiğim üzere tek bir sonuca ulaşmışlar: Arapların kronik bir rahatsızlığı ve ele alınması gereken yapısal bir problemi var. Bu, cevap aramaya devam edeceğimiz anlamına geliyor.
Rönesans ve rekabet üzerine konuşulduğu zaman Arapların hala güçsüz ve bulundukları yerden memnun olduklarını söylemek yeni bir şey değil. Şekib Arslan'ın, “Müslümanlar Niye Geri Kaldı Ötekiler Niye Öne Geçti?” kitabında sorduğu soru bir asırdır olduğu yerde duruyor. Bu soruyu bugünkü durumumuza göre formüle edersek şöyle olur: “Araplar niye geri kaldı, batı niye öne geçti?”
Bununla birlikte Arap entelektüel mücadelesi hararetini korudu ve bu kimselerin tartışma alanları rakip ideolojiler ve çatışan akımlarla doluydu. Arap öncüleri ve düşünürleri tarafından birinci dereceye ulaşmaya yönelik girişimler vardı. Bu düşünürler kendi toplumlarında onlarca yıl aydınlatıcı roller oynadılar ve Arap aklının çözümlenmesinin yanı sıra krizleri araştırdılar. Bu kimselerden bazısı dünyamızdan ayrıldı. Arap devrimlerine, Arap Baharı’na ve korona salgını sonrası geldiğimiz noktaya ulaşamadılar. Birçoğu Arap-İsrail savaşları, ulusal gelgitler, askeri darbeler ve sömürgecilik gibi tarihimizin çeşitli aşamalarına denk geldi. Kapitalist ve komünist kamplar arasındaki Soğuk Savaşa yetiştiler.
Bu entelektüel projelerin değeri büyüktür. Böyle bir yazı bunun tüm içeriklerini konuşmak için müsait değil. Ancak bu düşünürlerin çabaları tek bir amaçta özetlenebilir: Medeniyetimizi yeniden parlatmak! Bu düşünürler, Fransız Devrimi'nden önce Avrupalı ​​düşünürlerin de maruz kaldıkları gibi bazı suçlamalar ve kötü muamelelerle karşılaştılar. Entelektüel ve düşünür olmanın bedeli bu ise ödemek zorundasınız.
Yirminci yüzyılın ilk yarısında Ahmed Emin, ‘İslam'ın Şafağı’, ‘İslam'ın Kurbanı’ ve ‘İslam’ın Doğuşu’ isimli üç kitap çıkararak kayda değer bir proje başlattı. Taha Hüseyin, ‘Cahiliye Şiiri Üzerine’, ‘Büyük Fitne’ ve o sıralar yaygın tartışmalara yol açan ‘Mısır'da Kültürün Geleceği’ isimli kitaplarında mevcut bozulmayı ortaya çıkarmaya çalışan öncü kişilerden biriydi. Ardından düşünürlerin, bir Arap entelektüel projesi kurma çabaları devam etti. Faslı düşünür Abdullah Laroui, bazı kavramları tanımlamakla birlikte onları açıklamaya çalıştı ve Arap kültüründeki bilimsel, selefi ve liberal akımlarla ilgili sorulara dönük çalışmalar yaptı. Mısırlı büyük düşünür Zeki Necib Mahmud, özgünlük ile çağdaşlık arasında bir uzlaşı sağlama yoluyla Arap düşüncesini yenileme projesi ile ismini duyurdu. Ayrıca Suriyeli Tayyib Tizini, Mısırlı Hasan Hanefi, Lübnanlı Hüseyin Mürüvve ve Tunuslu Hişam Cait de bu isimler arasındadır.
Ciddi girişimler, modern bilimsel yöntemleri kullanarak mirası yeniden okuma eğilimindeydi ve Arap aklını, yaratıcılığını engelleyen bütün kısıtlamalardan kurtarmayı amaçlıyordu. Elbette hayatının büyük bir bölümünü ‘İslam Aklının Eleştirisi’ adını verdiği bir projeye adayan Berberi asıllı Cezayirli düşünür Muhammed Arkun’u unutmuyoruz. Arkun, içtihat kapısını kapatmanın İslami düşüncenin bir karanlığa gömülmesine yol açtığı tezini işlediği bir dizi kitap yayınladı.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında ise Muhammed Abid el-Cabiri, ‘Arap Aklının Yapısı’, ‘Arap Aklının Oluşumu’ ve ‘Arap Aklının Eleştirisi’ gibi büyük bir proje ile sahaya indi. Öne sürmüş olduğu argüman ve öneriler geniş çaplı bir şekilde tartışıldı. Georges Tarabichi de dahil olmak üzere bazı entelektüeller Cabiri’nin fikriyatına yönelik eleştirilerde bulundular. Cabiri’nin bu entelektüel projesine ve fikirlerine katılsak da katılmasak da bu projenin, Arap aklının geçen yüzyılda ürettiği en önemli başarılardan biri olmaya devam ettiğini kabul etmeliyiz.
Araplar gereken iradeyi ortaya koydukları takdirde gücü de bulurlar. Bu nedenle mediocrity, ikinci sınıf olmak ve kapsamlı bir çöküş, bunun böylece devam edeceği anlamına gelmiyor. Bu entelektüel projeler, başarısızlık ve gerileme döngüsünü kırmıştır. Evet yolculuk uzun ve reform adımları toplumdan topluma farklılık gösteriyor. Fakat gerçeği istiyorsak bunu yapmak zorundayız.