Zuheyr el-Harisi
TT

Faili meçhul olmayan siyasi suikastlar

Lübnan ve Irak'ta siyasi suikastlar sonucu hayatını kaybeden şehitlerin ortak noktası nedir? Cevap açık: Bu kimseler, İran'ın ve ajanlığını yapan milislerin müdahalelerini reddediyor, ülkelerinin çıkarlarını ön plana alıyor ve özgürlük çağrısında bulunuyorlardı. Şaşırtıcı olan şey, Beyrut ile Bağdat arasındaki resmin benzer oluşudur. Her iki ülkede de halk içerisindeki ulusal güçler İran'ın müdahalesini açıkça reddettiler ve onu ülkenin gücünü gasp etmekle suçladılar.
Üst üste biriken çok şey var. Bir o kadar da acı. İktidardaki siyasi rejimler yolsuzluk ve kayırmacılığın yanı sıra yabancı güçlerin boyunduruğu altında girmiş durumda. Sahnedeki mevcut koşullara ve yaşanan olaylara bakan bir gözlemci, Irak ve Lübnan halklarının, ülkelerinin çıkarlarını partici çıkarların üzerinde tuttuklarını ve artık bağımsız bir şekilde karar almak istediklerini fark eder. Bu, İran’ın yörüngesinden çıkıldığını ve pusulanın Araplara çevrildiği anlamına geliyor. Irak ve Lübnan'da Araplara yakınlaşmaya meyilli olmayan partiler ve kişiler olduğu doğrudur. Çoğu zaman bunun önüne geçmeye çalışırlar. Zira bu yakınlaşmanın İran'ın her iki ülkedeki çıkarları için bir tehdit olduğuna inanıyorlar. Ancak durumlar artık eskisi gibi değil. Nitekim ülkenin kararlarını yabancı güçlerin tercihlerine bırakan grup bugün çok zor bir durumda bulunuyor.
Bu iki ülkede oluşan tabloyu unutmamalıyız. Aralarındaki benzerlik her geçen gün daha da artıyor. Aynı talepleri dile getiren gençler vatanseverlik sloganlarıyla sokaklara çıkıyorlar. Artık yeni bir sayfa açmak gerekiyor. Halklar yapacaklarını yaptılar ve söyleyeceklerini söylediler. Vatanseverlik, diğer tasniflerin hepsini geride bıraktı. Sokaklara dökülen halklar siyasi liderlerin ve hükümetlerin ayrılması çağrısında bulundular, ötekileştirme siyasetine son verilmesini istediler ve İran’ın artık siyasi kararlara müdahale etmemesini talep ettiler. Ayrıca mislilerin ortadan kalkması yönündeki taleplerini dile getiren insanlar, silahların bütünüyle devletin yetkisi altında olması çağrısında bulundular.
Irak'ta devrim Kazimi’yi iktidara getirdi. Haşimi suikastı hakkında yorum yapmaktan çekinmeyen Kazimi, suçlular hak ettikleri cezayı bulana kadar uyumayacaklarını, ülkede kaosa ve mafya siyasetine izin vermeyeceklerini söyledi. Irak'ın bir çete devletine dönüşmeyeceğini ifade eden Kazimi, kimsenin yasaların üstünde olmadığını vurguladı. Kazimi’nin önünde milis çeteleriyle mücadele etmek için tarihi bir fırsat var. Adaletin tesis edilmesi için bu faillerden önce onları kışkırtan tarafların ve liderlerin hak ettikleri cezayı bulmaları gerekiyor. Haşimi’nin hedef alınmasının arkasında bir dizi açık mesaj var. Bu mesajlar, öncelikle velayet-i fakih rejimi ve İran müdahalelerini eleştiren kimselere yönelikti. Başbakan Kazımi’ye İran hegemonyasının devam edeceğine dair bir mesaj içeriyordu. Kazimi büyük bir meydan okumayla karşı karşıya bulunuyor. Irak'ın güvenli ve istikrarlı bir ülke olması üzerinden hareket eder ve halkı arkasına alırsa bu mücadelede başarılı olabilir.
Siyasi suikast sosyal, insani ve dini olarak hiçbir şekilde kabul edilemeyecek en iğrenç suçlardan biridir. Soğukkanlı bir şekilde işlenen bu cinayetlerin amacı hakikatin ve özgürlüğün sesini bastırmaktır. Bunu dile getirenler işlenen vahşice cinayetlerle öldürülebilir, fakat hakikat hiçbir zaman ölmez. Araştırmacı Hişam el-Haşimi’nin suikasta kurban gitmesi ülkeyi siyasi olarak sarstı. Ancak bu suikast ilk olmadığı gibi son da olmayacak. Suikastlar dizisi durmak bilmiyor. Arap sokağını sarsan ve benzer yöntemlerle işlenen iğrenç suçlar var. İran'a bağlı milisler, yabancı müdahaleyi ve velayet-i fakih rejimini reddeden aktivistleri, aydınları ve vatanseverleri hedef alıyorlar.
Ulusun sembol isimleri olan kimseler kurşunlarla suikasta kurban gidiyor. Hakikati susturamayanlar, hakikati dile getiren kimseleri en aşağılık yöntemlerden biri olan suikastla susturmaya çalışıyor. Farslar, Türkler ve diğerleri, Arap toplumlarına nüfuz etmek, kendi gündemlerini uygulamak ve ulusal birliği parçalamak için çeşitli araçlar kullanıyorlar. Kaybettiğimiz değerleri korkmadan dile getirenler, dile getirdikleri ile diğer insanları da harekete geçirdiler. Aksi taktirde suikasta uğramazlardı. Dünya üzerinde yabancı müdahaleye karşı çıkan, ülkesinin bağımsızlığını isteyen ve vatansever bir kalbe sahip olan birini öldürmekten daha iğrenç bir şey olamaz.