Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Nahda Barajı müzakerelerinde en tehlikeli dönüm noktası

Mısır, Sudan ve Etiyopya arasındaki Nahda (Hedasi) Barajı müzakereleri ciddi bir çıkmaz içinde. İlerleme kaydedilemeyen her müzakere turuyla birlikte korku ve şüpheler artıyor. Taraflar arasında güven azalıyor. Kademeli olarak işlerin istenmeyen sonuçlara kayma tehlikesinin önünü açıyor.
Dün gelen haberler, bu hafta başlayan ve askıda kalmış ihtilaflı sorunları kesin bir şekilde çözmesi umulan müzakereler turunun tam aksine büyük bir gerilemeye sahne olduğuna işaret etti. Barajın doldurulması ve işletilmesi mekanizmasına ilişkin anlaşmazlıkları tartışmak yerine Etiyopya, Mısır ve Sudan taraflarına bir mektup teslim etti. Sudan Sulama ve Su Kaynakları Bakanı Yasir Abbas’ın ciddi kaygılar uyandıran bir metin olarak nitelediği mektup, Etiyopya’nın tutumunda, Afrika Birliği himayesinde ve ABD, AB ve Dünya Bankası’ndan gözlemcilerin katılımı ile yönetilen müzakereleri tehdit eden bir değişimi temsil ediyordu.
Mısır da Etiyopya’nın bu adımını, pazartesi günü müzakerelerin bu turu başladığında üç ülkenin sulama bakanları arasında varılan mutabakattan caymak olarak gördü. Sulama bakanları, barajın doldurulması ve işletilmesi konusundaki ihtilaflı noktaları görüşmek üzere teknik ve yasal komiteler düzeyinde iki oturum yapılması ve sonuçlarının perşembe günü başbakanlar düzeyinde yapılması gereken toplantıda sunulması üzerinde mutabakata varmışlardı. Ne var ki, Etiyopya’nın mektubu bu mutabakatı dinamitledi ve müzakerelerin ilgili tarafların kendi iç istişarelerini yapacakları bir hafta boyunca askıya alınmasına yol açtı.
Peki, Etiyopya’nın mektubu ne içeriyordu ki müzakerelerde bu yeni krize yol açtı?
Görünüşe bakılırsa Etiyopya, daha önce Sudan Sulama Bakanı’nın dördü teknik, üçü yasal olmak üzere yedi temel nokta olarak belirlediği ihtilaf noktalarının giderilmesi konusunda son toplantılarda varılan mutabakattan caymış bulunuyor. Bahsi geçen teknik noktalar, işletme aşamasına geçmeden önce barajın doldurulması ile işletime geçtikten sonra kuraklık dönemlerinde nasıl doldurulacağı konusundaki düzenlemelerle ilgilidir. Yasal noktalara gelince, Kahire ve Hartum’un barajın işletilmesi konusunda varılacak anlaşmanın yasal ve uluslararası olarak bağlayıcı olması, gelecekte yaşanabilecek herhangi bir anlaşmazlığı çözmek için net ve bağlayıcı bir mekanizmanın var olması talepleriyle ilgilidir. Etiyopya mektubunda, teknik meseleleri çözmeye odaklanmak yerine müzakerelerde varılacak mutabakatın barajın sadece ilk dolum aşamasını kapsamasını talep etti. Barajın uzun vadeli işletilmesi konusundaki anlaşmayı ise Mavi Nil'in sularını paylaşmaya yönelik kapsamlı bir anlaşma yapılmasına bağladı. Etiyopya Su, Sulama ve Enerji Bakanı da yaptığı konuşmada, işletme kurallarına dair herhangi bir açıklama yapmadan, yasal yükümlülüğe değinmeden veya gelecekte anlaşmazlıkları çözecek bağlayıcı bir mekanizmaya atıfta bulunmadan barajı doldurulmasına ilişkin “yönergeler” sundu.
Etiyopya’nın bir önceki müzakere turunda varılan mutabakattan geri çekilmesi, Mısır ve Sudan tarafından müzakerelere yönelik yeni bir tehdit, müzakereleri geri götürme çabası olarak algılandı. Bu nedenle de bu turun, yeni engelden kaynaklanan hayal kırıklığının ortasında tüm tarafların kendi iç istişarelerini yürütecekleri bir hafta boyunca askıya alınmasını talep ettiler.
Zorlukla ilerleyen Nahda (Hedasi)Barajı müzakerelerinde ilk kez bir tur askıya alınmıyor. Ancak, bu sonuncusunun, müzakerelerin geleceği ve çökmesi durumunda neler olabileceği hakkında tehlikeli göstergeler taşıdığına da şüphe yok. Bilhassa Etiyopya’nın diğer iki ilgili tarafa danışmadan hatta onları uyarmadan tek taraflı hareket ederek baraj rezervuarını doldurma sürecinin ilk aşamasını (yaklaşık 4,8 milyar metreküp su ile) tamamladığı göz önüne aldığında müzakereler sonsuza kadar devam edemez. Daha da kötüsü, Addis Ababa’nın böyle hassas bir dosyayı gereken şeffaflıkta ele almamasıydı. Etiyopya tam aksine uydu fotoğraflarının gösterdiği gibi baraj rezervuarını doldurmaya başladığına dair haberleri yalanlayarak kasten kafaları karıştırdı. Hatta Etiyopya Dışişleri Bakanı’nın, hükümetin barajı doldurmaya başladığına dair haberler yayınlayan  medya organları hakkında soruşturma başlatacağını söylediği öne sürüldü. Dışişleri bakanı bu sözleri ile Etiyopya Sulama Bakanı’nın bu anlamda bir açıklamasını nakleden Etiyopya devlet televizyonunu kastediyordu. Fakat hükümet daha sonra, Başbakan Abiy Ahmed’in yaptığı açıklamayla, ilk aşamayı tamamladığını teyit etti.
Halihazırda, Etiyopya hükümetinin kasten müzakereleri ağırdan aldığına ve inşaatı tamamlamak için zaman kazanmaya, bir anlaşmaya varılmasa da barajı doldurarak Mısır ve Sudan’a bir oldu bittiyi dayatmaya çalıştığına dair gittikçe pekişen bir kanaat mevcut. Bu strateji, akıllı hiçbir kimsenin temenni etmeyeceği askeri çatışmalar dahil feci sonuçlara yol açabilir. Baraj meselesi, iç siyasi manevralar veya dış taraflara baskı yapmak için kullanılacak bir karta dönüştürülemeyecek kadar tehlikelidir. Etiyopya Başbakanı’nın artan iç baskılar ve kendisine suikast girişiminde bulunma kertesine varan etnik karışıklıklar ile yüzleştiğini ve bu yüzden barajı iç zorluklara karşı bir kart gibi kullanabileceğini düşünenler var. Keza barajın ulusal bir mesele, bağış kampanyaları aracılığıyla Etiyopyalıların finansmanına katkıda bulundukları bir proje olduğu propagandası ile halkı çevresinde toplamak için kendisinden yararlanabileceğini de.
Baraj sorununu siyasi pazarlık konusu yapmak hiçbir tarafa hizmet etmeyecektir. Aksine saatli su bombasının patlaması riskini taşımaktadır. Aklı başında hiç kimsenin hiçbir şekilde askeri çatışma yaşanmasını temenni etmeyeceği doğrudur. Fakat su sorunu, Mısır ve Sudan’ın ulusal güvenliğinin merkezini oluşturuyor ve vatandaşlarının hayatlarına dokunuyor. Mısır bu meseleye karşı tutumunu en başından ortaya koydu ve kendisini göz ardı edemeyeceği varoluşsal bir mesele olarak gördü. Sudan’a gelince, daha önce çok konuşulduğu gibi barajın onun için taşıdığı faydalar kadar kendisi için bir varoluşsal, güvenlik ve stratejik tehlike de oluşturuyor. Zira Etiyopya kendisini koruyarak barajı topraklarının derinliklerinde değil Sudan sınırında inşa etti. Bu, birçok kişinin barajın çökmesi durumunda Sudan’da her şeyi yok ederek büyük bir felakete yol açacağından ve bunun Mısır’ı da etkileyeceğinden bahsetmesine yol açtı. Barajın yüksek güvenlik standartları ile inşa edilmiş olması gerektiği için bu olasılık düşük görünüyor. Ama teorik olarak mümkün görünen başka senaryolar da bulunuyor. Baraj, su seviyelerini kontrol etmesini sağlayarak Etiyopya’nın elinde kriz zamanlarında Mısır ve Sudan’a baskı uygulayabileceği güçlü bir karta dönüşebilir.
Etiyopya - Sudan ilişkileri birçok aşamada yakın olsa da, son olarak Etiyopyalı milis güçlerin ve çetelerin Sudanlı çiftçilerin topraklarına saldırması nedeniyle tanık olduğumuz gibi kimi zaman askeri çatışmalar derecesine varan şiddetli gerilim dönemleri de yaşanmıyor değil. Keza iki ülke arasında kendisinden bahsedilmese de bir sınır anlaşmazlığı olduğu da biliniyor.
Nahda (Hedasi) Barajı projesi, su sorunlarının çözümü konusunda olumlu bir model sunabileceği gibi feci bir ders de sunabilir. Uzlaşıp anlaşarak mutabakata varmak ve buna dayanarak, ilgili tarafları ve çıkarlarını birleştiren ortak projeler geliştirmede işbirliği yapmak, potansiyel su anlaşmazlıklarıyla karşı karşıya olan diğer ülkelere olumlu bir örnek sunacaktır.
Müzakereler ve uzlaşmacı çözümlerde başarısız olmaya gelince, sadece gerginliklere ve gelişerek felaketle sonuçlanacak su savaşına dönüşebilecek çatışmalara yol açacaktır.
Şu ana kadar Sudan, Etiyopya ve Mısır arasındaki müzakerelerin sonucu cesaret verici olmaktan ziyade endişe verici ve tam bir hayal kırıklığı.
Zaman azalıyor ve şimdi top arabulucuların özellikle de işler daha da kötüleşmeden net ve kesin bir pozisyon benimsemesi gereken Afrika Birliği’nin sahasında.