Dr. Muhammed Nuğaymiş
Kuveytli yazar
TT

Fare deneyleri ve alışkanlıklarımız

Günlük alışkanlıklarımızın bir bölümünü anlamamızı farelere borçluyuz. Bunu, bilim insanları, fareler getirip alışkanlıklarının nasıl oluştuğunu ölçmek için özel olarak tasarlanmış bir labirente yerleştirdikten sonra öğrendik.
ABD’deki ünlü MIT (Massachusetts Institute of Technology) Üniversitesi'nden araştırmacılar, farenin önüne bir engel konuluncaya kadar ilerlemeye devam ettiği, T harfine benzeyen ve solda ve sağda iki zorunlu yön olan şeridin sonunu görmesini engelleyen ve bir ucuna bir parça çikolata konulduğu bir labirent tasarladı.
Düdük çalındığı ve bariyer kaldırıldığı anda farenin yavaş yavaş, sanki bilmediği bir yolda yürüyormuş gibi gözle görülür bir sıklıkta ilerlemeye başladığı gözlemlendi.
Araştırmacılar, ayrıca sinirbilimcilerin beynine yerleştirdiği minik sensörlerle beyninde neler olup bittiğini izlemeye çalıştılar. Bariyer yükseldiğinde ve fare gizli çikolata kokusunu kokladığında, beynindeki zihinsel faaliyetlerin hareketinin arttığı ortaya çıktı. Başka fare gruplarıyla onlarca kez yeniden deney yaptıktan sonra, farenin hareketini hızlandırdığı, kendisini bekleyen ödüle (çikolata) veya zevke ulaşmak istediği anlaşıldı. Deneme sayısındaki artışla birlikte zihinsel aktiviteler önemli ölçüde azaldı. Bu bilim insanları tarafından oyuna hakim olduğunun veya alışkanlık kazandığını kanıtı olarak değerlendirildi. Bu maddi veya manevi dönütü elde etme arzusu, insanların yaşamlarında hissetmeden yaptıkları günlük alışkanlıkların oluşumunun bir açıklaması olarak kabul edildi.
Charles Duhigg'in ‘The Power of Habit’ kitabında bahsettiği gibi, diş fırçasını ya da otomatik beceriyle arabayı, ortaya çıkan dönüş nedeniyle fark etmeden günlük alışkanlık olarak kullanıyoruz.
Aslında, Duke Üniversitesi'nden bir araştırmacıya göre, günlük eylemlerimizin yüzde 40'ı kasıtlı veya bilinçli kararların sonucu değil, farkında olmadan yaptığımız alışkanlıklardan kaynaklanıyor. Hatta kurumların bile alışkanlıkları var.
İkiyüzlülük ya da ‘kahramanlaştırma olmaksızın’ ve ya sıraya girme yani kim benimle kim bana karşı oyununa girmeden yüksek pozisyonlara ulaşmak mümkün değil. Bu, mesleki prestije ve yetkinliklere göre ilerlemeye aykırı.
Örneğin, bazı işyerlerinde çalışanların ‘hizmet penceresi’ veya kapılarını resmi saatten bir saat önce kapatması mevzuata aykırıdır ancak yaygın bir alışkanlıktır. Bazı çalışanlar, müşterilerin bir belge imzalatma ve ya mühür basmasını talep ettiğinde önemsiz bir nedenden ötürü ‘Yarın gel’ cümlesini tekrarlamaları da buna örnektir.
Seçkin kurum ve başarılı kişi bir dizi iyi alışkanlıklardan ibarettir.
Onları karanlığı lanetleyip bir mum yakmayan veya iyi bir alışkanlık edinmeyen diğerlerinden ayıran şey budur.