Vitaly Naumkin
Rusya Bilimler Akademisi 'Oryantalizm Enstitüsü' Başkanı
TT

Ortadoğu'daki Rus stratejisinin çeşitli formülleri

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un geçen hafta Körfez bölgesi ülkelerine yaptığı ziyaretle ilgili sayısız yorumların yarattığı ilk "toz fırtınası yatıştıktan" sonra şimdi bu turun hedeflerinin ve sonuçlarının ölçülü bir analizinin yapılmasının zamanı geldi. İkili iş birliği sürecinin, mesela petrol sektöründe Rusya ile Suudi Arabistan veya koronavirüs ile mücadelede Rusya ile bölgedeki tüm ülkeler arasındaki iş birliği gibi sürekli olarak ivme kazandığı ve mevcut koşullarda tüm tarafların bununla eşit derecede ilgilendiği açıktır. Ancak ben burada Moskova ile bölge arasındaki iş birliğinden ziyade kendisiyle bağlantılı konulardan bahsetmek istiyorum. 
Rusya, birçok bölgesel aktörle ikili ilişkilerinin yanı sıra küresel bir güç olarak rolüyle tutarlı çok taraflı inisiyatif ve formüller önermeye her zaman önem verdi. Bunun en iyi örneği, Rusya'nın bu bölge ülkelerine önerdiği kapsamlı bir kolektif güvenlik sistemi vizyonudur. Rusya, güven artırıcı önlemler ile Körfez bölgesinde güvenlik ve iş birliği konulu bir konferans da dahil olmak üzere çeşitli hazırlık aşamalarından geçerek böyle bir sistemin kurulmasını öneriyor. Tarafların bu fikri henüz kabul etmedikleri açıktır. Ancak Batılı meslektaşlarım da dahil olmak üzere giderek daha fazla taraftar bulduğu da ortada. Nitekim birkaç gün önce katıldığım tartışmalarda fikirler arasında bir benzerlik olduğunu keşfettim.
Lavrov'un ziyareti tam anlamıyla normal değildi. Yerel tarafla yapılan müzakerelerin bilinen tüm detayları (ve Rus bakanın ziyaret etmeyi seçtiği başkentler) bu ziyaretin spontane bir adım olmadığı sonucuna varmamızı sağlıyor. Aksine kendisi, Moskova’nın dış politika öncelikleri sıralamasında açıkça başat bir konuma yükselen Ortadoğu'daki ilerlemesine yönelik stratejik planın ayrılmaz bir parçası olan hazırlanmış bir adımdı. Stratejik belirsizlik ve yeni ABD yönetiminin Ortadoğu'ya yönelik politikasında ister Washington için öneminin azalması isterse iç sorunlar nedeniyle olsun görülen bir miktar gevşekliğin arka planında bu oldukça açık ve net görünüyor.
Uzman topluluğunun büyük bir kısmı, Biden'ın bugün Çin, Avrupa ve Rusya ile ilgili siyasi bir rota şekillendirme ve takip etmeye verdiği önceliğin, İran hariç, Ortadoğu'ya verdiği öncelikten çok daha yüksek olduğuna inanıyor. Bununla birlikte ve aynı zamanda terörizm veya kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi meselesi önemini korusa da bölgeden ABD'ye kesintisiz petrol tedarikinin sağlanması artık Washington için önceki kadar önemli değil.
Elbette bölgede halen başta İsrail olmak üzere ABD'nin en önemli müttefikleri ve ortaklarından bazılarının yanı sıra büyük Amerikan askeri üsleri bulunuyor. Ancak genel olarak varlığını tehdit eden bir şey yok ve Rusya’nın hiçbir zaman bir tarafı yerinden etme ya da yerine geçme gibi bir misyonu olmadı. Aynı zamanda, Rus bakanın ziyareti, temaslarda bulunduğu tüm ülkelerin iç politikalarındaki bazı ciddi değişikliklerin arka planında, ilişkilerini daha çeşitli kılmak için olağan dış politikalarını bir dereceye kadar gözden geçirdiği bir aşamada gerçekleşti. Tüm dünya, Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından gerçekleştirilen önemli reformların büyüklüğünü kabul ediyor. Diğer yandan BAE, cesur adımlar atıyor ve uzay araştırmaları gibi yüksek teknoloji alanında bile şaşırtıcı başarılar elde ediyor. Bu noktada, Rusya'nın BAE’de bu endüstrinin gelişmesine katkıda bulunduğunu hatırlatmama izin verin. BAE’nin ilk astronotu Hiza' el-Mansuri, Uluslararası Uzay İstasyonu'na bir Rus uzay aracıyla gitti.
Temasların hemen ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin başkanlığında düzenlenen ve Ortadoğu bölgesindeki durumun tartışıldığı Rusya Güvenlik Konseyi'nin kapalı oturumu, stratejik planın bir parçası olarak bu ziyaretin stratejik öneminin bir kanıtıydı. Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu oturumda Rusya'nın geleneksel olarak dünyanın bu bölgesine büyük önem verdiğini ve Moskova'nın orada pek çok çıkarı, dostları ve ortakları olduğunu vurguladı ve “Ortadoğu dış ekonomik ilişkilerimizin gelişmesi için umut verici bir bölge ve bizim için geleneksel bir dost” diye konuştu. Bu noktada artık bilindiği üzere kapalı oturumda sadece mevcut durumun değil, aynı zamanda Dış İstihbarat Servisi Başkanı Sergey Naryshkin ve Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun raporlarına göre, yakın gelecekteki gelişim alanının da tartışıldığını belirtilmeliyiz.
Doğrudan bölgesel meselelerle ilgili ikili görüşmelerin önemli siyasi sonuçlarına (örneğin, Rusya ve BAE'nin pozisyonlarındaki dikkat çekici yakınlaşma gibi) ek olarak, ziyaretin sonuçları çok taraflı anlaşmaları da içerdi. Bunların arasında, Doha’da alınan ve Rusya, Türkiye ile Katar'ın katıldığı bir "Troyka-2"nin (ikinci üçlü mekanizma) oluşturulması kararı da vardı. Bu karar pek çok uzmanı şaşırttı. Ancak Doha’da oluşturulan mekanizmanın Katar yerine İran'ı içeren "Troyka-1" (Rusya, Türkiye ve İran’dan oluşan Astana Süreci) mekanizması ile rekabet etmesi pek olası değil. Rus askeri uzmanı Vladimir Yevseev, Türkiye'nin Suriye'de çözüm sürecinde İran'ın katılmadığı yeni bir mekanizmanın ortaya çıkmasıyla ilgilendiğini belirtti. Bu görüşü, diğer bazı uzmanlar tarafından da paylaşıldı. Ancak Katar hem İran ile iyi ilişkilere sahip hem de Suriye cephesinde Türkiye ile iş birliği yapıyor. Dolayısıyla "Troyka-2"nin diğer mekanizmalarla rekabet etme niyetinde olması pek olası değil. Plan, İran'ın herhangi bir şekilde sınır dışı edilmesini içermiyor. Çünkü kendisi Rusya için bir ortak olmaya devam ediyor. Ancak büyük olasılıkla Rus diplomatlar bu projeyle ilgili potansiyel yeni endişelerini gidermek için İranlılarla birlikte çalışmak zorunda kalacaklar.
Moskova'nın stratejik planı, tüm önemli aktörleri iş birliğine dahil etmek için çeşitli paralel formüllerle Suriye’de çözüm yolunda çalışmaktır. Rusya katılımcıları arasında olmadığı ve Suriye'yi desteklemek için kurulan "Küçük Grup"a karşı da artık daha olumlu. Katılımcılarının deklare ettikleri Suriye'nin toprak bütünlüğüne bağlılığı da içeren belirli ilkeler temelinde bu grup ile iş birliği seçeneğini artık dışlamıyor. Elbette Katar ve Türkiye (Suudi Arabistan'ın rolü de en az onlar kadar önemli) özellikle Anayasa Komitesi’nin Cenevre’deki toplantılarında ilerleme sağlanması için Suriye muhalefetini etkileyerek Suriye krizinin çözümünde önemli bir rol oynayabilirler. Rusya'nın da buna karşılık Ankara ile gergin ilişkileri olan ve kendisini "işgalci bir ülke" olarak gören Şam’ı ikna etmek için (zira Şam yönetimi Türkiye konusundaki ana talebine, İdlib ve Afrin’den yasa dışı bir şekilde nakledilen tarihi eserlerin iadesi gibi yeni talepler ekliyor) paralel bir çalışma yürütmesi gerekiyor. Moskova, anayasa sürecini sürdürmeye ve canlandırmaya büyük önem veriyor.
Lavrov’un 11 Mart’ta Doha’da yaptığı açıklamadan, yeni mekanizmanın misyonları arasında "Suriye’nin siyasi ve ekonomik yeniden inşası" için hazırlıkların da yer aldığı anlaşılıyor. Ancak bunun nasıl olacağı, özellikle de 3 aktörün bu sorunları çözmenin yolları hakkında farklı vizyonları olduğu göz önüne alındığında tam olarak net değil. Yine de Rus Bakan, başlıca görevlerin insani yardım ve bölgedeki tahrip olmuş sivil altyapının restorasyonu olduğunu açıkladı. Bu arada Lavrov, Doha'da Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile Suriye'deki durumun ele alındığı ikili bir görüşme de gerçekleştirebildi. Bilindiği gibi iki ülke, İdlib'deki M-4 karayolunda devriye geziyorlar. Ne var ki Türk uzmanlar, Doha görüşmelerinden sonra bile Moskova ve Ankara'nın Türkiye-Suriye sınırındaki geçiş noktalarıyla ilgili yaklaşımlarındaki ihtilafın devam ettiğini savunuyorlar.
Suriye'nin yeniden inşasından sonra üçlü mekanizmanın gündeminde yer alan bir sonraki maddenin, Lavrov’un belirttiği gibi “Suriyeli mültecilerin ve yerlerinden edilmiş kişilerin evlerine güvenli bir şekilde gönüllü olarak geri dönmesini sağlamak için uluslararası çabalara etkin katılım" olduğu söylenebilir. Uzmanlar ve siyasetçilere göre bu soruna çözüm bulmak da oldukça zor bir iş.
Koşullar ne olursa olsun bugün Ortadoğu'ya olan ilgisini artıran Rusya'nın çok taraflı platformlarda bu yönde aktif diplomatik çalışmalar yürütmeye ve çok taraflı girişimleri teşvik etmeye devam edeceği apaçık görülüyor.