Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Evrensel masallar

“Modern tarihin son üç yüzyılını, insanlığın dünyası, araçsal akılcılık ve araçsal rasyonalite temelinde gerçekleştirilen, sömürgeci-ırkçı bir uygarlıkla, sömürgeci ve ırkçı bir evrenselliğin ideolojik diktatörlüğü altında geçirdi. Bu zaman zarfında, hegemonyacı güç ideolojileri kirli-sömürgeci içerikleriyle evrensel yalanları meşrulaştırdı.” der Atasoy Müftüoğlu ağabey “Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek” adlı kitabında. Evrensel yalanlarla şekillenmiş zihinler yüzyıllardır…
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin birinci maddesi; “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.”[1] der. Bütün insanlar onur ve hakları bakımından eşitse bu bildirgeyi yayımlayıp altına imza atanlar ve özellikle de egemen güçler neden bunun gereğini yerine getirmemektedirler? Kanaatimizce bu, evrensel yalanlarla süslenmiş bir masaldan ibarettir.
Biz bu yazımızda “insanların eşit olduğu” evrensel yalanı üzerinde durmak istiyoruz. Selim bir akılla dünya üzerinde meydana gelen olaylar düşünülüp değerlendirilirse bu rahatlıkla görülecektir. Üzerinde duracağımız birkaç örnekle bu evrensel yalanı daha da görünür hale getirme çabası içerinde olacağız.
Herkesin malumu olduğu üzere tüm dünya yaklaşık olarak iki yıldır covid-19 virüsü ile imtihan olmaktadır. Alanın uzmanları tarafından yapılan açıklamalara göre şu ana kadar bu pandemi için henüz bir ilaç bulunmadığı, tek çarenin üretilmeye başlanılan aşılardan birini yaptırmak olduğu ifade edilmektedir.
Covid-19 her ne kadar zengin fakir ayrımı yapmadan bulaşma konusunda bütün insanları eşitledi ise de “insanlar eşittir” evrensel yalanını uyduranlar bu eşitlik haline pek fazla dayanamadılar. Aşı bulunur bulunmaz hemen birileri diğerlerinden daha önde, daha değerli ve daha eşit! oluverdi. Aşıyı bulan küresel güçler bu imkânı “sizlerle eşitiz” yalanıyla avuttukları dünyanın diğer sakinleri ile paylaşmadılar. Hatta onları yok sayıp unuttular. Unutmak bir tarafa hiç hatırlamadılar. Hatta aşıların diğer insanlara gitmemesi için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Hani insanlar imkân ve fırsatlardan yararlanmakta eşitti? Hani evrensel insan hakları beyannameleri yayınlanıyordu insanlar eşittir diye?
Bu durum Allah Teâlâ’nın dikkatlerimize sunduğu inkârcı tipin özelliklerine ne kadar da benzemektedir;
“…Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından (kurtuluş için), oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsın.” (Mearic 70/11-14)
Ayetler de ifade edildiği gibi biz kurtulalım isterse bütün dünya yok olsun... Mazur görülemez bu davranışı, Çin, Amerika, İngiltere, Almanya ve diğer gelişmiş ülkelerin hepsi yaptı. Siyonist İsrail gibi ülkeler ise finanse ettikleri firmalar sayesinde aşıya çabucak ulaşıverdiler. Amiyane tabirle “önce can sonra canan” dendi. Buna da eyvallah. Aşıyı öncelikle icat edenler kendilerine yaptılar, başkalarına vermediler bari aşının formülünü ve üretilme imkânlarını paylaşmaları gerekmez miydi eşit olduklarını iddia ettikleri diğer insanlara?
 İnsanların eşit olduğu yalanına diğer güncel bir yalan da İsrail’in Filistinlilere yaptıkları karşısında dünyaya ayar vermeye çalışan ve toplumlara özgürlük ve demokrasi getirdiğini iddia eden küresel güçlerin sessiz kalmalarıdır. Bir İsrailli öldüğü zaman İsrail kendini savunma hakkına sahiptir diyenler, İsrail’in öldürdüğü yüzlerce masum Filistinli için neden seslerini çıkarmıyorlar? Hani eşitti insanlar?
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin üçüncü ve dokuzuncu maddeleri şu şekildedir; “Herkesin yaşama hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır. Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.” Peki, bu maddelere rağmen İsrail’in Filistinlilere yaptıkları ne oluyor? Batının çıkarları ile çelişen bir karar ya da uygulama gerçekleştiren bazı ülkelere el altından veya alenen sopa gösterenler, ekonomik yaptırımları hemen devreye sokanlar İsrail’in bunca zulmüne ve evrensel olduğu ifade edilen hakları çiğnemesine rağmen neden ses çıkarmamaktadırlar? Hatta onları cesaretlendirecek ve yaptıklarını meşru gösterecek açıklamalar yapmaktadırlar. Demek ki bir İsrailli veya bir Amerikalı veya herhangi bir Avrupa ülkesine mensup bir kişi bir Filistinli veya bir Müslümanla eşit değilmiş!
İnsanlar hak bakımından eşitti öyle mi? Nerede insanlarını savunanlar? Neden İsrail’e yaptırım kararları çıkmıyor? Müslüman bir ülke nükleer enerji/güç konusunda adım atsa kıyameti koparanlar neden bu güce sahip olanlara ses çıkarmamaktadırlar? Eğer insanların eşit olduğu evrensel yalanını kabul etmiyorlarsa veya şöyle ifade edelim, eğer gerçekten kendinizi başkalarıyla hak ve özgürlükler açısından eşit görüyorsanız bütün bu yaptıklarınız ve bu ikiyüzlü tutumunuz nedir?
Bu eşitliği ihlal edenler sadece batılılar ve inkârcılar değildir elbet. Var oluş gayelerini unutan ve Batı’nın çıkarcı-sömürgeci-ırkçı ve hegemonyacı zihniyle yetişen Müslüman elit ve politikacılar da benzer bir tavrı sergileyebilmektedirler.
İnsanlığa çözüm için önerimiz şudur: Herkesin hakkını koruyacak şekilde adaletli olmaktır. İşimize geldiği şekliyle bir adalet değil, zalimin zulmünü engelleyecek mazlumun mağduriyetini giderecek ve bütün evreni var eden İlahi iradeyi razı edecek bir adalet…

[1] https://www.hkmo.org.tr/resimler/ekler/bc2b2ae8a2f9c70_ek.pdf?tipi=3&turu=D  (Erişim:13.06.2021)