Necib Sab
Arap Çevre ve Kalkınma Forumu (AFD) Genel Sekreteri ve “Çevre ve Kalkınma” dergisinin editörü
TT

Afetlere yönelik iklim planları

İklim değişikliğinin hızlandığının bilimsel olarak doğrulanması, Avrupa Birliği'nin geçtiğimiz ay ortaya koyduğu güçlü iklim planının herkes tarafından kabul edilmesi için yeterli olmadı. Bunu, ABD Başkanı Joe Biden'ın -2030 yılına kadar- elektrik ve hidrojenle çalışan otomobillerin sayısını yeni otomobillerin sayısının yarısına yükseltme planını duyurması izledi. Bu tedbirler birtakım çevrelerce aşırı olarak nitelendirildi ve kömüre dayanan endüstrilerin yanı sıra otomobil endüstrisi ve havayollarından şiddetli muhalefetle karşılandı. Dolayısıyla bu tedbirler, yeni koşullar altında sorunsuz bir şekilde uygulanmaya geçilmelerini engelleyecek seri ve önemli kısıtlamalarla karşılaştı.
Ancak Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)'nin 9 Ağustos tarihli 6. Değerlendirme Raporu, iklim değişikliği vakasının daha önceki beklentileri çokça aştığını teyit etmesi şüpheleri ortadan kaldırdı. Raporda, bozulmanın şiddetini azaltmanın hala mümkün olduğu, ancak bir kısmı değiştirilemeyecek bir gerçek haline gelen etkilere uyum sağlamak için hızlandırıcı önlemler alınması gerektiği belirtildi. BM bünyesindeki bu kuruluşun daha önceki raporları, 2100 yılında denizlerdeki yükselmenin yarım metreyi geçmeyecek şekilde ortaya koyduğu tahminler, mevcut raporda yüzyılın sonundan önce bu yükselmenin iki metreye çıkacağı yönünde oldu. Mevcut planlarda köklü ve hızlı bir değişiklik yapılmadığı takdirde sıcaklık artışının -on yıllar değil- on yıl içinde bir buçuk dereceyi geçmesi bekleniyor. Rapora göre 2050 yılından önce istisnasız bütünüyle durdurmak üzere karbon emisyonlarının azaltılmasını hızlandırmanın ve Paris İklim Zirvesi’nin taahhütlerinin tavanını yükseltmenin yanı sıra bilimsel iş birliği ve finansman programlarının etkinleştirilmesi zorunlu hale geldi.
Bu bilimsel kuruluşun raporlarının önemli ve ciddi olduğu bilinmektedir. Çünkü onaylanması, tüm üye devletler arasında oybirliğinin sağlanmasını gerektirmektedir. Bundan dolayı son raporun yayınlanması, hükümetlerin bilimsel beklentileri en güçlü şekilde kabul ettiğini temsil ediyor ve artık ciddi çalışmaları reddetmeyi zorlaştırıyor.
AB Komisyonu'nun iklimden sorumlu üyesi Frans Timmermans, tedbirlerin zorluğunu kabul etti, ancak iklim değişikliğinin hızlanan yıkıcı etkilerine karşı “mücadele şansına sahip olmanın” tek yolu olduğunu söyledi. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin yankı uyandıran raporu yayınlanmadan önce bile doğa onun sözlerini teyit etti. Nitekim Avrupa planının ortaya konmasından iki gün önce Batı Avrupa’da bazı ülkeler eşi görülmemiş bir sel dalgasına maruz kaldı. Bu afetler, Almanya, Belçika ve Hollanda’da yüzlerce can kaybının yanı sıra milyarlarca hasara neden oldu. Bundan kısa bir süre sonra ise bir yangın dalgası Doğu Avrupa'dan Yunanistan'a kadar yayıldı, geniş orman alanlarını yok etti ve binlerce insanı evsiz bıraktı. Yangınlar ve seller her ne kadar doğada nadir görülen olaylar olmasalar da bilim insanları, bu hadiselerde iklim değişikliğinin etkilerinin dünyayı beklenenden daha hızlı ve daha güçlü vurduğuna dair kesin kanıtlar buldular.
Bu büyük gelişmeler, Avrupa planında yer alan ilgili radikal önlemlerin kabul çemberinin genişlemesine katkıda bulundu. Bu çerçevede, 2030 yılındaki karbon salınımının 1990 yılına kıyasla yüzde 55 oranında azaltmak ve 2050 yılında ise bunu sıfıra indirmek hedefleniyor. Tedbirler arasında uçak yakıtına yüksek vergiler getirilip hidrojen gibi daha temiz yakıtlara geçişin hızlandırılması, otomobil ve diğer karayolu araçlarından kaynaklanan maksimum karbon emisyonlarına katı kısıtlamalar getirilmesi ve hatta 2035'te benzinli ve dizel otomobillerin satışının durdurulmasına varıncaya kadar çeşitli önemler yer alıyor. Bu, tüm düşük karbonlu enerji kaynakları için vergi ve harçlardan muafiyet ile birlikte elektrikli ve hidrojenli motorlara tam geçiş anlamına geliyor. Bundan amaç, belirli bir yakıt türünün kullanımını engellemek değil, karbon emisyonlarını azaltmaktır. Bundan geriye karbonun temiz ve güvenli yollarla işlenmesi ve depolanmasına ilişkin teknolojilerinin geliştirilmesi, petrolün enerjinin önemli bir parçası olarak devam etmesi için gerçekçi bir seçenek olarak kalıyor.
Avrupa planında, genel olarak gaza dayanan ev ısıtmasından kaynaklanan emisyonların da azaltılmasına odaklanılmaktadır. Bundan dolayı planda, temiz kaynaklardan üretilen elektrikle çalışan ısı pompalarına geçiş, yeni binalarda ısı yalıtımı için tedbirleri sıkılaştırma, eski yapıların yeni koşullara uyum sağlaması ve daha verimli hale gelmesi için kısa sürede rehabilitasyonu desteklenmektedir. Bu hedeflere ulaşmak için plan, yenilenebilir ve temiz enerjilere hızlı geçişi finanse etmek için AB'nin gelecekteki bütçelerinin yüzde 30’unun iklim değişikliği ile ilgili konular için tahsis edilmesi çağrısında bulundu.
Almanya ve Belçika gibi en büyük zararların ve mağduriyetin yaşandığı ülkelerde, sıkı tedbirlerin kabul düzeyinin yüksek olması dikkat çekicidir. Hollanda, yükselen sularla mücadeledeki tarihi önlemlerinden dolayı daha az hasar ve can kaybı yaşadı. Bu nedenle sağ partiler, uluslararası raporun yayınlanmasının ardından çok maliyetli ve ekonomiye zararlı buldukları Avrupa planına itiraz ettiler.
Avrupa’nın iklim değişikliğinin etkilerine karşı koymak için ortaya koyduğu açık planlara ve ciddi siyasi tartışmalara karşın, son dönemlerde büyük orman yangınlarına maruz kalan Arap bölgesinde büyük bir zayıflık görüyoruz. Tepkiler taban tabana zıttır. Komplo teorisine kafayı takmış bazı yetkililer, tarafları suç işlemeye niyetli olmakla itham etti. Lübnan'da bazı kesimler, bunu kasıtlı bir mezhep savaşı olarak görme noktasına vardı. Öte yandan diğer yetkililer iklim değişikliği meselesini bahane ederek yaşanmış olan afetler karşısında kendilerini aklamaya çalıştılar. Bu, beklenen etkilere hazırlanma ve bunlarla başa çıkma sorumluluğundan kaçmak için iklimi bahane olarak kullanmanın bir örneğidir.
İklim değişikliğiyle mücadele paralel iki çizgide ilerlemektedir: Karbon emisyonlarını azaltarak bunun nedenlerine çözüm bulmak ve tamamen durdurulamayacak etkilere hazırlanmak. Çoğu her iki alanda da hala yetersiz olan Arap ülkeleri, durumlarına uygun ulusal ve bölgesel stratejiler geliştirmek için Avrupa planına dayanabilir, sürprizlerden korunabilir ve yeni bir dönemle başa çıkmaya hazırlanabilir.