Oslo sürecinin getirdiği yenilik, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) rejimi olarak adlandırılan Filistin siyasi rejiminin yapısındaki değişiklikti. Zira Filistinlilerin kendi oylarıyla seçtikleri bir parlamentosu oldu. Bu parlamento bir hükümet gibi hareket edecekti. Üyeleri parlamentonun dışından olursa hükümetin, meclisin güvenini kazanmadıkça herhangi bir meşruiyeti olmayacaktı. Ayrıca Filistinlilerin ilk kez parlamento tarafından onaylanan ve hükümet tarafından riayet edilen sürekli gözetim altında ve sürekli hesap verebilir durumda bir genel bütçesi oldu.
Teoride, Filistin hükümetinin doğrudan siyasi bir rolü yoktu. Nitekim bu rol FKÖ’ye bağlıydı. Ancak Arafat'ın FKÖ, hükümet ve otoriteye başkanlık etmesi misyonlarda bir entegrasyon durumu yarattı. Özellikle bu bağlamda, hükümet veya bazı üyeleri tarafından yerine getirilen siyasi görevler herkesin başkanı Yaser Arafat’ın atamalarından kaynaklanıyordu. FKÖ sadece amblemini kağıdın üzerine koymakla yetiniyordu.
Anlaşmanın getirdiği hükümet buydu. Filistin hükümetinin etkinliğinin gizli bir iple bağlı olduğu denklemini oluşturan, aynı zamanda müzakere sürecinin ilerleme kaydetmesi ya da durması veya çökmesiyle de bağlantılı olan siyasi durumdur.
Hükümetler müzakere yolunun etkin olduğu zamanlarda üç ana enerji kaynağıyla yüklenmiş olarak çalışıyorlardı: İlki Filistin kaynağı. Bu kaynak gerek küçük gerekse büyük kararlar konusunda sınır tanımayan Yaser Arafat’ın nüfuzu tarafından temsil ediliyor. İkincisi hükümeti siyasi projenin ilerleme kaydetmesinin bir garantisi olarak gören uluslararası destek. Üçüncüsü de İsrail’in hükümete verdiği desteğin boyutu. Zira İbrani devleti, İsrail hükümetinin uyabileceği veya tersine çevirebileceği anlaşma ve protokolleri kapsayan işgalci bir güç olarak Filistin'in tüm gücünü kontrol ediyordu.
Sadece Filistinlileri ilgilendiren iş performansının verimlilik düzeyi faktörünün yanı sıra bunlar, herhangi bir Filistin hükümetinin çalışması için de gerekli olan enerji kaynaklarıydı. Halen de öyleler. Nitekim yönetim tecrübesinin azlığı, sürekli sallantıda olan iç durumun etkisi ve iç kuvvetlerin nüfuz mücadelesi hükümetin durumunu ve performansını kötü bir şekilde etkileyen ekstra bir faktördü.
Şimdi… Ana kaynaklar hiç abartısız feci bir şekilde yanıldı. Nitekim Yaser Arafat sahneden kayboldu ve onun yokluğu Hamas Hareketi’nin nüfuz ve olası güç rekabeti sorununu çözmede aceleci davranmasına yol açtı. Aynı zamanda hükümetin aracına yakıt tedarik etmek için dünyanın sözde desteğini vermesine yardımcı olacak siyasi ufuk da kayboldu. Anlaşmalara göre Filistin hükümetinin bütçesinin ana kaynağı olan İsrail'e gelince; anlaşmaları çöpe attı ve Filistinlilere sahip oldukları hakları vermenin koşullarını siyasi gündeminin şartlarına bağladı. Filistin’in iç durumunun, hükümetlerin etkinliğini minimum seviyenin altına indirmeye katkısına ise henüz tatmin edici bir çözüm bulunmuş değil. ‘Ender görülen’ yönetim durumu, Gazze Şeridi’nde gayrimeşru ancak bir o kadar da etkili olan bir hükümetle amansız bir mücadele içerisinde olan Batı Şeria merkezli meşru ancak katı kısıtlamalarla eli kolu bağlanan meşru bir hükümetin varlığı ile devam ediyor. Bu durum, iki otoriteyi de Filistin halkının ihtiyaçlarına ve gereksinimlerine göre yapmaları gereken görevlerini yerine getiremedikleri bir acziyete sürükledi.
Gazze’deki fiili hükümet, insanların hayatlarının devamlı kötüleştiğini dile getirdiği ancak bu kötüleşmeyi durdurmaktan ve bu süreçten çıkılmasına yardımcı olacak araçları sağlamaktan aciz olduğunu sakladığı popüler ve mücadeleci bir programla kamufle oluyor. Böylece emrivaki, denkleme hakim olmaya devam ediyor. Bu da herkesi bu kötüleşmeyle kendi gündemine göre başa çıkmak zorunda bırakıyor.
Batı Şeria'da hükümet kendini uluslararası alanda tanınmış bir meşruiyetle kamufle ediyor. Kah İsrail’e karşı acziyetini, kah bazı bağışçıların cimriliğini dile getiriyor. Birden fazla düzeyde yönetimdeki başarısızlığını reddetmek için ardı ardına girişimlerde bulunuyor ve genelde uydurma gerekçelere sığınıyor.
Özetle, Filistin hükümeti, FKÖ’nün dağılmasından ve Gazze'nin gayri resmi olarak ayrılışından sonra bugüne kadar varlığını korumuş durumda. Ancak gerçek, Filistin durumu tarafından belirlenen dış yüzde saklı. Bu dış yüz devlet başkanının hükümeti, başka bir yerde Fetih hükümeti, Fetih hükümetinin kendisi tarafından tüm Filistinlilerin hükümeti, dünyada ise belirsiz bir alternatif lehine kaybolmaya başlayan itidalden geriye kalan hükümet olarak adlandırılıyor. ABD’liler için bu Hamas karşısında bir koruma ve güçlendirme projesi. Hamas için onu Kudüs kapılarını yumruklamaktan alıkoyan şey İsrail açısından sadece güvenlik koordinasyonunun gözetmeni sayılmasından.
Bu acıi gerçek, sosyal paylaşım sitelerinin müdavimlerinin eğlencelerinin favori malzemesi haline geldi. Bu müdavimler kah hükümet kuruyor kah onu değiştiriyor. Ancak hiçbir zaman bu hükümetin rolünü yerine getirebileceğine güvenmiyor.
TT
Filistin hükümetlerinin hikayesi
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة