Bülent Şahin Erdeğer
TT

Altındağ pogromundan ders çıkartılmadı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara'nın Altındağ ilçesinde 11 Ağustos'ta Emirhan Yalçın isimli gencin iki Suriyeli genç tarafından öldürülmesinin ardından başlayan olaylarla ilgili 61 kişi hakkında adli işlem başlattı.
Savcılık, sosyal medyada provokatif paylaşımlarda bulunan ve olaylar sırasında çevredeki ev ve iş yerlerine zarar verdiği tespit edilen 61 kişi hakkında adli işlem başlatıldığını duyurdu.
Bölgedeki kamera kayıtlarının incelemesi sonucunda mala zarar verme olaylarına karıştıkları tespit edilen 35, sosyal medya hesaplarından provokatif paylaşım yaptıkları tespit edilen 26 şüpheli hakkında adli işlem uygulandığı belirtildi.
Şüphelilerin ifadeleri doğrultusunda soruşturmanın genişletileceği öğrenildi.
Ankara’da olaylara müdahale eden bazı emniyet mensuplarıyla yaptığım görüşmelerde olayların çıkışı öncesinde belirli aşırı sağcı grupların sosyal medya üzerinden kışkırtma kampanyaları düzenlediği, bu kampanyalarda Suriyelilere saldırmanın vatan savunması olarak teşvik edildiği belirtildi.
İkinci husus ise Altındağ’da yaşanan parkta cinayet olayı tamamen adi bir vaka. Gençlerin sürtüşmesinin polis açısından Ankara’nın farklı bölgelerinde sıklıkla yaşandığı bunun özellikle etnik ya da göçmen kaynaklı olmadığı belirtildi.
Üçüncü husus ise Altındağ Mahallesi’nde Suriyelilerin kendi habitatlarını kurdukları dolayısıyla birbirlerinden alışveriş yaptıkları için işyerlerinin daha başarılı-kazançlı olduğu gerçeği. Ancak Türklere ait işyerlerinden sadece Türkler alışveriş yaptığından daha az kazanıyor. Bunun sebebi Suriyelilerin Türklerin işyerlerine alternatif olmaları değil. Maalesef böyle bir yanlış algı da özellikle yaygınlaştırılarak husumet arttırılıyor. Burada kazanç farkı ancak bu kültürel ayrışma ortadan kaldırılırsa azalabilir.
Dördüncü husus kışkırtılan Türk kesimin içinde pek çok sabıkalı, torbacı ve hırsızın yer alması. Böylece bu ortamdan istifade edenler hırsızlık, yağma gibi suçlar için kendilerine alan açmışlar.
Beşinci husus şu ki polis şiddet uygulayarak olayları bastırıp saldırganları dağıtabilecekken Merkezden gelen talimatla daha yumuşak davrandığı. Bunun sebebini ise muhalefetin Türk polisini Türk gençlerine kırdırdılar demesinler diye böyle yapıldı şeklinde açıklanıyor.
Altıncı husus o ki maalesef İçişleri Bakanlığı’nın Ankara özelinde ve ülke genelinde bu olaylar sonrası aldıüı kararlar saldırıya uğrayanları korumak yerine saldırganları cesaretlendiren bir mahiyet içeriyor. Saldırgan zenofobik kesimler “Demek ki ufak bir karışıklık çıkartırsak devlet bu göçmenleri buradan kovacak” mesajını alıyorlar. Oysa yapılması gereken sosyal uyum – entegrasyon projelerine odaklanmaktır.