Nedim Kuteyş
Lübnanlı gazeteci
TT

Fas halkı İhvan’ı neden devirdi?

Siyasal İslamcı akımların moralini yeniden yükselten bir olay olarak Taliban'ın Kabil'de iktidarı ele geçirmesiyle sarhoş olanlar, Fas'ta Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) ses getiren yenilgisiyle tokadı yediler.
Taliban'ın bazı medya söylemleri ve siyasi hoşnutsuzlukların ötesinde siyasi ve örgütsel bir ilham verme yeteneği konusunda şüpheciydim ve hala da öyleyim. Bahsi geçen medya söylemlerini, Mısır İhvanı’nın kalıntılarının medyasında gördük.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kahire başta olmak üzere bir dizi Arap başkenti arasındaki siyasi mutabakatın ardından Türkiye henüz bu medyayı tümüyle tasfiye etmemişken dillendiriliyor bu söylemler.
Afganistan'daki Taliban ile tüm tanık olunan başarılarıyla Mısır'daki yönetim arasında umutsuzca karşılaştırma yapmaya başlayan bu hoşnutsuzluk dışında, Taliban'ın, İslam ve şeriat koşullarına ve kurallarına uygun gördüğü siyasi yönetimi uygulamak için Afganistan üzerindeki kontrolünü sıkılaştırmaktan daha fazlasını yapma yeteneğine veya arzusuna sahip olmasını beklemiyorum.
İslamcılığın asıl gerçekliği, Tunus'tan sonra Fas'ta, AKP’nin en sıkı muhaliflerinin bile hayal edemeyecekleri şekilde çöküşüne tanık olan genel seçimlerde yaşananlardır. Partinin şu anki Genel Sekreteri ve seçimlere giden hükümetin Başbakanı Sadeddin el-Osmani’nin kendi seçim bölgesinde dahi seçilmeyip parlamentodaki koltuğunu kaybetmesi, yenilen ekibin sahtecilik, rüşvet ve öne sürdüğü diğer iddialara verilebilecek tepkilerin çoğunu özetliyor.
Aslında, AKP, Fas'ı 10 yıl boyunca halk için çok bir fayda üretmeden yönettikten sonra, sert bir şekilde ve yoğun bir karşı oylama ile cezalandırıldı. AKP, kendisini genel ulusal düzeydeki pratik başarıdan uzaklaştıran iki siyasi mücadele düzeyinde boğuldu.
Birinci düzey, partinin eski genel sekreteri ve Osmani'den önce başbakan olan Abdulilâh Benkirane arasındaki liderlik mücadelesidir.
Böylece parti, Fas'taki siyasi sürecin çoğu alanında ve parlamentoda yasaların yönetimi ve oylanmasında pratikte iki partiye ayrıldı.
Diğer düzeye gelince, O da İslami hareket içinde Arap Baharı kuşağı ile seksenli ve doksanlı kuşaklar arasındaki kuşak mücadelesidir.
Tunus'ta İslami Arap Baharı kuşağı ile Raşid Gannuşi tarafından temsil edilen eski muhafız kuşak arasında tanık olduğumuz şey de buydu.
Faslılar, sözlere veya ideolojik, otoriter ve çıkarcı çatışmalara değil, başarıya oy verdiler.
Osmani hükümeti bir koalisyon hükümeti olmasına rağmen, hükümet ortaklarının etkileyici başarılar elde etmeleri ve bunun sonucunda Tarım Bakanı Aziz Ahnuş’un Fas’ın bir sonraki hükümetini kurmakla görevlendirilmesi, bu gerçeği görmek için yeterli.
Milli Bağımsızlar Birliği Partisi (RNI) lideri Ahnuş’un başarı birikimi arasında Fas tarım sektörünü geliştirmeyi ve modernize etmeyi amaçlayan 2008 Yeşil Fas projesinde önemli aşamalar kaydetmek yer alıyor. Bu sayede, 10 yıl içinde tarım sektörünün Fas GSYİH’sına katkısı iki katına çıktı, Fas tarımsal ihracatı yüzde 117 oranında arttı, bunların yanı sıra sektör yüz binlerce kişiye istihdam sağladı.
Benkirane’nin ikinci hükümetinde bakan olmasına rağmen Hafiz el-Alemi’nin ismi de muhtemel başbakan adayı olarak öne çıkmıştı. Ahnuş gibi Alemi de Sanayi, Ticaret, Yatırım ve Dijital Ekonomi Bakanlığı görevini üstlendi ve adını özellikle otomotiv sanayi sektörünün (montaj ve yeniden ihracatta) yaşadığı gelişimle bağdaştırmayı başardı. Fas otomotiv sektörünün ihracat rakamları 2019-2020 yıllarında yaklaşık 8 milyar dolara ulaştı ve ihracatçı sektörler arasında ülke birincisi oldu.
Bunun için yaklaşık 80 ülke ve 186'dan fazla limana bağlı olan, kapasitesini yıllık 9 milyon konteynere çıkarmaya çalışan (bu da onu Akdeniz'in en büyük limanı yapıyor) Tanca Akdeniz Limanı’ndan yararlanıldı.
Kral 6’ncı Muhammed'in dikkatli ve kararlı liderliği altında, başarı ve ekonomik modernizasyonun peşine takılan kültüre karşılık, AKP ideolojik ataletinden dolayı siyasi zorluklara uyum sağlamakta büyük sıkıntılar yaşıyordu. Yaşanan bazı siyasi duraklar da parti içi bölünmeyi büyütüp eksenler arasındaki mücadeleyi perçinlediler.
Bu dosyalardan 3 tanesi en önemlileri;
Kenevir ekiminin yasallaştırılmasına ilişkin oylama.
Bilim eğitiminin Fransızca olması veya İslamcı ideologların deyimiyle “eğitimin Fransızlaştırılması” ile ilgili oylama.
İsrail ile barış anlaşması.
Kenevir ekiminin yasallaştırılmasını, tarım sektörünün ihracat oranlarını artırmak ve ilaç endüstrisini geliştirmek için kenevirden faydalanmayı öngören yasaya ilişkin oylama, Osmani ve Benkirane arasında şiddetli bir siyasi çatışmaya yol açtı.
Öyle ki Benkirane AKP üyeliğini askıya alma tehdidinde dahi bulundu. İkisi arasındaki tüm çatışmalar gibi bu da, aralarındaki iktidar ve nüfuz mücadelesiyle ideolojinin birbirine karıştığı bir çatışmaydı.
Bu yasadan önce de eğitimde Fransızcanın kullanılmasıyla ilgili yasa, Benkirane'nin ustalaştığı gerilim ve popülist abartı duraklarından birini oluşturmuştu. Benkirane’ye göre “Eski sömürgeci gücün dilini eğitime yeniden dahil etmek, parti ilkelerine ihanettir”.
Bu çatışmanın sonucu, Faslıların parti içinde Benkirane tarafından kontrol edilen ve ideolojik-dinamik olarak adlandırılan çizgi ile Osmani'nin önderlik ettiği pragmatik gerçekçi akım arasındaki çatışmalarla ilgilenmediğini gösteriyor. Ne Osmani partisini korumayı başardı ne de Benkirane şu ana kadar parti liderliğini geri almayı ve tabanını yönlendirerek kendisine bağlı olanların başarılı olmalarını sağlamayı başardı.
Bu, sokağın ruh halini yanlış okumanın ve ekonominin, iş fırsatlarının ve eğitimin ön saflarında yer aldığı günlük kaygılarından kopukluğun bir başka kanıtı.
Benkirane ve Osmani tek bir konuda – ki o da İsrail ile imzalanan barış anlaşmasıydı- aynı pozisyonda birleştiklerinde ise, anlaşmayı destekleyici pozisyonları sebebiyle parti ile “oy deposu” arasında bir ayrılığa neden oldular. Burada elbette AKP’nin stratejik lokomotifi addedilen Tevhid ve Islah Hareketi’nden bahsediyoruz. Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı Ahmed er-Raysuni’nin temsil ettiği radikal İhvancı bir eğilime sahip Hareket, seçimlere katılmaktan kaçındı ve seçim süreçlerine benzeri görülmemiş bir şekilde soğuk kaldı.
Güç mücadelesi, kuşak çatışması, iç ve dış dosyalarda ideolojik saflık konusundaki kafa karışıklığının ölümcül bileşimi, AKP’yi seçim giyotiniyle infaz etti. Diğer deneyimler ise AKP’nin aksine, Fas gençliğinin endişelerine daha yakındı. Arap Baharı'nı takip eden 10 yılın yüklerinden ve hesaplarından kurtulmuş modern ekonomik başarıya daha fazla odaklanmıştı.
Fas'taki son seçimler, bu ülkenin son 10 yılda elde edilen başarıları geliştirmesi, kaotik halk hareketleri veya İslamcı şantaj fobisinden kurtulması, Fas'ın hak ettiği konuma doğru ilerlemesi için bir fırsattır.