Robert Ford
ABD'nin Eski Şam Büyükelçisi
TT

ABD'deki iç terörizm konusunda endişelenmeliyiz

ABD'nin, özellikle Ortadoğu'daki zayıflığının nedeni bölgede askeri güç kullanmaktaki isteksizliğidir. Afganistan'daki savaş birçok açıdan başarısız bir misyon olmasına rağmen Amerikalıların Ortadoğu'da askeri güç kullanma konusunda çok az istekli olmalarının nedeni kısmen "teröre karşı savaşta" elde ettiği başarıdan kaynaklanıyor.
Tespitimin bazı okuyucuları şaşırtacağını biliyorum. Ancak son 20 yılda ABD’nin içinde yeni bir yabancı terör saldırısı dalgası yaşamadığını ve bunun başlı başına bir başarı olduğunu hatırlamak önemli. ABD’de 11 Eylül'den bu yana, el-Kaide’nin direktifiyle tek bir terörist saldırı gerçekleşti (Aralık 2019'da Florida, Pensacola'daki Deniz Üssü'ne yapılan saldırıda 3 Amerikalı öldürüldü ve FBI'a göre saldırı emri el-Kaide’den gelmişti). ABD içinde herhangi bir bir büyük terör saldırısı olmamasından dolayı kamuoyu terörizm konusunda daha az endişe duyar hale geldi. Eylül 2021'in başlarında Gallup Şirketi tarafından yapılan bir ankete göre Amerikalıların, Eylül 2001'deki yüzde 58'e varan orana kıyasla yalnızca yüzde 36'sı potansiyel bir terör saldırısının kurbanı olmaktan endişe duyuyor. Chicago Dış İlişkiler Konseyi'nin Şubat 2021'de yaptığı bir anket ise Demokratların yalnızca yüzde 10'unun ve Cumhuriyetçilerin de yüzde 15'inin yabancı terör örgütlerinin ABD güvenliğine yönelik en büyük tehdit olduğuna inandığını ortaya koydu. Ankete katılanlar ağırlıklı olarak Çin, Rusya veya koronavirüs pandemisinin oluşturduğu tehditlere atıfta bulundular.
Burada itiraf etmeliyim ki Amerikan medyası teröre karşı savaşın ortasında, Afganistan, Irak, Suriye ve diğer ülkelerde öldürdüğümüz on binlerce sivil hakkında çok az şey söyledi.
Ancak Amerikalılar dış dünyayı umursamıyorlar ve 20 yıl öncesine kıyasla bugün, büyük çaplı yeni bir yabancı terörist saldırıdan daha az endişe duyuyorlar. Buna karşılık, özellikle aşırı sağcılardan kaynaklanan yerel terörizm konusunda daha çok endişeliler. Washington'daki New American Research Institute (Yeni Amerikan Araştırma Enstitüsü) tarafından geçen hafta yayınlanan bir raporda, 11 Eylül'den bu yana "cihatçı" amaçlara sahip olduklarını iddia eden yerel teröristlerin saldırılarında 107 Amerikan vatandaşının öldüğü belirtildi. Tek bir istisna dışında, katillerin tümü ABD vatandaşıydı veya yeşil karta sahipti. Ayrıca ülke dışından gelen direktiflerle hareket etmemişlerdi. Bu arada 11 Eylül saldırılarından sonra aşırı sağcılar, özellikle de beyazların üstünlüğüne inanan milisler ABD içinde 114 kişiyi öldürdüler. Biden’ın İç Güvenlik Bakanı geçen mart ayındaki açıklamasında ABD için en büyük terör tehdidinin içerideki aşırılık olduğunu söyledi. Washington'daki Capitol'e (Kongre binası) 6 Ocak 2021'de yapılan saldırı, dikkatleri bir kez daha Texas, Pensilvanya ve diğer eyaletlerde düzenledikleri saldırılarda onlarca kişiyi öldüren aşırı sağcıların üzerlerine çekti. Biden yönetimi geçen baharda Afganistan'dan çekilmeye hazırlanırken aynı zamanda ülke içinde aşırılık yanlılarıyla mücadele için de yeni bir strateji uygulamaya başlamıştı. Haziran ayında ABD Başsavcısı, Adalet Bakanlığı'nın 6 Ocak saldırısı kapsamında 480 kişiyi tutukladığını ve mahkemelerde yüzlerce ceza davasını takip ettiğini duyurdu. Ülke yargısının en üst düzey yetkilisi olan Başsavcı, ABD hükümetinin uluslararası terör suçlarını unutamadığı gibi iç teröre de aynı enerji ve kararlılıkla yanıt vermesi gerektiğini söyledi.
Bu zor bir görev. Çünkü ABD büyük ölçüde bölünmüş durumda. Chicago Dış İlişkiler Konseyi’nin Şubat 2021'deki anketine göre Demokratların yüzde 47'si ülkedeki en büyük tehdit olarak yerel aşırıcılığı görüyor. Ancak Cumhuriyetçilerin sadece yüzde 3'ü aynı görüşte. Washington'da Cumhuriyetçi Parti, 6 Ocak saldırıları hakkında soruşturma açılmasına karşı çıkıyor ve birçok Cumhuriyetçi lider saldırganları terörist, hatta aşırılıkçı olarak etiketlemeye karşı çıkıyor. ABD’de politikacılar ve halk, 11 Eylül Saldırıları’ndan sonra yabancı terör örgütlerine karşı mücadele için özgürlüklere getirilen kısıtlamaları kabul etmişlerdi. Daha sonra federal hükümetin vatandaşları gizlice izleme yetkisi büyük ölçüde genişletildi. Bu izleme, bazı terörist saldırıları engelledi ancak bu yetki, özellikle de Amerikalı muhafazakarlar arasında insanların hükümete olan güvenini azalttı. Pew Araştırma Merkezi’nin bir kamuoyu yoklaması, Amerikalıların yüzde 60'ının 11 Eylül'den sonra hükümetlerine güvendiğini ancak Nisan 2021 itibariyle bu oranın yüzde 25'e gerilediğini gösterdi. Halkın hükümete olan güveninde bir gerileme varsa bu nedenle Amerikan aşırılık yanlılarına karşı güçlü bir tepkiyi harekete geçirmek ve sempatizan kazanma çabalarını azaltmak zor olacaktır. Eski ABD Başkanı Bush geçen cumartesi günü, yerel aşırılık yanlılarının 11 Eylül el-Kaide saldırganlarıyla aynı kültürden olmadıklarını ama "aynı kötü niyetli ruhun çocukları" olduğunu söyledi ve ulusal birlik çağrısında bulundu. Bush’un bu açıklamalarına Demokrat kanattan övgü geldi. Ancak şu an seçim kampanyaları yürüten eski Başkan Trump'ın destekçilerinin çoğu, Bush'un açıklamalarına karşı çıktılar. Washington polisi, 6 Ocak saldırısı kapsamında yargılananlara destek vermek için başkentte 18 Eylül'de yapılacak gösteri öncesinde Capitol binasını yeniden tel örgülerle çevreliyor.