Zuheyr el-Harisi
TT

Ortadoğu’nun hikayesi

Beyaz Saray’ın eski danışmanlarından olan kıdemli diplomat Dennis Ross, Suudi Arabistan'da meydana gelen sosyal, kültürel ve ekonomik değişimlere dair sorulan bir soruya, “Bölgedeki çatışmalar olmasaydı Suudi Arabistan'da yaşananlar Ortadoğu'nun hikayesi olurdu” diyerek yanıt verdi. ABD’li büyükelçi bu sözünde haklıydı. Ben, buna şunu da ekliyorum: “Bugünlerde ulusal bayramını ve kuruluşunun 91’inci yıl dönümünü kutlayan Suudi Arabistan'ın hikâyesi, bizatihi kendi insanının hikâyesidir.”
Kültürel ve sosyal dönüşümlerin kolay olmamasının önemli unsurlarından biri de zamandır. Nitekim bu tür dönüşümlerin etkilerinin açığa çıkması zaman alır. Bununla birlikte insanın doğası gereği yavaş olan toplumsal dönüşüm dönemlerini kısaltan ve işleri hızlandıran kararlı siyasi hamlelerle bölgemizdeki, kültürümüzdeki ve toplumlarımızdaki dönüşüm hızlanabilir.
Bu, olup biteni anlamada, kabul etmede ve sindirmede sosyal farklılıklar olmadığı anlamına gelmez ki, bu doğal bir durumdur ve işin tabiatı gereği taşıdığı zorluklardan ötürü özellikle başlangıçlarda bu türden farklılıkların olması normaldir. Çünkü bazıları yenilikten korkar ve değişime meyilli değildirler. Ancak yıllar önce yayınlanan anketler, sonunda uygulanacak olanın çoğunluk kararı olduğunu göstermekte ve Veliaht Prens'in önderlik ettiği kararlar ve değişiklikleri Suudi toplumunun çoğunluğunun desteklediğini kanıtlamaktadır.
Suudi Arabistan’daki iç gelişmeleri takip eden biri, hayatın her alanında aktif bir hareketin ve radikal bir dönüşümün olduğunu görür. Hepsinden önemlisi, Suudi halkı geleneksel tartışmalı konuları artık aşmış ve engelleri geride bırakmıştır. Bu genel bir olgunluk, dönüşümü sindirme ve rasyonellik anlamına gelir. Gözlemci, Suudi Arabistan'da son dört yılda yaşananların incelenmeye ve üzerinde düşünülmeye değer bir şey olduğuna kanaat getirir. Bu çağın gerektirdiği toplumsal bir olgudur ve toplumsal bağlamda daha iyi bir aşamaya geçebilmenin ön koşuludur. Ayrıca Suudi toplumu meleksi bir toplum olmadığından kendi kendiyle yüzleşmek zorundaydı ve bundan ötürü tecrübe birikimi ve modelinde kendine has olması kaçınılmazdır.
Liderlik zor kararlar almayabilir veya her şey yolundaymış gibi davranabilirdi. Ancak liderliğin en temel önceliği, ülkesinin çıkarları ve nesillerinin geleceğidir. Kapalılık ve dar görüşlülükle suçlanan bir ülke, bugün bölge ülkelerine ve Arap dünyasına siyasi, ekonomik, eğitim, yatırım ve dijital alanlarda öncülük ediyor. Ayrıca dini söylemini yeniliyor, sosyal açılımı rehber ediniyor ve eğitim müfredatında niteliksel değişimler yapıyor. Değişim ve yeni bir aşamaya geçme kararı stratejik bir karardır. Suudi Arabistan'da bir ay geçmiyor ki insanların ve devletin çıkarına olan yeni bir şey ortaya konmasın. Çeşitli alanlardaki kararlar, yönetmelikler, kanunlar ve mevzuatlar, kimliğine bağlı kalan ve insan kaynakları, bileşenleri ve yetenekleriyle başkalarıyla rekabet eden modern bir sivil devletin vücut bulduğunu gösteriyor.
Normal bir hayat yaşamanın yanı sıra her türlü eğlenceyi, sporu ve sanatı burada icra etmek -yurt dışına gitmek yerine- Suudilerin ve sakinlerinin hakkıdır. Diğerleri gibi onlar da daha iyi bir yaşam arıyorlar. Arzuların bir sınırı yoktur ve amaç modern bir sivil devlettir. Böyle bir şey geçmiş yıllarda bir hayalden ibaretti. Bugün Krallık, Körfez'deki halkımızı, Arapları ve yabancı turistleri açık yüreklilikle ve samimi bir şekilde karşılamaktadır. Suudi Arabistan'ın kültürel, toplumsal ve mezhepsel rengi, geniş coğrafyası, devasa mirası, değerleri ve sosyal sözleşmenin doğası gibi unsurlar, “Vizyon 2030” aracılığıyla ulusun yararına kullanmak için liderliğin ihtiyaç duyduğu önemli faktörledir.
Merhum Kral Abdülaziz ve yanındakilerin dikkat çekici bir üniter proje inşa etmelerinin üzerinden 91 yıl geçti. Bu, G20 içerisinde geçen yıllarda konumunu daha da pekiştiren ve gerek uluslararası haritadaki konumunu gerek küresel siyasi ve ekonomik kararların şekillenmesindeki rolünü göz ardı edilemeyecek şekilde ortaya koyan benzersiz bir Arap hikayesi ve deneyimidir.
Birkaç gün önceki NEOM toplantıları, Suudi Arabistan'da tasarım ve inşaat sektöründen 150 uluslararası ve yerel firmanın katılımıyla tamamlandı. NEOM projesi, gelir kaynaklarının çeşitlendirilmesi açısından Suudi Krallığı’nın 2030 Vizyonu'nun gerçekleştirilmesini desteklemek için toplum olarak gerçekten ne istediğimizi gösteren bir mesajdır. Bu, birlikte yaşama, yenilik yapma ve yeni bir uygarlığın oluşumuna katkıda bulunma yeteneğimizi yansıtır.
Suudilerin ülkelerinin ulusal gününü kutlaması, ülkelerinin geçirdiği dönüşümlerden duydukları sevinci yansıtıyor. Bu daha önceleri bir hayalden ibaretti ve çoğu iyimserin hayaline hayatlarında bu reformların yapılacağı gelmezdi. Suudi Arabistan’ın rehberi olan denklem cesur bir vizyon, ciddi irade ve görkemli projelerdir.