Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Allah’ın yardım etmesi meselesi

Zaman zaman öğrencilerimizden ve bazı kardeşlerimizden “… İnanıp güvenenlere yardım, boynumuza borçtur.”[1] ayetiyle ilgili şöyle bir soru gelmektedir. Madem inanıp güvenenlere veya mü’minlere yardım etmek Allah Teâlâ tarafından bir söz ve adeta bir borç olarak ifade edilmektedir o halde dünyanın birçok yerinde müslüman olduğunu söyleyen insanlar neden sıkıntı ve eziyet çekmekte hatta öldürülmektedirler? Bu işte bir anormallik yok mudur? İlk bakışta doğru ve hatta haklı bir soru gibi görünse de soruda kime yardımın vaadedildiğine iyi dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Zira bu inceliğe dikkat edilmediği takdirde haşa Allah Teâlâ blöf yapmış ,sözünde durmamış gibi algılanır.
Söz konusu ayette vaadedilen yardım bir sonuçtur. Bu sonucun gerçekleşebilmesi birtakım şartlara ve sebeplere bağlıdır. Bunlar gerçekleşmeden istenilen sonucu elde etme imkânı yoktur. Mesela tarlasına buğday tohumu ekmeyen kişinin hasat zamanı tarlasından buğday başaklarını hasat etmesi mümkün değildir. Olsa olsa birtakım yabani otları hasat edebilir. İşte Allah Teâlâ’nın kullarına yapmış olduğu vaatlerin gerçekleşmesi de bazı sebeplere, şartlara ve bedellere bağlıdır. Allah’ın inananlara yardım etmesi de böyledir.
Allah’ın vaadetmiş olduğu yardımın gerçekleşmesi için şu ön şartların gerçekleşmesinin gerekliliği bilinmelidir.
Allah dilediğine yardım eder,[2] dilediğini de yardımıyla destekleyip muzaffer kılar.[3]  Yani Allah kime nasıl, ne zaman yardım edip zafere ulaştıracağını bilir. Bu konuda O’nun mutlak iradesini sınırlayabilecek bir güç yoktur.
İman edenler Allah’a yardım ederse, Allah da onlara yardım eder; ayaklarını sabit kılar.[4] Yani yardımı hak ettirecek çaba ve cehd ortaya konulursa yardım edilir ve doğru yol gösterilip hidayete erdirilir.[5]
Allah’ın yardımının gelmesi için karşılaşılan sıkıntılara tahammül ve sabır gösterilmesi gereklidir.[6]
İfade edilen bu hususlar dikkate alınmadan Allah’ın yardımı neden gelmiyor? Allah neden inananlara yardım etmiyor? gibi sorular sormak doğru bir sonuca ulaştırmayacaktır. Zira Allah’ın yardımına mani olan haller ve eylemler vardır. Bugün inandığını iddia edenler, “İnandığımız halde Allah bize yardım etmiyor, bizi zafere ulaştırmıyor.” diyorlarsa aşağıda zikredeceğimiz şu hususların kendilerinde olup olmadığını veya bunların gereğini ne kadar yerine getirdiklerini kendilerine sormak zorundadırlar. Çünkü ifade edilecek bu hususlar Allah’ın yardımını geciktiren veya gelmesine engel olan hallerdir.

Zayıflara sahip çıkmayıp onları kovmak:
Mü’minler yeryüzündeki mazlum ve zayıflara sahip çıktıkları oranda Allah’ın yardımına layık olacaklardır. Zira temel ilke şudur: “Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki gökyüzündeki(ler) de size merhamet etsin.”[7] Nitekim kavmi Hz. Nuh’tan  yanında bulunan zayıf ve mazlumları uzaklaştırmasını talep ettiğinde onlara şunu söylemişti; "Ey kavmim! Eğer ben onları kovarsam, beni Allah'tan kim koruyabilir? Hiç düşünmüyor musunuz?" (Hud 11/30) Yani artık Allah’tan bana ne bir yardım gelir ne de O’nun azabına karşı bana yardım edebilecek kimse olur.

Allah’a isyan etmek
Dilleriyle ifade etmeseler de -Allah korusun- inandığını söyleyen insanların birçoğu yaşantılarıyla vahyin emirlerine karşı asi davranmaktadırlar. Örneğin faiz haram olmasına rağmen halkı müslüman olan birçok yönetim faizi normal görmekte ve ekonomilerini buna göre ayarlamaktadırlar. Bu örnekleri arttırmak elbette mümkündür. Allah’ın emirlerine karşı gelindiği ve o emirlerin uygulanmadığı bir topluma Allah’ın yardımı nasıl gelecektir? Bakın Hz. Salih kavmine ne diyor?
"Ey kavmim! Söyleyin bakayım, eğer ben Rabbim tarafından apaçık bir delil üzerinde isem ve bana tarafından bir rahmet vermişse ona karşı geldiğim takdirde beni Allah’tan kim koruyabilir? Demek ki zarara uğratmaktan başka bana katkınız olmaz." (Hud 11/63)

Vahye karşı büyüklenmek
Bugün kısas uygulanır mı, hırsıza, zina edene, iffetli kadınlara zina iftirası atana vahiyle belirlenen yaptırımlar uygulanır mı? diyen kişi vahye karşı büyüklenmiş değil de nedir? Allah’ın belirlemiş olduğu bu hadlere teslimiyet göstermeyip de kendi heva ve arzularına göre alternatif oluşturmaya çalışanların şu ayetlerde kınananlardan farkı nedir ki? “Boşuna feryat edip durmayın bugün. Zira bizden yardım görmeyeceksiniz. Çünkü âyetlerim size okunurdu da siz buna karşı büyüklük taslayarak arkanızı döner geceleyin toplanıp hezeyanlar savururdunuz.” (Mü’minun 23/64,65)

Zulüm
Allah’ın emirlerini dikkate almayarak kendilerine ve çevrelerine zulmedenlere Allah’ın yardımı nasıl gelir? Allah eşine, çocuğuna, komşusuna, emri altında bulunanlara zulmeden birey ve toplumlara yardım etmez. “Çünkü başkaları için her ne harcarsanız ve neyi [harcamak için] adarsanız, Allah onu mutlaka bilir. Ve [hayırda bulunmayı engelleyerek] zulüm işleyenler, kendilerine yardım edecek kimse bulamazlar.” (Bakara 2/270)
Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki eğer Allah’ın yardım ve desteğinin bize gelmesini istiyorsak öncelikle bunu hak edip etmediğimizi kendimize sormak durumundayız. Müslümanların yapıp ettiklerinin, kendilerine söz verilen yardımın gelmemesinde veya gecikmesindeki payını unutmamak gerekir. Ve ardından halimizi Rabbime arz edip helakin gerçekleşmemesi için şunu diyeceğiz;
“İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından (ve yapmaları gerektiği halde yapmadıklarından) dolayı bizi helak mi edeceksin?...”[8]

[1] Rum 30/47
[2] Rum 30/5
[3] Al-i İmran 3/13
[4] Muhammed 47/7
[5] Ankebut 29/69
[6] En’am 6/24; Yusuf 12/110
[7] Ebû Dâvûd, Edeb, 58; Tirmizî, Birr, 16
[8] A’raf 7/155