Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Kadının ailesinden bir şahit tanıktık etti…

Sosyal medya şirketlerinin gücünün hayatımıza ne derece nüfuz ettiği ve kimi zaman bağımlılığa varacak şekilde bizi alıştırdığı konusunda şüphe yok. Bu şirketler topladıkları kişisel bilgilerle bizim hakkımızda yakın arkadaşlarımız ve tanıdıklarımızdan daha çok şey biliyor. Hayatımızın ayrıntıları, davranışlarımız, ruh hallerimiz ve sırlarımız hakkında pek çok şey içeren bu bilgiler, bu şirketlerin gücünün ve kârlarının kaynağıdır. Peki bu durum bizi korkutmalı mı?
ABD'li Senatör Marsha Blackburn, Facebook’un ve ona bağlı diğer platformların 1,5 milyar kullanıcının bilgilerini bir siber korsanlık sitesine sattığını söylediğinde, sözleri pek çok kişiye ürkütücü geldi. Facebook bu iddiaları araştırdığını söyledi, ancak diğerleri konuyla ilgili şüpheli bir tutum sergiledi ve bu sitelerin birinde geçen ayın sonlarında yayınlanan sözlerin doğruluğunun henüz kanıtlanmadığını ifade etti. Yani bu tür bir hadisenin yaşanıp yaşanmadığına ilişkin kesin bir açıklama yapılmadı.
Her halükârda, bu tür platformların kullanıcılarının, bazı büyük teknoloji şirketlerine ve hatta bankalara kayıtlı olanların verilerinin ve kişisel bilgilerinin çalınması artık yeni bir şey değil. Böyle bir hadise her yaşandığında birtakım korkuları da beraberinde getiriyor. Sorun şu ki insanlar, Facebook gibi şirketlerin kendileri hakkında ne kadar kişisel bilgiler topladığını bilmiyorlar ve bu şirketlerin kâr elde etmek için bu bilgileri nasıl kullanacağı üzerinde hiçbir kontrolleri yok.
Tek korkutucu şey bu da değil. Eski bir Facebook çalışanı olan ve bazı uygulamaları protesto etmek için istifa ederek yanına aldığı belgeleri The Wall Street Journal'a ve Kongre'ye sunan Frances Haugen, önceki gün ABD Kongresi'nde yankı uyandıran sözler sarf etti. Bayan Haugen, eski şirketini insanlardan, ABD hükümetinden, hissedarlardan ve dünyanın her bir yanındaki hükümetlerden hayati bilgileri saklamakla suçladı ve şirketi ‘kâr elde etmeyi çocuklar başta olmak üzere kullanıcıların güvenliğine öncelemekle’ itham etti. Haugen, Facebook, WhatsApp, Instagram ve Messenger'ın yaklaşık yedi saat süren alışılmadık bir kesintiyle karşı karşıya kalmasının üzerinden bir gün geçmeden Senato Ticaret Komitesi'nin Tüketici Koruma Alt Komitesi üyelerinin önünde ifade verdi.
Ancak yaklaşık 6 milyar dolara mal olan kesinti, şirketin en büyük sorunu değildi. Asıl sorun, Haugen’ın istifa ederken yanına aldığı belgelerle sözlerini desteklemesiydi. Wall Street Journal'ın Haugen'den aldığı belgelere dayanan bir yazı dizisi yayıma başladığı geçen aydan bu yana sorunlar birikti. Gazetenin yayınladığı belgelerin yanı sıra Haugen'ın Kongre'ye verdiği ifade ve televizyon röportajları, şirketin bazı ürünlerinin çocukların ruh sağlığına zararlı olduğunu bildiğini gösterdi. Çünkü bağımlılık, bu platformların çalışma modelinin doğasında var olan olgulardan biri haline geldi. Pek çok uzman, bunların olumsuz psikolojik etkileri konusunda uyardı ve bu platformlarda yayınlananlardan etkilenen çocuklara ilişkin endişelerini dile getirdi. Bunlar, bize doğrudan yansıyan devasa yanıltıcı bilgiler yığını göz önünde bulundurulduğu zaman yetişkinler için bile geçerli olan korkulardır.
Bazı yetkililer, reşit olmayan çocukların istismar ve her türlü zararlı etkilerden korunması için Facebook hesabı açma yaşının artırılması çağrısında bulunuyor. Şu anda, hemen hemen tüm sosyal medya siteleri (Facebook, Instagram, Snapchat, Twitter, Skype vb.) kullanıcılar için en az 13 yaşında olmayı şart olarak koyuyor. Aynı durum, Facebook’un Avrupa'da bu şartı değiştirmiş olmasına rağmen (burada kayıt için gerekli yaş 16’dır) “WhatsApp” için de geçerlidir. YouTube’ye gelince, video izlemek için herhangi bir yaş sınırı olmasa bile kullanıcının video yayınlayabilmesi, içerik paylaşabilmesi ve yorum yapabilmesi için en az 13 yaşında olması gerekmektedir.
Çoğu sosyal medya sitesinin ‘en az 13 yaş’ sınırını getirmesinin sebebi, Çocukların Çevrimiçi Gizliliğini Koruma Yasası'nın (COPPA), online hizmetleri (sosyal medya hizmetleri dahil) işleten hiçbir kuruluşun veya kişinin, ebeveyn izni olmadan 13 yaşın altındakilerin kişisel bilgilerini toplamasına izin vermiyor olmasıdır. Ancak, sosyal medya platformlarında dolaşımda olan pek çok şey göz önüne alındığı zaman uzmanlar, bunun için 13 yaşın uygun olmadığını düşünüyor ve yaş sınırının 16'ya çıkarılması çağrısında bulunuyorlar. Şirketler bu çağrılara kullanıcıların yaşları hakkında yanlış bilgiler verme sorunuyla yanıt veriyorlar. Çünkü çocuklar bu platformlara kaydolmak ve hesap açabilmek için gerçek yaşları hakkında yalan söylüyorlar. Uzmanlar ve araştırmacılar, kullanıcıya kayıt sırasında yaşını kanıtlayabileceği çeşitli uygulamaların takip edilebileceğini ifade ediyorlar. Mesela, platformların gönderilerde gerçekleştirdiği standart analizler aracılığıyla bu gerçekleştirilebilir ve hatta yapay zekâ araçları kullanılarak kullanıcının yaklaşık yaşı da dahil olmak üzere bir portresine ulaşılabilir.
ABD Kongre Üyesi Senatör Richard Blumenthal, ‘Facebook ve sosyal medya platformlarını’ bağımlılık açısından tütün şirketlerine benzeterek, aradaki farkın tütün şirketlerinin demokratik kurumları ve sosyal dokuyu tehdit etmemesi olduğunu söyledi. Senatör Richard ve Kongre'deki diğer üyeler, bu şirketlerin çalışmalarını düzenlemenin zamanının geldiğini düşünürken, diğer bazıları ise Facebook’un dağıtılması ve bir dizi sosyal medya platformundaki tekelinin sona erdirilmesi çağrısında bulunuyor. Radikal isimler bu hususta, Facebook'un yalnızca gizlilik sorunlarını görmezden gelmekle kalmadığını, bununla birlikte toplumları ve ülkeleri tehdit eden yanlış bilgileri yaymak için ideal bir ortam sağladığını söylüyorlar.
Facebook ve diğer sosyal medya platformlarının hepsinin bütünüyle kötü olduğunu söylemek mümkün olmamakla birlikte pek çok kişiye önemli hizmetler sundukları ve özellikle uzak bölgelerdekiler ve fakir ülkelerdekiler için iletişim imkânı sağladıkları bir gerçektir. Ayrıca, bilgi ve haber için oldukça önemli bir hale geldiler. Bu şirketler ve platformlar için ihtiyaç duyulan husus, çalışmalarının organize edilmesi, sorumluluk yüklenmesi ve hesap sorulabilmesidir. Bu şekilde yalnız başına kâr etme amacı, toplumların ve ülkelerin korunmasının önüne geçmez. Bayan Haugen’ın da ifade ettiği gibi bu çerçevede atılacak ilk ve en önemli adım, Facebook ve diğer platformlardan sistemler ve algoritmalar hakkında bilgi ve belge talep etmektir. Haugen’ın sözleri, kendisinin alandaki en büyük şirkette çalışan ve sorunlarının ciddiyetini yakından bilen biri olmasından ötürü oldukça önemlidir. Bundan dolayı belgelerle desteklediği ifadeleri, gerçekten ihtiyaç duyulan reformların başlangıç ​​noktası olabilir.