Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

ABD’nin Guantanamo suçları

Terör sihirli bir kelime, bu kelime özellikle Soğuk Savaş sonrasında tıkanan her politikanın önünü açmak için hunharca kullanıldı. 11 Eylül travması sonrası, “terörle mücadele” adı altında Afganistan ve Irak başta olmak üzere Müslümanlara karşı dünyanın her yerinde öyle sert bir cadı avı başladı ki, Müslümanlara karşı işlenen ırkçı nefret suçları ve saldırıları, insan hakları ihlalleri görmezden gelindi. 21. yüzyılda, önceki yüzyıllarda siyahların, yerlilerin, Yahudilerin, Kızılderililerin uğradığı akıbete bu kez Müslümanlar uğramaya başladı. Yaklaşık yirmi yıl devam eden bu İslam/Müslüman karşıtı tutum, yeni çatışma alanları da açarak ABD’den, Çin’e kadar her yerde Müslümanları hedef tahtasına oturttu. Bu öyle bir durumdu ki, havalimanında sadece esmer ve sakallı olduğu için insanlar uçaklardan indirildi, saatlerce sorgulandı, kimsenin aklına da “yaptığınız ayrımcılıktır ve bu bir suçtur” demek gelmedi tam aksi sosyolojik bir olgu olan İslamofobi böyle bir ortamda yeşerecek ve hızla yayılacak imkanlar buldu.
Yukarıda ifade ettiklerim meselenin ne kadar vahim olduğunun sözlü ifadesi… Bir de bunun reel olarak yaşanan boyutu var; ABD’nin, Guantanamo başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde gizli olarak açtığı hapishaneler, bu hapishanelerde tutulan “hayalet mahkumların” kim olduğu, hangi gerekçeyle tutuklandığı, suçlu olup olmadıkları bugün bile net değil ve bu mahkumlar, sorgular sırasında bir insanlık suçu olan işkenceden geçirilen insanlar…
Geçtiğimiz hafta bu köşede Ebu Zübeyde’nin bu anlattıklarıma örnek olan hikayesini anlatmıştım… bu hafta anlatacaklarım da yine buna benzer konular; ABD’nin “terörist” diyerek yıllarca haklarında bir suçlamada bulunmadan mahkum ettiği kişilerin yaşadıkları…
Esedullah Harun Gul…
2007 yılında bir baskında tutuklandı…
ABD tarafından El Kaide ve İslami Hizip ile bağlantılı olduğu iddia edildi…
Hakkında herhangi bir suçlama olmadan tam 14 yıl Guantanamo’da tutuldu…
Açlık grevi yaptı…
Annesi 14 yıl Gul’un serbest bırakılmasını bekledi…

*****

Ahmet Gulam Rabbani…
2002 yılından bu yana hakkında bir suçlamada bulunulmadı, 19 yıl boyunca yargılanmadan Guantanamo’da hapsedildi…
540 gün boyunca işkence gördü…

*****

ABD mahkemesi, 14 yıl sonra Harun Gul’un haksız yere tutulduğuna hükmetti.
ABD mahkemesi, 19 yıl sonra Gulam Rabbani’nin de serbest bırakılmasına karar verdi.
Buradaki mevzu terörle ilişkisi olan kişilerin yargılanıp, ceza alıp sonra ceza süreleri bitince salıverilmeleri değil… buradaki mesele ömürlerinin önemli bir zamanında haklarında hiçbir delil olmadan, yargılanmadan, suçlamada bulunulmadan insanların hayatının mahvedilmesi. Hayatları bitirildi, çocuklarıyla hiç tanışmadılar, işkencelerin etkileri hala üzerlerinde, aileleri de yaşadıkları baskı ve dışlama nedeniyle hapis hayatına benzer bir hayat yaşadı. ABD, sırf ABD kendini güvende hissetsin diye, teröre karşı başarılı bir mücadele verildiğini ABD halkına göstersin diye, “11 Eylül’ün intikamını aldım, bu dünyada dilediğim gücü, dilediğim şekilde uygularım” diyebilsin diye çok sayıda insanın hayatını mahvetti. Ayrıca ABD, burada yalnız da değildi, ABD’nin kendine hak gördüğü her suçu, ABD yaptığı için mazur gören herkes de; sivil toplum kuruluşları, gazeteciler, medya organları, siyasetçiler… hepsi bu insanlık dışı uygulamalara sessiz kaldı, ABD’yi dolaylı yoldan desteklediler.

*****

Terör sihirli bir kelime, uzun zamandır tıkanan politikaların önünü açmak için hunharca kullanılıyor. Birisiyle ilgili kolayca “terörist” ifadesi kullanılabiliyor. 21. yüzyıl Müslümanların hedef tahtasına koyulmasıyla başladı, bu nedenle camiler fişlendi, insanlar haksız yere tutuklandı, işkence gördü, hayatları karartıldı. 11 Eylül’ün rüzgarıyla makul düşünce rafa kalkmış olabilir ama bugün, yani 20 yıl sonra bile aynı akıl dışı uygulamaların “normalmiş” gibi gösterilmesi kabul edilemez.
Birçok şeyi medya eliyle öğreniyoruz; kasırga mağdurları, trajik kazalar, kasıtlı ve tasarlanmış cinayetler, vergi kaçakçılığı, uyuşturucu trafiği, çocuk tacizi… tüm bunlar içerisinde bir şekilde suçlular cezalandırılıyor ama cezalandırılmayanlar da var… bir de adını hiç duymadığımız haksızlığa uğramış insanlar var. Onlar, haklarında herhangi bir suçlama olmadan ömürlerinin uzun zamanına denk gelen bir süre boyunca hapsedildi, çoğunun ismini bilmiyoruz, “hayalet mahkum” ya da “numaralandırılmış mahkum” olarak kayda geçiliyorlar, sonra haklarında bir suçlama olmaksızın serbest bırakılıyorlar, belki üç beş kuruş tazminat alıyorlar…
Çoğumuz “terör” ithamı üzerimize bulaşır, pasaportumuza bir şey iliştirilir diye hepsini birden görmezden gelmeyi tercih ediyoruz. Esmer, sakallı ve Müslüman olmanın suç olduğu zannına sığınıyoruz… Ya da birileri bu tip hukuk skandallarını ve hak ihlallerini kullanarak teröre destek bulmanın imkanlarına kavuşuyor… sonra bir gün “üzgünüz sizi yanlışlıkla 20 yıl hapsettik” ya da “yanlışlıkla çoluk çocuk demeden tüm ailenizi, yurdunuzu bombaladık” deyiveriyorlar ve sessizce kabullenmemizi bekliyorlar. Hayır öyle değil, yaptıklarınızı yazan, az sayıda da olsa, birileri var, bugün değil belki ama yarın bu ihlalleri yapanların adil yargı önünde yaptıklarının hesabını vereceği güne kadar az sayıda da olsa yaptıklarınızı yazan birileri var.