Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Sudan ve tekrar diyaloğa girme fırsatı

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın Egemenlik Konseyi’ni feshedip Sudan’ın içinde ve dışında geniş çaplı bir tartışmaya sebep olan önlemler almasının arkasındaki sebep olduğu düşünülen Egemenlik Konseyi’nin askeri kanadı ile sivil kanadı arasındaki ayrılık ve çatışmadan ve özellikle de dörtlü bildiriden sonra Sudan krizinin çözümünün anahtarı diyalog masasına geri dönmektir. ABD, İngiltere, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Sudan’da sivil yönetimin geri gelmesini, gözaltına alınanların serbest bırakılmasını ve olağanüstü halin (OHAL) kaldırılmasını talep ettikleri dörtlü bir bildiri yayınlamışlardı.
Sudan’daki krizi bazıları askeri kanat ile sivil kanat arasındaki bir çatışma olarak görmüyor. Bilakis onlara göre bu kriz öncelikle ekonomik sorunların ve krizlerin bir karışımı. Bu yüzden herkes sokağa döküldü. Herkes bunu hedeflerine ulaşmak için bir baskı kartı olarak kullanmaya çalıştı. Öyle ki hiçbir taraf bununla sadece sokağın görüşünü temsil ettiğini iddia edemedi.
Herkes hala sokağa ve huzurlu olmasına itimat ediyor. Böylece, hiçbir taraf silaha başvurmadığı, anlaşmazlık barışçıl olduğu ve ‘anayasal belgeye’ dayandığı sürece diyaloğa geri dönme olasılığı mümkün ve hatta başarı şansı büyük gözüküyor.
Orgeneral Burhan anayasal belgedeki bazı maddelerin işlerliğini askıya aldı ancak lağvetmedi. Aynı zamanda Egemenlik Konseyi’ni ve Bakanlar Kurulu’nu feshedip OHAL ilan etti. Bununla birlikte silahlı gruplara Cuba Anlaşması’nın hala yürürlükte olduğuna dair güvenceler verdi. Bu uygulamaların “ekonomik ve güvenlik tehditlerini göz önünde bulundurmaksızın muhaliflik, yönetim hırsı ve kaos yaratma” durumundan kaynaklandığını söyleyerek aldığı kararları haklı çıkarmaya çalıştı. Burhan’a göre bu sebepler onu Sudan’ı ve devrimi koruyacak şeyi yapmaya iterken, feshedilen hükümetteki Enformasyon Bakanlığı, Orgeneral Burhan'ın duyurusunu “dörtbaşı mamur bir askeri darbe” olarak nitelendirdi.
Orgeneral Burhan'ın açıklaması, aylarca süren acı balaylarının ardından Sudan Egemenlik Konseyi'nde ordu ve siviller arasındaki bir boşanma vakası mesabesinde geldi. Yalnızca sivil kanatta değil, aynı zamanda askeri kanatta da içinden çıkılamaz bir noktaya varan çekişmeler ve anlaşmazlıklar yaşanıyordu. Bu en sonunda öyle bir hale geldi ki, Zırhlı Kolordu Birliği (geçmişte Sudan’daki darbelerle nam salmıştı) Burhan’ın konseyin dağıldığını duyurmasından haftalar önce darbe girişiminde bulunmuştu.
Orgeneral Burhan, devrim ilkesine bağlı olduğunu ve gençlerden oluşan “devrimci” bir parlamento oluşturacağını söyleyerek devrimin gençlerine güven vermeye ve onları kendi safına çekmeye çalıştı. Burhan bunu, yaptığı darbenin eski rejimin çıkarına olduğuna ilişkin söylentilerin çıkmasının ardından genç kesimi etkisiz hale getirmek ve ordu ile çatışmaktan uzaklaştırmak için yaptı. Burhan hakkında çıkan söylentileri “Eski rejimin geri gelmesini isteseydik rejimin düşmesine ve ordunun halk devriminin yanında olmasına izin verir miydik?” sözleri ile yalanladı. Burada Burhan'ın bu konudaki sözleri inandırıcı görünüyor. Zira Beşir rejiminin eski ordu subayları arasında bile ağlayanı yok.
Sudan'daki krizin ekonomik kökleri var. Sudan tarım için zengin su kaynaklarına ve verimli topraklara sahip olmasına ve kaynakları gerektiği gibi kullanılsa neredeyse dünya nüfusunun üçte birine gıda sepeti sağlayabilecek ilk Arap ülkesi olacak olmasına rağmen fakirlikten muzdarip. Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre nüfusunun yüzde 46'sı yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
İki Nil'i birleştiren Sudan, farklı meşrepten olmalarına rağmen hükümetlerin birbirine miras bıraktığı başarısızlık ışığında herhangi bir ekonomik hatta tarımsal bir barış sağlamadan ülkeyi İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) lehine uzun bir süre donduran Beşir’in geçmişte güçlenmesine yardımcı olan iktidar kavgasından dolayı coğrafi ve demografik olarak iki ülkeye bölünmüş durumda.
Son olarak, Egemenlik Konseyi'nin ve Bakanlar Kurulu'nun feshedilmesinin, hükümetin değiştirilmesinin ve anayasal belgenin bir kısmının askıya alınmasının gerekçeleri ne olursa olsun, Sudanlılar arasında diyalog kurulmalı, diyalog masasına geri dönülmeli ve itidalli davranılmalı.