Ünlü medya patronu Rupert Murdoch, yaklaşık iki hafta önce dev teknoloji şirketlerine yönelik eleştirilerine yeniden başladı. Bu sefer eleştirilerinin merkezinde ünlü arama motoru Google'ın sahibi Alphabet ve en önemli sosyal medya sitesi olan Facebook’un sahibi Meta şirketleri vardı.
Murdoch, zaman zaman ‘geleneksel medya’ alanında tekelciliğin örneği olarak gösterilen ve meri performans standartlarını aşıp ticari çıkarlar elde etmek için gazetecilik mesleğinin değerlerini hiçe sayan kâr odaklı eğilimleri olan şirketi News Corporation'un büyük nüfuzundan dolayı ‘eşsiz’ bir medya vakasını somutlaştırıyor.
Murdoch, Google ve Facebook’un bir taraftan ‘geleneksel medya araçlarının’ sürdürülebilirliğini olumsuz yönde etkileyebilecek, diğer taraftan da bazı tarafların çıkarlarına zarar vererek toplumsal güvenliği sarsabilecek büyük ihlaller yaptığını tespit etti.
Ünlü medya lideri, News Corporation hissedarlarının genel kurul toplantısında Google'ın ‘geleneksel medya araçları’ tarafından üretilen basın materyallerini karşılığında uygun bir ödeme yapmadan yeniden yayınlayarak bu araçların işlerini finanse etmeyi sürdürme gücünü kısıtladığını söyledi. Google'a yönelik eleştirilerini tekrarladı. Aynı zamanda “muhafazakar seslerin kaybolmasına sebep olan ve sol kesim ile Demokratlara yönelik bir tarafgirliği yansıtan seçici bir politika uyguladığı” için Facebook’u da eleştirdi. Meta Şirketi Başkanı Mark Zuckerberg’in söz konusu iddiaların doğru olmadığına yönelik hummalı çabalarına rağmen bu eleştiri yıllardır tekrarlanıyor.
Sık sık yapılan bu eleştirilerin Murdoch’tan gelmesi gerçekten ilginç. Zira sahip olduğu medya kuruluşları büyük hatalara karıştı ve bu durum bazen medya kuruluşlarından bazılarını feda etmesine bile sebep oldu. News of the World gazetesi skandalı buna örnektir. Nitekim Murdoch, gazetesini bazı kaynakları yasa dışı bir şekilde dinleme skandalına karıştığından dolayı en parlak döneminde kapatmak zorunda kaldı.
Murdoch, şirketinin gazetecilik standartlarına, profesyonel ve kurumsal değerlere bağlılığı hakkındaki eleştirilerden dolayı neredeyse her zaman hedef tahtasında. Buna rağmen teknoloji devlerine yönelik eleştirilerinin haklı bir tarafı da var. Murdoch'un eleştirileri ve haklılık payı, şirketinin faaliyet gösterdiği ‘geleneksel medya’ alanında baskı araçları, kural koyma ve performansları değerlendirmeye tabi tutmadan oluşan büyük bir mirasa sahip olmasına dayanıyor. Nitekim dev teknoloji şirketleri yaygın, meşhur ve büyük nüfuza sahip olsalar da bu mirastan yoksunlar. Facebook'un eski çalışanlarından Sophie Zhang geçtiğimiz nisan ayında, şirketin yalan bilgileri ve nefret söylemini engelleyecek uygun adımlar atmaması sebebiyle birçok ülkede ulusal güvenlik ve sivil barış konusunda yaptığı büyük hatalara ilişkin bir dizi medya kuruluşuna röportaj vermişti.
Zhang'ın açıkladıklarının ciddiyetine rağmen şirketteki konumu nedeniyle kamuoyunu, hükümetleri ve yasama kurumlarını yeterince etkilemeyi başaramadı. Ne var ki bu durum Facebook'un eski bir çalışanı olan Frances Haugen'ın basın mensuplarının önüne çıkıp bu konuda yeni ve şok edici sürprizler patlatmasıyla kökten değişti.
Haugen basın mensuplarına yaptığı açıklamalarında ve geçtiğimiz ekim ayında ABD Kongresi'nde verdiği ifadesinde, Facebook’un kâr elde etme ve etkileşim gücünü koruma arzularının kullanıcıların güvenliğini sağlamaktan daha ağır bastığını söyledi. Haugen ayrıca söz konusu suçlamaları kanıtlayan belgeler de sunarak Zuckerberg'in "mantıklı kararlar veremediği" gerekçesiyle şirketin başkanlığını bırakmasını talep etti. Haugen'in açıklamalarının kopardığı fırtınanın şirketin ana platformlarındaki kesinti kriziyle çakışması Facebook için kötü oldu. Bu çakışma, Facebook'un yaşadığı sıkıntıya somutluk kazandırdı ve tekel konumunun ve izlediği çalışma modelinin tehlikesine ilişkin duyguları körükledi. Bu gelişmelere karşı ilginç bir yanıt geldi. Eleştiri oklarını Facebook ve diğer dev teknoloji şirketlerine çeviren Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki “Haugen'ın ifşa ettikleri, dev teknoloji şirketlerinde öz örgütlenmenin işlemediğini gösteriyor” dedi.
Öz örgütlenme, basitçe anlatacak olursak, medya araçlarının bir yanda düşünce ve ifade özgürlüğünü diğer yanda da kamunun ve ilgili tarafların çıkarlarını korumalarını garanti altına almak için uygun performans şekillerini belirleyen bir standartlar birleşimidir.
Öz örgütlenme, gazetecilik mesleğinde sosyal sorumluluk teorisinin etkinleştirilmesiyle elde edilen kazanımlardan biridir. Yayıncılar ve medya çalışanlarının, mesleki ölçütler ve halka karşı sorumluluk duygusunun kâr ve reklam eğilimlerine baskın geldiği çalışma ilkelerine, değerlerine ve yöntemlerine gönüllü bağlılık modelini yansıtır. Murdoch'un eleştirilere maruz kaldığı olaylarda ‘geleneksel medya’ alanındaki öz örgütlenme işliyor, sızmaları engelliyor ve medya kuruluşlarının performansını güçlendiriyordu. Bu, Zuckerberg ve meslektaşlarını geliştirmeye ve benimsemeye ikna etmeyi halen başaramadığımız bir şey.
TT
Murdoch ve Zuckerberg arasında
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة