Muhammed Ali Sekkaf
Yemenli yazar
TT

Hamduk-Burhan anlaşması: Memnuniyet ile kınama arasında

Sudan’da 25 Ekim’de iktidarın askeri bileşeni tarafından sivil ortağına yönelik gerçekleştirilen darbenin ardından girilen çıkmazdan kurtulmak gerekiyordu. Başbakan Abdullah Hamduk ile Korgeneral Abdülfettah el-Burhan arasında 21 Kasım'da siyasi anlaşma imzalanması bunun bir neticesi olarak ortaya çıktı. Anlaşma bazı bölgesel, uluslararası ve sivil taraflarca memnuniyetle karşılanırken, iktidarın sivil bileşeni ve Sudan sokağı anlaşmayı şiddetle kınadı ve reddetti.
Bu anlaşmanın şartlarının özelliklerini, bazılarının destek bazılarının ise reddetme nedenlerini netleştirmek için Genelkurmay Başkanı Korgeneral el-Burhan'ın 25 Ekim'de aldığı darbe kararı ile Hamduk’la yaptığı anlaşmaya kadar olan süreçteki aşamaları gözden geçirmek önemlidir.
Burada şunu soruyoruz: Hamduk ile el-Burhan arasındaki bu anlaşmanın arkasında uluslararası toplumu memnun etme amacı mı yoksa başka bir şey mi var?
Başlangıçtan beri askeri bileşen, “anayasal belgenin” bazı maddelerini yürürlükten kaldırmaya kararlıydı. Bunların başında, bakanlar kuruluna, rolüne ve -savunma ve içişleri bakanları hariç- üyelerinin Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’ne mensubiyetine ilişkin 15’inci madde ve yasama meclisi, oluşumu ve meclisin üye kontenjanlarıyla ilgili olan 25’inci maddenin 3’üncü fıkrası yer almaktadır. Buna göre Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’ne (ÖDGB), meclisin yüzde 67'sini oluşturma hakkının yanı sıra geri kalan yüzde 33'lük kısımla ilgili danışma hakkı verilmektedir.
Aynı zamanda anayasal belgenin 72’nci maddesi, askeri bileşenin hakimiyetini sürdürmesi için askeri konseyin feshine ilişkin metni yürürlükten kaldırır. Ancak burada ilgili maddenin askeri konseyin muhafazasını teyit etmediği fark edildi ve 25 Ekim kararlarının iptal edilen maddeleri arasına dahil edildi. Bu, askeri konseyin faaliyetine devam edeceği anlamına gelmektedir. Aynı durum bakanlar kurulu ve -savunma ve içişleri bakanları hariç- üyelerinin Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’ne mensubiyetine ilişkin 15’inci madde için de geçerlidir.
Korgeneral Abdülfettah el-Burhan 12 Kasım'da, Hamduk ile anlaşmadan önceki aşamada kendi başkanlığında yeni bir egemenlik konseyi kurma kararı aldı. Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Daklu'yu (Hamideti), konsey başkan yardımcısı olarak görevinde bıraktı. Aynı zamanda, 2019'da Ömer Beşir'i deviren ayaklanmaya öncülük eden “Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin” 4 temsilcisi konseyden çıkarıldı. Yeni konseydeki 14 üyenin 9’u önceki konseyin de üyesiydi, fakat önceki konsey üyelerinin yerini alan yeni 4 üye vardı.
Hamduk başlangıçta -orduyla herhangi bir diyaloga girmeden önce- görevden alınan hükümetin tüm personeliyle göreve geri getirilmesi, gözaltına alınan bakanların ve siyasi liderlerin serbest bırakılması ve ‘anayasal belgeye’ bağlılık konusunda ısrarcıydı. Burhan ise, iktidarı aldıktan ve devlet kurulmasını dağıttıktan sonra önceki duruma geri dönmek istemedi. Öte taraftan yapılan siyasi anlaşmanın önsözünde, koşullarından feragat eden tarafa ilişkin herhangi bir belirsizliği giderme adına, “Ülkeyi çevreleyen ve geçiş döneminin başarısını tehdit eden yakın tehlikelerin farkında olarak ve siyasi güçler arasında meydana gelen ve ülkenin birlik, güvenlik ve istikrarını tehdit eden çatışmalar sonucunda Silahlı Kuvvetler Başkomutanlığı tarafından 25 Ekim’de bazı tedbir ve kararlar alındı. Taraflar demokrasi sürecini tamamlamak, ülkeyi mevcut siyasi krizden çıkarmak için birlikte çalışma sözü vererek ve Silahlı Kuvvetler Başkomutanlığı’nın kararlarına dayanarak aşağıdaki hususlarda anlaştılar” ifadesi yer aldı.
Bu ifadeler, şartlarını terk edenin el-Burhan değil, Dr. Hamduk olduğunu göstermekte ve geçen ekim ayında alınan darbe kararlarında anlaşmaya varıldığını ve anlaşmanın “Silahlı Kuvvetler Başkomutanlığının kararlarına dayanılarak” yapıldığını teyit etmektedir.
Burada, -her ne kadar metinler arası çelişki ve bazı maddelerdeki kasıtlı belirsizlik olarak ifade etmeksek de- bazı paradokslara işaret edebiliriz. Nitekim anlaşmanın birinci maddesinde, 2019 tarihli anayasal belgenin geçiş döneminin tamamlanması için ana referans olduğu belirtilirken, ikinci maddede (anayasal belgenin) oybirliği ile değiştirilmesinin gerekliliği vurgulanmaktadır. Anayasal belgeyi “mevcut” ana referans olarak kabul eden birinci madde ile anayasal belgenin oybirliği ile değiştirilmesi ihtiyacına atıfta bulunan ikinci madde nasıl uzlaştırılabilir?
Öte taraftan dördüncü madde için çeşitli yönlerden söz edebilir ve içeriğinin, Geçici Egemenlik Konseyi'nin doğrudan müdahale etmeden görevlerin yürütülmesini denetlemesini şart koştuğu, söylenebilir. Bu, yürütme görevinde “dolaylı olarak müdahale etmesine” izin vermek anlamına mı geliyor?
Altıncı maddede yer alan ifadeler yaklaşan bir siyasi deklarasyondan haber vermektedir: “Geçiş döneminin, ulusal güçler (siyasi ve sivil) ile askeri bileşen arasındaki ortaklığın çerçevesini tanımlayan siyasi bir bildiriye göre yönetilmesine karar verildi.” Ayrıca buna sivil idare, direniş komiteleri, devrimci güçler, gençler, kadınlar ve tarikat önderleri -orijinal anayasal belgede yer almamaktadır- gibi kesimler de eklendi.
Hamduk ve el-Burhan'ın anlaşmasındaki en önemli ve olumlu husus, bağımsız ulusal yetkinliğe sahip kişilerden (teknokratlar) oluşan bir sivil hükümetin kurulmasına ve tüm siyasi tutukluların serbest bırakılmasına olan bağlılıktır.
Hamduk, iki yıl içinde elde edilen ekonomik kazanımları korumanın, görevine geri dönmesinin sebepleri arasında olduğunu söyledi. Sudan'daki önde gelen siyasi partiler ve protesto hareketi Hamduk'un orduyla anlaşma imzalama kararına karşı çıktı. Bazıları bunu “ihanet ya da darbeye siyasi kılıf giydirmek” olarak değerlendirdi. Bazı uluslararası taraflar anlaşmayı memnuniyetle karşılarken, diğer bazıları ise ya açıkça ya da diplomatik bir dil kullanarak her ne kadar noksan bir anlaşma olsa da ülkeyi bir iç savaştan kurtardığını ifade etti. ABD, Dışişleri Bakanı Anthony Blinken aracılığıyla yaptığı açıklamada, Washington'un 700 milyon dolarlık yardımı ödemeye devam etmeden önce ülkenin daha fazla ilerleme kaydetmesi gerektiğini vurguladı.
Hamduk ile el-Burhan arasındaki bu anlaşma karşısında gösterilen ret yahut kabul tutumlarına rağmen değişmeyen bir şey var ki, o da Sudan halkının -ki 25 Ekim'den bu yana 41 kişiyi şehit verdi ve 300'den fazla kişi yaralandı- askeri darbelerden bıkmış ve ülkesinin ordusu tarafından yönetilmeyi kabul etmeye yeniden hazır olmadığıdır. Çünkü artık siviller ve ordu arasındaki bir güvenden söz etmek mümkün değildir.