Abdulmunim Said
Kahire’de Mısır Gazeteciler İdaresi Meclisi Başkanı ve Kahire Bölgesel Strateji Çalışma Merkezi Yönetim Müdürü
TT

Ukrayna krizine alışmak!

Ukrayna krizi, savaşın acılarla uluslararası sisteme, dünyada kendisinden zarar görmeyen hiçbir ülkenin kalmadığı sonuçlarıyla da küresel sisteme dokunmasından sonra, ne kadar acı olursa olsun yutulması gereken bir lokma haline geldi. Ancak, olayların analistler ve gözlemciler tarafından anında izlenmesi ağır ve zor bir yüktür.
Uluslararası krizler hızlı ve anidir, farklı taraflarca kullanılan askeri, ekonomik, kültürel etki ve propaganda araçları arasında çok fazla örtüşme vardır. Bu nedenle, onları analiz etmek ve değerlendirmek, insanı, parmaklarının arasında eriyen buz küpünün boyutlarını ölçmeye çalışan bir kör adamın açmazına sokar. Geçtiğimiz haftalar boyunca Ukrayna krizini takip süreci, günün her saatinde mevcut pozisyonlara bağlı kalmak ile gördüğümüz her şeyin üzerinden atlayarak geleceğe bakmaya çalışmak arasında gidip geldi. Her iki durumda da oldukça fazla acelecilik vardı çünkü çoğu zaman yaşananlar, bir fırsat bekleyerek gizlenmeye devam eden uçsuz bucaksız enerjiler, yetenekler ve iradeler ormanını arkasına saklayan bir ağaç gibidir. Beklentiler ve tahminler ise henüz oluşum evresinde olan ve krizin olumsuzlayabileceği veya olgunlaştırabileceği birçok değişkeni ve unsuru görmezden geliyorlar. Bu ikisi arasında, sahip olduğu tüm kuvvet ile anın esaretinden kurtulamadığımız ya da geleceği bilmeye çalışmadan yaşayamayacağımız için önemli olasılıklar dışarıda kalıyor.
Gözden kaçırılmaması gereken olasılıklardan biri, kriz derinleştikten ve tüm sonuçlarıyla savaşa dönüştükten sonra dahi kendisine alışmaktır. Gerçek şu ki dünya başında çok tedirgin olsa da daha sonra Kore, Vietnam, Afganistan ve Irak-İran savaşları gibi uzun yıllar süren savaşlara alıştı. Nihayetinde bu savaşlar, tarafları ve çevreleri için bir felaket ve bedel oldu. Ancak dünyanın kendisi, uluslararası sistemde büyük devrimler olmaksızın olağan gelişimini sürdürdü. İki kutuplu sistem, büyük bir küresel kriz veya kurşunların ve silahların ateşlendiği bir savaş olmadan Sovyetler Birliği'nin çöküşüne kadar yürürlükte kaldı.
Bazen "alışmak" şiddetli karmaşıklığın sonucudur. Nitekim terör gibi bölgeselliğin veya ittifakların olmadığı büyük ve küresel bir krizde, terörle savaşın bir bölgeyi, bir ulusu, hatta bir siyasi sistemi ilgilendirdiğine dair uzun inkârın ardından, dünyanın terör yokmuş gibi yaşaması ve hayat yokmuş gibi terörle mücadele etmesi üzerinde karar kılındı. Dünya artık terör örgütlerinin ilan ettiği hilafet devletleri haberlerini örneğin İtalya seçimlerinden daha fazla takip ediyor. Terör eylemlerini gözlemleyip, organize suçlar gibi onlarla ilgili uluslararası istatistikler hazırlıyor. Kovid-19 krizi de tüm uluslararası krizlerde olduğu gibi ülkeler arasında karşılıklı suçlamalar ile başladı. Bu krizde birbirlerini suçlayanlar ABD ile Çin’di. Bu belki de uluslararası sistemde yeni bir kutupluluğun doğuşunun erken bir duyurusuydu, fakat içeriği, koronavirüsün gezegene şu veya bu ülkedeki laboratuvarlardan yayılıp yayılmadığına dair bir araştırmaydı (Ukrayna krizinde de Rusya ve ABD birbirlerini orada biyolojik laboratuvarlara sahip olmakla suçladı. Laboratuvarların hastalıkları bulaştıracak yarasalar gibi şeyler içerdiğinden söz edildi). Dünya korona krizini telaşla izledi çünkü Rus-Ukrayna savaşından kaynaklanan yüksek bedeller gibi tüm dünyayı içine aldı, hiçbir ülkeyi es geçmedi, dışlamadı, felaket herkesi kapsadı. İki yıllık inkâr, öfke ve suçlamalardan sonra, üçüncü yıla gelindiğinde insanların, devletlerin ve milletlerin alışmaları ve tedbirli olmaları dışında bir şey mümkün değildi. Hayat insanların alışmış oldukları gibi devam etti; yaşadıkları sürece tedavi edilip ilaç kullandılar, ölmeleri halinde de defnedildiler.
Rusya'nın Ukrayna sınırına asker yığması ile başlayan ve Rusya'nın Ukrayna topraklarını işgaliyle tırmanan Ukrayna krizi, büyük bir küresel olasılıklar demetini ateşledi. Tabii ki bu olasılıklar Ukrayna'dan başlayıp, Avrupalıların önceki yüzyıllarda tanık olduğuna benzer topyekûn bir Avrupa savaşından geçerek, Rusya ile NATO arasında dünyayı yerle bir edecek küresel bir savaşa kadar vardı. Gözlemciler, insanlığın ne hale geleceğini canlandırabilmek için önceki dünya krizlerinin ve savaşlarının tüm biçimlerini hatırlattılar. Ancak herkes bazı hususları gözden kaçırdı.
Bunların ilki, başlangıçtaki Rus atılganlığının çok geçmeden yerini temkinli davranmaya bıraktığıdır. Geçtiğimiz haftalarda, Rus askeri operasyonlarının çoğu Ukrayna'nın doğu yarısında gerçekleştirildi, batı kısmı ise askeri olanlar dahil olmak üzere Ukrayna'ya yardım geçişlerine açık bırakıldı. Hatta Avrupalı liderler Kiev'e gidip dayanışma açıklamaları yaptılar. Evet, hayali bir çizgi var ama Kiev'den Odessa'ya uzanan bu ayırıcı çizgi, Rus ve NATO güçleri arasında yeterli bir mesafenin korunmasını sağlıyor. Hatta bir önlem olarak, NATO istenmeyen kazaların yaşanmasını önlemek konusunda iş birliği yapmak için rakibiyle temasa geçti. İkincisi, ufuklar her zaman Başkanlar Putin ve Biden arasında her düzeyde iletişim ve görüşmelere açık oldu. Onlar görüşmediklerinde ise, herkes Viyana’da İran nükleer anlaşması için kurulan müzakere masasında bir araya gelebildi. Öte yandan, Rusya'nın müzakereleri kesintiye uğrattığı iddiaları yayıldıktan, Ukrayna'daki diplomatik felcin Viyana'ya kadar uzanacağı kanaati egemen olduktan sonra, Rusya’nın aslında yakın olduğu söylenen anlaşmayı kolaylaştırdığı ortaya çıktı. Üçüncüsü, savaşın önemli boyutlarından biri de manevi seferberliktir. Nitekim Putin savaşı Rusya Federasyonu için bir ölüm kalım meselesi noktasına vardırırken, Zelenskiy bunu, Ukrayna halkının hayatta kalma savaşı olarak niteledi. Çok geçmeden de bu savaşın alanını İngiltere, Kanada ve ABD gibi parlamentolarında konuştuğu ülkelere kadar genişletti. Savaşı, bir özgürlük ve demokrasi savaşına ve ülkesini de Batı'yı savunan kararlı bir cepheye dönüştürdü. Öte yandan dünya, ilke ve sloganlardan bağımsız olarak, zararın, hiçbir ilgisi olmayanlar dahil herkesi kapsadığını, dolayısıyla sahiplerinin neden savaştığı anlaşılmayan bir savaşa “alışmaktan” kaçış olmadığını anlamaya başladı. Çin bu alanda öncü görünüyor. Her iki tarafı da fiilen kınıyor ve herkesle görüşmelerini ve temaslarını sürdürüyor. Çinli liderler, dünyanın hayatta kalma savaşları yerine alışılmış ticaret ve sanayi dünyasına dönmesi için dua ediyor olabilirler.
Bu makalenin alanı, alışma senaryosuyla ilgili daha fazla ayrıntıya girmeye olanak tanımıyor. Ancak bunun ilk belirtileri görülmeye başladı; Rusya, Ukrayna'nın doğusunda ele geçirmek istediği bölgeleri fiilen ilhak ettiği ile teselli edildi. Öte yandan Ukrayna hala dik ve kararlı,  birçok kahramanlık ve direniş madalyası kazandı. Her iki taraf da iç cepheye önemli bir erken zaferi müjdeleyebilir. Böylece bir bütün olarak kriz, birlikte yaşanabilecek yeni "normal" yoluna girebilir. NATO hala eskisi kadar uzakta ve Ruslar genişlemesini durdurduğunu iddia edebilirler. Ukraynalılar ise, NATO güçlerinin Baltık ülkeleri ve Ukrayna ile sınırlarına konuşlandırılmasıyla ittifakın Rusya'ya çok yaklaştığını iddia edebilirler. Tüm bunlardan önce, petrol fiyatlarındaki son yüzde 6'lık düşüş, daha önce birlikte yaşanabilen birçok kriz gibi herkesin kendisi ile bir arada yaşayabildiği yeni bir normal sürecin işareti olabilir mi?