Abdulaziz Tantik
TT

Ramazan, Oruç ve Kuran…

Bir vakti değerli kılan, o vaktin içinde gerçekleşen şeyin kendisidir. Ramazan ayını kutlu kılan ise vahyin kendisinde indirilmiş olmasıdır. Vahyin kutlu oluşu ise, ilahi irade tarafından gönderilmesi ve kendisinde taşıdığı gaybi bilginin kaynağının bizatihi Yaratıcı Kudret oluşudur. Kuran, Allah tarafından insana yol göstericilik bağlamında gönderilmiş ve insanın yeryüzünde yaşarken dikkat etmesi gerekenlerin listesini bildirir. İnsan, bu rehberlik sayesinde hem kendi nefsi arzularına karşı korunurken, şeytanın vesveselerine karşı da müteyakkız halde bulunmayı başarır. Yeter ki insan bu rehberliğe kulak kesilsin, gözlerini açsın ve kalbini pürdikkat duyarlı kılsın…  
Kuran, insanı inşa eder. Bu somut gerçekliğin gerçekleşmesi için insanın kendisini bu gerçekliğe açık hale getirmesi ve safını belirginleştirmesi şarttır. Her inşa bir süreci barındırır. Oldubitti insan dünyasında var olmamaktadır. Bu yüzden sürecin olumlu ve olumsuz boyutlarını dikkate almadan inşanın tam olarak gerçekleşmesi beklenmemelidir. İnişli ve çıkışlı bir zeminde insan da inişli ve çıkışlı bir psikolojiye sahiptir. Bu da insanın imtihanının çetrefilli boyutunu gösterir. İnsan her an imtihan edildiği şuurunu kazandıktan sonra inşa sürecini sahih ve sahici bir zeminde gerçekleştirecek ilahi yardıma mazhar olur. İnşanın iki boyutu olduğunu unutmayalım: ilki, insanın kendisini ilahi bilgiye istinaden inşa ederken, ilahi bilginin yol göstericiliğini adım adım izlemeli ve gereğini yerine getirmelidir. İnsan vahye teslim olarak yol göstericiliği izleme imtiyazı kazanır. Burada teslimiyet ilahi yardımı celp edeceği gibi kişiye bir duyarlılık kazandırır. İşte bu duyarlılık kişide bir şuur meydana getirir. Bu şuur ise kişinin teslimiyeti çoğalttığı gibi vahyin yol göstericiliğine yönelik sağlam bir güven inşa eder. Bu güven kişinin imanını artıracağı gibi ona her düşünce ve eyleminde Allah’ı görüyormuşçasına davranmasının zeminini kurar.
İnşa ameliyesi bir sürece mebni dedik; bu sürecin hasarsız geçmesi ise insanın duyarlılığını göz ardı etmeden süreci yaşamaya çabalamasına bağlıdır. İkincisi ise, peygamberin örnekliğini takip etmektir. Kişi, yanlış yapabilir, burada Elçinin/peygamberin devreye girmesi gerektiği bedihidir. Peygamber ne der? “İnsan bir günah işlediği zaman, hemen bir iyilik yapsın ve o günahını silsin.” Yolda yanlışa düşüldüğü zaman hemen paniklemek yerine hemen daha iyisini yaparak, o yanlışı ortadan kaldıracak ve tekrar kendini inşaya hazır kılacak bir pozisyonu hazır tutmalıdır kişi...
Teslimiyet/Müslüman olma hali, güven/ iman etme hali gibi iki temel olgu insan için olmazsa olmaz özelliklerdir. Kuran insana bazen Müslüman, bazen mümin diye hitap eder. Ama genel ekseriyeti ile insan diye hitap eder. Takva sahipleri seslenişleri ise daha somut durumlar ve bir övgüyü de içermektedir.
Ramazan ayının bütün bu söylediklerimizle ilişkisi nedir?
Her ibadet, kişinin inşa sürecinde değerli bir anlama sahiptir. Ramazan ayı ve orucu da bu anlamı ihtiva eder. Bir fazla olarak oruç ve içinde yer aldığı Ramazan ayı, kişiye bir ay boyunca ilahi rehberliği yaşayabileceği bir vasata ve zamana sahip kılar. İlahi müdahale ile zaman on bir ayın dışında bu ay insanın kendisini inşa edebileceği bir vasat sunar. Şeytanın bağlanmasının temelinde yatan şey; insanın bu aya girerken psikolojik vasatını peşinen hazırlaması ve aya hazırlık babında teravih ile başlayarak ilk hazırlığını yapar, sonra gece sahura kalkar ve gün boyunca kendisini ilahi mazhara hazır hisseder. Bu hissediş ile güne iyilikle başlar, dua ile neticelendirir. Paylaşma ile süsler günü… Kötü bir durumla karşılaştığında hemen ‘ben oruçluyum’ diyerek kendini o kötülükten azade kılar.
Bütün bu süreçte ikili yapı; insanın edimi ve niyetinin saflığı ile ilahi inayetin rehberliği birlikte eyleme geçer… Bu temel gerçekliği dikkate almadan inşa faaliyetinde yol almak zorlaşır. Ayrıca insan olumsuz bir durumla karşı karşıya kaldığı zaman; yani kişi bir iyilik yapar, kulluğunu samimi duygularla gerçekleştirirken bir kötülükle karşı karşıya kalabilir.  İşte bu noktada insan, ilahi imtihanın varlığını hesaba katarak pürdikkat bu kötülükten etkilenmemeyi irade etmeli ve sabır ile işin üstesinden gelmeyi beklerken dua ile de ilahi yardımı istemelidir. Bu, inşa ameliyesinde kişinin süreci hasarsız geçebilmesi açısından zorunlu bir durumu işaret eder.
Kişi, ilahi yardımı hesaba katmadan herhangi bir işi kendisinin yaptığını böbürlenerek düşünmesi ve bunu psikolojik bir vasata dönüştürmesi, onun hem ilahi yardımdan mahrum kalmasına ve hem de süreci olumsuz etkileyerek teslimiyet ve güven bunalımına düşmesine neden olur. İşte bu noktada yine ilahi vahyin pürüzsüz yol göstericiliği ona nasıl davranması gerektiği konusunda işaretler sunacaktır.
Ramazan ayı, insan için sürekli Allah ile baş başa bulunuyor gibi hareket etmeyi ve düşünmeyi sağlayacak bir vasat sunar. İşte bu vasatın kıymetini bilen insan, sürekli müteyakkız bir halde bu ay boyunca Allah ile bağını sürdürürken elde edeceği şuur ve idrak üzerinden diğer aylara da sirayet edecek bir kulluk şuuru elde edebilir. Bu ayda insanın inşası daha kolay ve daha sancısız gerçekleşir. Kul, yeterince teslimiyetini gerçekleştirdiğinde güvenini pekiştirecek ilahi mazhariyeti elde eder. Bu da ona sürekli ilahi huzurda oluşunu tecrübe edecek bir vasat sunar.
Kuran, inşa ameliyesinde insanın çok katmanlı yapısına çok katmanlı bir bütünlüğün üzerinden yol göstericilik eder. İnsanın farklı ihtiyaçlarını farklı yöntemler ve farklı araçlarla gidermenin yöntem ve yolunu gösterir. Kuran, İnsanı, kendi ihtiyaçlarının sonsuzluğunu sınırlandırarak sahip olabileceği bir düşünceye ve eyleme yönlendirir. Vahiy, insanın sorularının farkındalığını göstererek, onun sorabileceği soruları, başkaları üzerinden, tarihsel kesitler içinde tarihsel şahsiyetlere gönderme yaparak cevaplar verir. İnsanlık tarihini bir insanın tarihi gibi gözler önüne seren vahiy; insana ihtiyacı olan şeyin neliğini, niteliğini, niceliğini, içeriğini, etkililiğini ve etkisizliğini de bildirir. Kuran, insanın şikâyet konusu yapabileceği bir şey geride bırakmaz! Bu yüzden insana düşen sadece vahye tabi olmak, peygamberin şahitliğini izlemek, aklını vahye teslim ederek, elde ettiği bu yeni akıl ile eşya ve oluş ile ilişki kurmaya çalışmak olmalıdır.
İnsan, unutkanlığa meyyaldir. Bu unutkanlık onu nisyana taşır. Nisyan ise ilahi rehberliği devre dışı bırakarak kişinin günah/fısk/fücur ile buluşmasına zemin oluşturur. O yüzden vahiy, bir hatırlatıcı olarak yeniden insanın hayatına müdahil olarak onu unutkanlıktan azade olması için fırsat sunar. İnsan bu fırsatı değerlendirdiğinde bıraktığı yerden devam edebileceği vasatı yeniden elde eder. İnsanın kulluk şuuru, günah ile kirletildiğinde tövbe ile yeniden arınık hale getirilebilir olması insan adına bir güzellik ve inayet örneğidir.
Kuran, Yaratıcı Kudretin yarattığı insana dair her şeyi bilmesine istinaden gönderilmiş bir bilgiyi içermesi ile insanın yaşayabileceği her şeyi kuşatan bir bakış ve yöntem ile dopdolu oluşunu bilmek ve onun yol göstericiliğine teslim olmak insana en büyük lütuftur. İnsanın en temel sorumluluğu; kulluğunu yerine getirirken ilahi inayeti anbean idrak ederek hayatını yaşamaya çalışmasıdır. İbadetler bu şuur üzerinden yapıldığı zaman inayetin varlığını kesinler ve insana bir kurbiyyet bahşeder. İşte bu kurbiyyet, insanın tekâmül sürecinde inşasını sahih ve sahici bir zeminde yürüttüğünü gösterir.  
İfadeye çalıştığımız bu süreçlerin sahici bir zemini ve gerçekleşmesinin teminatı olan idraki, kişi, Ramazan ayı ve orucunu tutarken her adımı kulluk ile taçlandırarak kendi şuurunu güçlendirdiğinde gerçekleştirme imkânı ve imtiyazı elde eder. Bir ay boyunca kişi, kulluğunun doruğuna yönelik bir seyrüsefere çıkar. Her açlığı ve susuzluğu hissettiğinde kulluğunu idrak eder, her kendini kötülükten uzak tuttuğunda idrakini güçlendirir. Her namazda ettiği dua ile teslimiyetini artırır. Her Kuran dinlerken, okurken bu duyguyu coşkuya dönüştürür ve idrakini derinleştirir. Her sadaka verdiğinde hatırlar, hatırladıkça yakınlaşır, yakınlaştıkça şuuru artar. İşte bu ay Müslüman için gerçekten Allah’ın verdiği en büyük bağıştır. Kuran bu ayda indirildiği için bu bağışı daha da güçlendirmiştir. Vahiy ve vahye dayalı ibadetlerle kişi, kulluğunu yerine getirirken zikri/hatırlamayı hayatının ayrılmaz bir parçası kılarak Allah ile irtibatını güçlendirir. İşte bu güçlendirme ona ilahi inayete mazhar olmayı sağlar. İlahi inayete mazhar olan kul ise kendisine gönderilen yol göstericiliği itina ve rikkatle izler. Böylece sorumluluğunu yerine getirmenin itminanı ile kalbini nura açar, aklına ilahi nur yol gösterir. İnsan mukarrebun bir kul olarak varlık sahasına yöneldiğinde yaptığı her işte ilahi rızayı gözetirken, muhlis bir kul olarak şeytanın ve nefsin ayartılarına karşı korunak elde eder ve böylece inşa sürecini sağlıklı bir şekilde sürdürebilme becerisi kazanır.
Rabbim, bizi Ramazan ayının bereketi ile bereketlendirsin, ilahi rehberliğin rehberliği ile şereflendirsin, vahyin inşa ettiği kul olma imtiyazı ile imtiyazlandırsın, salih amel ile bezesin, Kuran okuma ile nasiplendirsin ve şuuru ile şuurlandırsın…
Velhamdulillahirabbilalemin…