Abdulmunim Said
Kahire’de Mısır Gazeteciler İdaresi Meclisi Başkanı ve Kahire Bölgesel Strateji Çalışma Merkezi Yönetim Müdürü
TT

Donbass savaşı

Ukrayna savaşı başladığından beri, analistler 4 önemli sorunun peşinde koşuyorlar: Kriz neden şimdi patlak verdi, neden savaş noktasına ulaştık, savaşın seyri nasıldı ve silahlar sustuktan sonra nasıl bir gelecek olacak? Amerikan Foreign Affairs dergisinin bir sonraki sayısı “Savaştan Sonra Dünya” başlığını taşıyor. Ancak gerçek şu ki dergi, geçtiğimiz aylarda yayınladığı çalışmalar ve makalelerle dört soruya yanıt bulmaya çalışıyor. Bu kaçınılmaz sorular akılları kurcalamaya devam ededursun, halihazırda sorulan soru, mevcut çatışmalardaki dönüm noktasına ilişkin. Bu dönüm noktası ile Ukrayna'yı ele geçirmeyi, siyasi sistemini, Rusça konuşan ve Rus devletinin bir parçası olmak isteyen bir azınlığın olduğu Donbass bölgesiyle ilgili pozisyonunu Moskova’nın iradesine tabi tutmayı, hepsinden önemlisi, NATO üyesi olmamasını, aynı zamanda tarafsız ve mütevazi bir silah gücünün olmasını amaçlayan kapsamlı Rus savaşında yaşanan dönüşüm kastediliyor.
Kısaca Ukrayna’dan istenen Belarus’a benzer bir konumla yeniden Rusya’nın kucağına dönmesi. Ancak Rusya’nın tüm bu hedefleri, yaklaşık 2 ay önce başlayan savaşın ilk aşamasında gerçekleştirilemedi. Ukrayna liderliği direndi ve iktidarda kaldı. Başkenti korumayı ve Rus kuvvetlerine ağır kayıplar verdirmeyi başardı. Ancak Ukrayna'nın başarısının bedeli, ister can kayıpları, isterse Rus kuvvetlerinin giremedikleri şehirleri yerle bir etmeleri olsun, büyüktü. Buna ek olarak, başta Polonya olmak üzere komşu ülkelerdeki Ukraynalı mültecilerin sayısı 5 milyona ulaştı. Dokuz milyon kişi de Ukrayna’nın batısında daha sakin olan bölgelere göç etti. Savaşın bu ilk aşamasında, savaşın iki cephede döndüğü açığa çıktı; yukarıda saydıklarımızın gerçekleştiği Rus-Ukrayna cephesi, Rus-Amerikan ve genel olarak Batı cephesi. İlkinde çatışmalar yaşanırken, ikincisinde doğrudan çatışmalar yoktu, onun yerine tüm ekonomik boykot türleri, üçüncü dünya savaşına yol açabilecekler dışında Ukrayna’yı her türlü silah ile desteklemek ve yardım etmek egemendi.
Savaşın ilk aşamasını ayırt eden özellik, muhtemelen büyük bir farkla Rusya'nın lehine olan niceliksel güç dengesine dayanan Rus performansının beklenenin altında kalmasıydı. Rus kuvvetleri, uzun ikmal hatlarından veya bir yazarın “mesafe baskısı” olarak tanımladığı ve tarihsel olarak Rusya’nın lehine sonuçlar veren olgudan büyük zarar gördü. Rusya’nın stratejik derinliği o kadar büyük ki, Napolyon’un giriştiği askeri harekât sırasında Fransız kuvvetlerinin ve Hitler döneminde de Almanya'nın yenilgisinin nedeni olmuştu. İşte Ukrayna savaşında bu mesafenin etkisi ters yönlü oldu, her Rus askerinin yiyecek, yakıt, mühimmat ve tıbbi destek dahil olmak üzere günde 440 pound desteğe ihtiyacı varken, Rusya’nın sahadaki oluşumları lojistik destek eksikliği yaşadı. Sorun, Ukraynalıların Rus kuvvetlerinin Aşil topuğunun lojistik hizmetler olduğunu keşfettiklerinde düzenledikleri pusulara karşı tedarik konvoylarının destek hatlarını korumakta yetersiz kalmaları ile daha da kompleksleşti. Genel olarak, Rus kuvvetleri yiyecek, su, yakıt ve tıbbi bakım eksikliğinden, araçlarda ve zırhlarda çok sayıdaki arızadan çok çekti. Rus kuvvetlerinin karşılaştığı belki de en büyük sürpriz, Ukrayna direnişinin yoğunluğu, özellikle tanklara ve uçaklara karşı savunma araçlarının teknolojik gücüydü.
Savaşın patlak vermesinden iki aydan kısa bir süre sonra başlayan savaşın ikinci aşamasında Rus stratejisi değişti. Birincisi, tüm Ukrayna'yı hedef almaktan “mesafe baskısı”ndan kurtulmak için doğu bölgesine ve özellikle de Donbas bölgesine odaklanmaya yöneldi. Rus kuvvetleri, sakinleri Rusça konuşan, kültürel ve coğrafi olarak Rusya'ya bağlı olan, Kırım ile bölgesel bir bağlantısı bulunan Donetsk ve Luhansk eyaletlerinde uzun süredir zaten mevcuttu.
İkinci değişiklik, savaşı yöneten Rus askeri liderliğinin başına General Aleksandr Dvornikov'un getirilmesiydi. Bu değişiklik, çeşitli hedefleri ele geçirmek için ayrı bölgelere gönderilen Rus ordularının liderliğinin yeniden merkezileşmesine, Donbass bölgesine ve bu bölgenin Kırım ve Karadeniz ile bağlantısına, limanının stratejik önemi dolayısıyla Mariupol’a odaklanılmasına yol açtı. Generalin genel yaklaşımı, aşırı şiddete ve sadece direnişin değil, sivillerin direnişe verdiği desteğin de yok edilmesini temel alan Suriye'deki deneyimlerine dayanıyor.
Bir hafta önce, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Mariupol'un Rus kuvvetlerinin eline düştüğünü duyurdu. Ancak düşüş sahnesi henüz tamamlanmadı çünkü asker ve yaklaşık bin sivilden oluşan bir karışımla Ukrayna direnişi bir metal fabrikasında direnmeye devam ediyor.
Tüm yoğunluğu ve şiddeti ile ikinci aşama, yalnızca ilk Rus hedeflerini 2014'te Kırım'ın "kurtuluşu" zaferinden daha maliyetli bir zafere indirgemekle kalmadı. Aynı zamanda, Ukrayna'nın hedeflerini, Rusya ile Ukrayna'nın tarafsızlığı konusunda bir anlaşmaya varmaktan, tüm Ukrayna topraklarının kurtarılmasına yükseltti. Savaşın ilk aşaması, savaşın sona erdirilmesi için yürütülen birçok müzakereye olanak tanısa da, ikinci aşama diplomatik bir boşluğun, Rusya- Ukrayna –ABD taraflarının askeri gerilimin ortasında devam ediyor. Bu son gerilimle, Ruslar tarafından sivillere yönelik daha yüksek şiddet seviyeleri ile artık savunma silahlarıyla sınırlı olmayan daha ağır Batılı askeri yardımlar damga vuruyor. Batı’nın Ukrayna’ya silah yardımları artık Rus Mi-17 helikopterlerini vurabilecek füzeler, obüsler, kıyı savunması için insansız hava araçları, kimyasal, biyolojik veya nükleer bir saldırı durumunda personel için koruyucu ekipman dahil olmak üzere saldırı silahlarını içeriyor. Bir hafta önce Pentagon, Biden'ın 16 Mart'ta onayladığı ve büyük bir bölümü patlayıcılarla donatılıp hedefe yönlendirilebilen Switchblade insansız hava araçları, Stinger uçaksavar füzeleri ve Javelin anti-tank füzelerini içeren 100 milyon dolar değerindeki sevkiyatı da içeren 800 milyon dolarlık savunma yardımı paketinin son partilerini teslim etmek üzereydi.
Savaşın her iki tarafında meydana gelen değişikliklerden, müzakereler yoluyla bir çözüm, uzlaşı, hatta ateşkes mümkün değil gibi görünen ikinci aşamanın daha şiddetli olacağı aşikar. Aktif müzakerelerden yoksun ikinci aşama, artık yalnızca Rusya'ya değil, ABD, genel olarak Batı ve tüm dünya üzerinde olumsuz etkileri olan ciddi ekonomik baskılar getiriyor.
Böyle bir durumda, meseleyi savaş alanında sonuçlandırmak için, askeri araçların kullanılması cazip gelebilir. Böyle bir durumda, Ukrayna'daki savaşın geleceği her zamanki kadar belirsiz. "Donbass savaşı"nın belirleyici olacağına dair hiçbir kesinlik yok, nedeni de işlerin sadece sonuçlarına bağlı olmaması. Zira bu savaş Rusya’nın zaferiyle sonuçlansa da, bu durum, diğer tarafların savaşı devam ettirmeyecekleri, Ukrayna'ya Rus zaferinin sonuçlarını düzeltmesine yardımcı olacak daha fazla ekipman sağlamayı sürdürmeyecekleri, NATO’nun Finlandiya'yı ilhak ederek genişlemesi halinde imkansız olacak yeni bir denge noktası aramayacakları anlamına gelmeyecek.