Zuheyr el-Harisi
TT

Dini liderler Riyad'da buluşuyor: Neler oluyor?

Halklar ve milletler arasındaki düşmanlığın sürmesine yönelik abartılı seslerin varlığına rağmen dünya sahnesinde hala ılımlılık sesleri yükseliyor. Diyalog, bir arada yaşama, dini değerlere ve kültürlere saygı çağrısı bunu kanıtlamaktadır. Örneğin, Kral Selman dönemindeki yeni Suudi Arabistan birkaç gün önce Dinlerin Takipçileri Arasında Ortak Değerler Forumu'na ev sahipliği yaptı. Dünya İslam Birliği’nin gözetiminde gerçekleştirilen foruma, dünyanın her yerinden dini liderler katıldı. Krallık tarihinde ilk kez gerçekleşen ve Hristiyan, Budist, Hindu ve Yahudi dini liderlerin katıldığı Riyad'daki bu tarihi toplantıda insan onuru, insanlar arasında eşitliğin önemi, dini ve kültürel özellikleri anlamanın ve dinlerin takipçilerini rahatsız etmemenin gerekliliğine vurgu yapıldı.
Mesaj doğrudan, istisnai ve derindi. Dünya İslam Birliği tarafından yapılan açıklamada forumun amacının, daha ​​işbirlikçi ve barışçıl bir dünya, bir arada yaşama, değerine daha fazla sahip çıkan uyumlu toplumlar için müşterekleri güçlendirmek olduğu belirtildi. Dünya İslam Birliği Genel Sekreteri Dr. Muhammed el-İsa forumda yaptığı konuşmada, “Dinlerin tüm takipçileri, onur ve saygıyla var olma hakkına sahiptir. Dinlerin takipçileri arasında bir arada yaşamayı baltalayan herhangi bir yanlış veya kasıtlı yorumu reddediyoruz” dedi.  
İnsanlık trajedisinin “hoşgörü kültürünün yokluğuyla derinleştiğini, cehaletle şişip büyüdüğünü ve hastalıklı kanaatlerle karmaşıklaştığını” herkes biliyor. Bu, toplumsal yaşamın doğasında bir dengesizliğe ve bölünmeye neden oluyor. Böylece hayattan kopuk bir yaşam durumuna dönüşen şizofreni ile karşılaşıyoruz. Dünyanın ihtiyacı olan şey, özellikle de yaşanmış ve yaşanmakta olan çatışmalar, anlaşmazlıklar ve savaşların ışığında, düşünmeye ve biraz nefes almaya zaman ayırmaktır. İnsanlığın yeri ve değerinin yanı sıra bizleri hiçbir engel veya kısıtlama olmaksızın birleştiren bu gezegen hakkında düşünmeliyiz. Dini radikal hareketlerin söylemleri ve sahadaki davranışları, Batı'da İslam şeriatının özünü anlamada bir kafa karışıklığı yarattı. Terör örgüleri tarafından düzenlenen eylemler din denilince akla gelen ilk şey oldu. Bana göre İslam dinindeki “itidal” Batı ile düşmanlığı onaylamaz; aksine bir arada yaşama, hoşgörü ve diyalogu savunur. İslam şeriatı bin yıldan daha uzun bir süredir bunun çağrısında bulunmaktadır. Batı medeniyeti de artık aynı kavramlara çağrıda bulunmaktadır.
Gerçek şu ki, Riyad'dan gelen mesajın tüm İslam alemini derinden etkilediğini görüyorum. Bu, çıkarcıların, fırsatçıların ve ideolojik dürtülerle hareket edenlerin önlerinin kesilmesi anlamına geliyor. Suudi Arabistan aşırı muhafazakâr bir ülke olarak tanımlanıyordu ama bugün dünya ile birlikte olduğunu ve ondan izole edilemeyeceğini söylüyor. İslam dünyasına öncülük ediyor ve ekonomik, politik ve kültürel olarak dünyayla etkileşime giriyor. Uluslar ve halklar arasındaki etkileşimin temeli olarak “hoşgörü, bir arada yaşama, öteki kültürlere saygı ve ortak değerler” anlayışını güçlendirmeyi amaçlıyor. Suudi Arabistan bugün içerde de modern ve sivil bir devlet olma yolunda ilerliyor. Suudi liderliği bunun, devleti uluslararası haritada konumlandırmak ve potansiyelinden yararlanmak adına üstleneceği misyonlar için stratejik bir gereklilik olduğunu fark ediyor. Dönüşüm kararı, liderliğin aldığı en önemli karardır. Çünkü etkin ve sivil bir devlet olarak kalmak, uluslararası arenaya girmek ve seçkin bir varlığa sahip olmak demektir.
Riyad’daki Dinlerin Takipçileri Arasında Ortak Değerler Forumu'nun önemi, kişi, yer ve zaman unsurlarında yatmaktadır. Özellikle son yıllarda dünyanın birçok ülkesinin tanık olduğu şiddet, terör ve cinayet sahnelerinin ardından herkesin dönüşüme duyduğu istek bunu kanıtlamaktadır. Şiddet, ölüm ve kan dolu sahnelere göz atıldığında hem utanç verici hem de acı verici ve anlamsız şeyler adına işlendiğini görürsünüz. Hoşgörü, yakınlaşma, bir arada yaşama ve diğerlerine saygı çağrısında bulunmak üzere eşi görülmemiş bir katılımın yaşandığı Suudi Arabistan'ın kalbinden tüm dünyaya asil bir insani mesaj gönderilmektedir. Açılım, mevcut dönüşümleriyle dünyayı hayrete düşüren; tüm yönelimleri, renkleri ve inançlarıyla dünyayı genişletmek için kalbini ve göğsünü açan yeni Suudi Arabistan'ın dilidir. Bu, başka hiçbir açıklama yapılmadan övülmesi gereken önemli ve eşi benzeri olmayan bir davranıştır. Suudi Arabistan'da yaşananlar, dilin tarif etmekte aciz kaldığı tarihsel dönüşümlerdir. Artık Prens Muhammed bin Selman'ın vizyonunda bunu görüyoruz. Eylemler birer vaatten ibaret kalmıyor, sahada pratik gerçekliğin parçası oluyor. Bu, yeni Suudi Arabistan'ın ayırt edici özelliğidir. Başarı bir doğaçlama değildir; aksine bir vizyona, başlıklara, detaylara ve zamanında uygulanan kararlara dayanır. İşin sırrı buradadır ve fark da burada yatmaktadır.
Dinlerin Takipçileri Arasında Ortak Değerler Forumu, hoşgörü, çoğulculuk, farklılıklara saygı değerlerine dayalı yaratıcı ortaklıklar kurmak, insani, medeni ve kültürel yakınlaşma köprüleri kurmak için çalışmak, çeşitliliği ve saygıyı teşvik etmek amaçlı girişimlerde bulunmak, diyalog kurmak ve fikir alışverişinde bulunmak için bir platform oldu. İnanç çeşitliliği bugün, barış, bir arada yaşama ve halkların yakınlaşması için çağrıda bulunan Suudi Arabistan'da somutlaşan bir imajdır. Dünyanın bir an olsun durup düşünmeye ve nefes almaya ihtiyacı var. Bir arada yaşama ve barış iklimlerine talip olan hoşgörü kültürünün gerçekleşmesi için yeni bir dünyanın hayalini kurmalıyız. Modern çağda medeniyetlerin birbirine yakınlığı bunun kanıtıdır. Bugün kurulacak diyalog, insanlığın içinden geçtiği herhangi bir tarihsel dönemden daha acil ve önemlidir. Şayet amaç insanlığın mutluluğu ise bunun anahtarı, irade ve kararlılıkla hareket etmektedir. Hoşgörü, bir arada yaşama ve barış ruhu dünyaya yayılmadıkça, güvenlik ve istikrar içinde yaşanamaz. Bu söylemin dini, kültürel ve halk düzeylerinde yaygınlaştırılması, dünya ülkelerini hoşgörüyü pekiştirmeye ve ortak değerlere odaklanmaya; dışlama, taassup ve ayrımcılık dilini reddetmeye itecektir. Bana öyle geliyor ki bugün Suudi Arabistan'ın dünyaya mesajı budur.