Cuma Bukleyb
TT

Libya’da neler oluyor?

“Mekke ehli, onun yollarını daha iyi bilir” ifadesi, genel olarak makuldür. Her birimiz dünyanın herhangi bir yerindeki ülkenin insanlarından, ülkelerinde olan biteni ve yaşamlarıyla ilgili olan şeyleri diğerlerinden daha iyi bilmesini bekleriz. Ancak son zamanlarda bahsi geçen atasözünün bazı durumlara tamamen uygun olmayabileceğini, işitenlere vaat ettiğinin gerisinde kalacağını fark ettim. Elbette temsilde kusur aranmaz, burada mesele bir ülkedeki durumun nihai derecede karmaşık olmasında ve ülkede şeffaflığın olmamasında yatmaktadır. Böylece ülke halkı, kapalı kapılar ardındaki sırları ve karanlık sahnelerde neler olup bittiğini fark etmekte zorlanmaktadır.
Şayet bu atasözünü Libya halkına tatbik eder ve ülkesinde olup biteni ne ölçüde anladığını test edersek, farklı yaş, cinsiyet ve farklı bölgelerden nüfusun büyük bir kesimini içeren bir anketin açıkça göstereceği şey, canlılıklarına ve yoğun etkileşimlerine rağmen neler olup bittiğine dair bilgi sahibi olmadıkları ve kafalarının karışık olduğudur. Ülkelerindeki güç, zenginlik ve nüfuz konusunda çatışan çeşitli taraflar arasında meydana gelen değişimler ve dönüşümleri hakkında bilgi sahibi değillerdir. Son zamanlarda bazı sosyal ağ sitelerinin Libya hava sahasında ve çeşitli havaalanlarında hava trafiğini izleyen radar haritaları ortaya koymasıyla bu karışıklık daha da görünür hale geldi. Yayınlanan haritaları diğerlerinden ayıran husus, İngiliz, Amerikan ve Türk askeri kargo uçaklarının Mitiga, Mısrata ve Vatiyya havalimanına iniş ve çıkışlarının olağandışı hareketini kaydetmesidir. Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti bu konuda sessiz kaldı. Güvenlik birimi de doğası gereği sessizliğini korudu.
Bu uçuşların mahiyeti ve uçakların taşıdığı meçhul kargolar hakkındaki sorular her geçen gün artsa da bir cevap bulunamıyor. Hükümetin bu sessizliği ve tedirgin edici askeri hamleler, ister istemez söylentilere ve yorumlara kapı araladı. Bazıları, bu uçakların Sirte ve Cufra şehirlerinde Rus Wagner güçlerini ortadan kaldırmayı amaçlayan bir savaş planının uygulanmasına hazırlık olarak askeri silah, teçhizat ve mühimmat yüklü olarak indiğini söylüyor. Bana göre bu yorum, olayların mantığıyla çelişmektedir. Çünkü Güvenlik Konseyi'nin kararıyla ülkeye silah ihracatı yasal olarak yasaklıdır ve bu nedenle iki daimi üyenin kararı ihlal etmesi imkansızdır. Diğerleri ise, bu uçakların Ukrayna'ya silah ve mühimmat taşımak için Libya'ya boş geldiğini söylüyor. Bunu açıklama sadedinde, Ukrayna ordusunun silahlarının çoğunun eski Rus üretimi olduğunu belirtiyorlar. Batı'daki askeri fabrikalar, zarar gören mühimmatlar için yedek parça ve alternatif sağlayamıyor. Washington, Londra ve Ankara eski Rus yapımı silahların burada yaygın olması dolayısıyla Libya pazarından bu kaybı telafi etmeye çalışıyor.
Bu açıklama daha makul görünmektedir. Zira İngiliz hükümeti, Trablus'ta büyükelçiliğini resmi olarak yeniden açmasının zamanlaması, bu hamlesinin Ukrayna'ya silah tedariki ve sevkiyatının denetimini devralmak amaçlı olduğunu açıklayabilir. Ancak şeffaflık olmadığından ötürü resmi bir açıklama olmaksızın mevcut durum belirsizliğini sürdürmektedir. Olan biteni takip edenler, güvenilir kaynaklar tarafından teyit edilmiş bilgiler olmaksızın nesnel siyasi analiz yapamazlar. Söylentilere, spekülasyonlara ve çeşitli yorumlara bel bağlamak işe yaramaz. Bunlar, tablodaki boşlukları doldurmaya yönelik umutsuz girişimlerdir. Dışişleri, Savunma ve İçişleri Bakanlığı veya Libya Sivil Havacılık Otoritesi gibi ilgili resmi makamlar, herhangi bir açıklama yapmak ister gibi görünmüyorlar.