Yaz, iklim değişikliği sorununu ele almak için önemli bir ek fırsat. Zira yıllar önceki yazlardan farklı olarak yüksek sıcaklık olgusunun giderek daha fazla ayrımına vardığımız bir mevsim. Her birimizin aradaki farkı fark etmesini sağlayan kendi hafızası ve gençlik dönemi var. Sıcaklık artışı özellikle kuraklık ve su kıtlığı gibi bir çevre felaketi anlamına gelen bir dizi iklim değişikliğine neden olmakta. İklim değişikliğinin bilimsel toplantılarda ve medyada sabit ve sürekli bir konuşma konusu olması gerektiğine inanıyoruz, çünkü insan hayatı ile ilgili olup, yoksul kesimin kırılganlığının derinleşmesi, yangın, sel ve depremler gibi yaşamı tehdit eden tehlikelerle bağlantılı.
Elbette iklim değişikliği denilen şey basit tanımı ile yaşamı tehdit eden ve zarar veren iklim değişikliklerinin nedeninin faaliyetleri olduğunu göz önüne alarak, sorumluluğu insana yüklüyor. Onu suçluyor ya da suçu ona atıyor.
Öte yandan, günümüzde bu soruna yönelik ciddi yaklaşım, iklim değişikliğini sınırlayacak aksiyonların finansmanı konusunu da ihmal etmiyor.
Konu oldukça finansal, bu nedenle finansal kaynak seferberliği konusu, küresel iklim konferanslarını meşgul eden konulardan biri oldu. Bu da finansal harcamaların ve değişikliklere direnmeleri için dünya ülkelerine yardımın gerekli olduğu inancını yansıtıyor, çünkü iklim ülkeler arasındaki coğrafi sınırları tanımaz, dolayısıyla herhangi bir ihmalkarlığın kurbanı tüm dünya olacaktır.
İklim finansmanı, iklim değişikliğini yavaşlatmaya katkıda bulunacak ve dünyanın küresel ısınmayı sınırlama hedefine ulaşmasına yardımcı olacak bir dizi aksiyona harcanması gereken finansal kaynaklarla ilgili. Bu hedefe ulaşmak için dünyanın sera gazı emisyonlarını 2050 yılına kadar neredeyse sıfırlaması gerekiyor. Net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için finanse edilmesi gereken girişimler, sera gazı emisyonlarını azaltmaya çalışanlara ek olarak, ormanlar ve okyanuslar gibi sera gazlarını emen doğal çözümleri destekleyen veya koruyan girişimleri de kapsıyor.
İklim finansmanı ayrıca, iklim değişikliğinden en çok etkilenen nüfusun direncini artırmayı ve değişen iklim koşullarına uyum sağlamalarına yardımcı olmayı amaçlıyor. Bu önlemler, sırayla, küresel ısınmayı azaltmaya yardımcı olacak.
Dünya, iklim kriziyle mücadelede daima üç zorunlulukla karşı karşıya oldu; birincisi, önümüzdeki 30 yıl içinde sıfır karbon (sıfır sera gazı emisyonu) hedefine ulaşmak.
İkincisi, uluslararası finansmanın dünyanın iklim eylem planı olan Paris Anlaşması ile uyuşması.
Üçüncüsü, dünyayı ve özellikle de kırılgan durumdaki sosyal grupları, iklim değişikliğinin etkilerine en çok maruz kalacak ülkeleri korumak için iklim değişikliğine uyum sağlamakta önemli ilerleme kaydetmek.
Aslında, iklim kriziyle mücadele aksiyonları, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji teknolojileri, iklim değişikliğinin etkilerine dayanıklı altyapılar gibi büyük finansal yatırımlar gerektiriyor. Bu konudaki gecikme ve ihmalkarlığın, krizle mücadele bileşenlerini güçlendirme yatırımlarından daha maliyetli olduğunu da hatırlatalım.
Ancak sorun şu ki, birçok gelişmekte olan ülke bu hedeflere ulaşmak için gerekli kaynak ve teknolojiden yoksun. Bu nedenle, uluslararası toplum, teknolojik önceliğe sahip sanayi ülkelerinin bunu üstlenmesinde, bilimsel araştırma ve teknolojik yenilik için bilgi, para, uzmanlık ve yetenekler açısından kaynak sağlamasında anlaşmaya vardı. Özellikle en yoksul ve zayıf gelişmekte olan ülkelerde iklim krizi ile mücadele aksiyonlarını finanse ederek taahhütlerini yerine getirmesi, iklim değişikliği ile mücadele için uluslararası işbirliğini güçlendirmesi konusunda anlaştı. Bildiğimiz gibi özellikle “Kovid-19” pandemisinin yansımalarıyla birlikte yoksul ülkeler ve kesimler daha da yoksullaştı.
Bu kapsamda gelişmiş ülkeler, iklim değişikliğiyle mücadelenin 2020 yılına kadar gelişmekte olan ülkeler yararına finanse edilmesi amacıyla 2009 yılından itibaren yıllık 100 milyar dolar tahsis etmeyi taahhüt ettiler.
Gelgelim bugün dünyadaki iklim değişikliğini sınırlama programlarının durumunu takip edenler, uluslararası söylem ile yeşil ekonomi politikasını uygulamak için finansmana ihtiyacı olan ülkelere sevk edilen finansal kaynaklar arasında büyük bir fark olduğunu göreceklerdir. Yani gelişmiş ülkelerin çabaları, gelişmekte olan ülkelerde iklim değişikliği ile mücadele için finansman sevk etmekte gerekli düzeye ulaşamadı. 2019 yılında gelişmiş ülkelerin iklim finansmanı için ayırdıkları fonun seviyesi 79,6 milyar doları geçmedi.
İklim sorunlarıyla ilgilenenler, 2015 yılında Paris İklim Anlaşması tarafından onaylanan 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi için düzenlenecek New York Zirvesi'ne hazırlık olarak, 2015 yılında Addis Ababa’da düzenlenen Kalkınma için Finansman Konferansı'nın nihai belgesinde öngörülen tutarlara ne kadar bağlı kalındığını merak ediyor.
İklim finansmanı, hükümetlerin şeffaflığı sağlayacak, iş sektörünün güvenini artırarak sıfır karbon için yatırımlarını teşvik edecek belirli takvimlere bağlı politikalar, planlar ve hedeflerle sıfır emisyona ulaşma kararlılıklarını ifade ediyor.
Teşvik etmeye ve savunmaya değer fikir şu; bugün iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve karşısında durmak için harcamadığımız parayı, yarın mal ve can kayıpları ve acı şeklinde kat kat ödeyeceğiz.
TT
Sıfır karbona karşılık finansman
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة